Türkiye ‘ben de varım’ diyor
Mısır, İsrail, Yunanistan, Kıbrıs, İtalya ve Ürdün’ün kurduğu "East-Med Gaz Forumu" üyeleri, ABD ve Fransa'nın gözlemciliğinde toplanıyor. Doğu Akdeniz gazını, Türkiyesiz Avrupa'ya taşıma alternatifleri masada. Türkiye hattının; kapasitesi, maliyeti, güvenliği ile daha avantajlı olduğu bilinse de Türkiye bu denklemde yer alamıyor.
Türkiye Gazetesi’nde yer alan habere göre Akdeniz’de sular yeniden ısınıyor. Türkiye’nin “Ne hakkımızı yediririz ne de kimsenin hakkına göz dikeriz” yaklaşımına rağmen bölgede hak iddia eden ülkeler, gerilimi artıran adımlara devam ediyor. Yunan basını; Mısır, İsrail, Yunanistan, Kıbrıs, İtalya ve Ürdün’ün kurduğu “East-Med Gaz Forumu” üyelerinin mart ayı içinde telekonferans ile bir araya geleceğini ve Akdeniz’deki son durumu değerlendireceğini yazdı. Toplantıya gözlemci olarak katılmayı kabul eden ABD ve Fransa’nın tavrı da, Akdeniz’i tam anlamıyla çıkmaza sürüklüyor.
Akdeniz gazının Avrupa’ya taşınması konusunun masaya yatırılması beklenen konferansta, Türkiye’nin devre dışı bırakılacağı ve Akdeniz gazının İsrail, Güney Kıbrıs Rum Kesimi (GKRY) ve Yunanistan üzerinden Avrupa’ya taşınması projesinin somutlaşacağı ifade edildi. Ancak uzmanlar, Akdeniz gazının Avrupa’ya taşınmasında Türkiye’nin en fizibıl yol olduğu ve Ankara’nın, hakkı olan arama sahalarında faaliyet göstermesinin çözüme katkı sunacağını belirtiyor.
İKİ SENARYO VAR
Akdeniz gazının Avrupa’ya ulaştırılması için iki senaryo üzerinde duruluyor. Bunlardan birinde Türkiye üzerinden; diğerinde ise East-Med Boru Hattı Projesi ile İsrail, Güney Kıbrıs Rum Kesimi (GKRY) ve Yunanistan üzerinden Avrupa’ya gönderilmesi hedefleniyor. Bölgenin jeolojik yapısının kırılganlığı ve hat uzunluğu göz önünde bulundurulduğunda “East-Med” projesinin teknik ve ekonomik açıdan kârlı olmadığı kabul ediliyor. Eğer her şey planlandığı gibi gitse dahi; bu projenin de ülkemiz deniz yetki alanından geçmesi gerekiyor.
East-Med hattı ile 15 yılda 300 milyar metreküp doğalgazın Avrupa’ya taşınması hedefleniyor. 2 bin kilometrelik uzunluğu bulunan hattın maliyeti ise 15 milyar avroyu buluyor. Türkiye üzerinden geçecek bir boru hattı ise 300 milyar metreküp doğalgazı yalnızca beş yılda taşıyabilecek kapasiteye sahip. Ayrıca 500 kilometrelik hattın maliyeti sadece 2 milyar avro olacak.
DENKLEMDE KİMLER VAR!
Coğrafi açıdan bölgeye sınırı olan Türkiye, İsrail, Mısır, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi, Yunanistan, Lübnan, Suriye ve Libya; Doğu Akdeniz’de yoğun bir politika yürütüyor. Ayrıca bölgeden çok uzak olmalarına rağmen ABD, Rusya, İngiltere, Fransa ve İtalya gibi ülkeler de Akdeniz’deki enerji savaşlarında ağırlıklarını korumak istiyor. Doğu Akdeniz Levant havzasında yaklaşık 3,5 trilyon metreküp keşfedilmemiş doğalgaz ve 1,7 milyar varil keşfedilmemiş petrol olduğu tahmin ediliyor. Doğu Akdeniz’de faaliyet gösteren başlıca şirketler arasında Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı (TPAO), ABD’li Exxon Mobil ve Noble, Fransız Total, İtalyan Eni, Güney Koreli Kogas, Katar Petroleum, İngiliz BG ile İsrailli Delek ve Avner firmaları yer alıyor.
ANKARA BOŞ DURMUYOR
Türkiye’yi saf dışı bırakmayı amaçlayan ‘East-Med’ hattına Ankara kayıtsız kalmadı. Libya’daki meşru hükûmet ile deniz yetki alanı anlaşması imzaladı. Bu anlaşma ile East-Med projesi çıkmaza girdi. Ancak Yunanistan, İsrail ve GKRK; Libya ile yapılan anlaşmayı tanımadığı ve anlaşmanın geçersiz olması gerektiği görüşünü savunuyor. Türkiye Kıbrıs’ta, Türklerin Rumlarla eşit haklara sahip olduğunu ve adanın zenginliklerinden ortak faydalanılması gerektiğini savunuyor. Ayrıca Türkiye, Rumların, adanın tamamını temsil eden bir devlet olmadığı için münhasır ekonomik bölge oluşturma ve ihale etme hakkı bulunmadığını da muhataplarına iletiyor. SETA Ekonomi Masası’ndan Deniz İstikbal “Türkiye’nin projede yer alması arz güvenliği açısından tüm ülkelere fayda sağlar. Rusya gazının metreküp fiyatı 200 dolar ise, East-Med projesi ile gazın Avrupa’ya gitmesinin maliyeti iki katına çıkacak. Dolayısıyla mantıklı değil. Türkiye’nin son dönemde attığı diplomatik adımlar da önemli… İsrail ile müzakereye oturması, Mısır ile yaptığı iş birlikleri ve Libya adımı… Türkiye ‘Ben de varım’ mesajını güçlendiriyor” dedi.