AVRUPA İÇİN KARA GÜN

Avrupa Parlamentosu’nda yaşanan yolsuzluk skandalını Bugün Kıbrıs’a değerlendiren parlamentonun Kıbrıslı üyesi Niyazi Kızılyürek, “Kapkara bir gün. Eğer bu skandal ortaya çıkmasaydı Katar ve Kuveyt’e vize serbestisi hayata geçirilecekti” dedi.

HABER MERKEZİ

Parlamento kararlarını etkilemek amacıyla Katar’dan yüklü miktarda rüşvet almakla suçlanan AP Başkan Yardımcısı Eva Kaili’nin de karıştığı skandal dünyanın gündemine oturdu.

Belçika Federal Savcılığı, Avrupa Parlamentosu’ndaki (AP) rüşvet skandalı ile ilgili olarak başlatılan soruşturma kapsamında, 1,5 milyon eurodan fazla nakit paraya el konduğunu açıkladı. Rüşvet almakla suçlanan AP Başkan Yardımcısı Eva Kaili, görevinden alındı. Bazı parlamenterlerin odalarında ve evlerinde arama yapıldı.

Le Soir gazetesine göre, eski Avrupa Parlamentosu üyesi İtalyan politikacı Pier Antonio Panzeri’nin evinde yaklaşık 600 bin euro nakit para ele geçirildi. Daha sonra da Kaili’nin babası 600 bin euro nakit parayla Brüksel’deki bir otelden çıkarken yakalandı.

Belçika medyasına göre polis, Kaili’yi de lüks bir çanta içinde 150 bin euro nakit para ve değerli eşyalar ile gözaltına aldı. Eva Kaili, Katar ve Kuveyt’ten AB ülkelerine seyahat eden yolculara vize muafiyeti konusunda yoğun şekilde lobi yaparken Katar’dan rüşvet almakla suçlanıyor. Kaili’nin avukatı Michalis Dimitrakopoulos ise müvekkilinin Katar’dan rüşvet almadığını ve masum olduğunu söyledi.

KIZILYÜREK GELİŞMELERİ DEĞERLENDİRDİ
Avrupa Parlamentosu’nun Kıbrıslı üyesi Prof. Dr. Niyazi Kızılyürek yaşananları Bugün Kıbrıs‘a değerlendirdi. AB’nin ciddi bir prestij kaybına uğradığını belirterek, “Parlamento bazı önlemler almak zorunda kalacaktır. Açıkçası bir yabancılaşma olgusuyla karşı karşıyayız bu tür skandallar aşırı sağa yarıyor” dedi. Kızılyürek ayrıca eğer bu skandal olmasaydı Katar ve Kuveyt’e vize serbestisi verilmesi için başlatılan çalışmaların da hayata geçirileceğini söyledi. “Düşünsenize bu ülkelere vize uygulaması ortadan kalkacaktı. İster istemez ertelendi” dedi. Kızılyürek’in açıklamaları şöyle:

AB CİDDİ BİR PRESTİJ KAYBINA UĞRADI
“Avrupa Birliği (AB) büyük bir yolsuzluk skandalıyla çalkalanıyor. Avrupa Parlamento (AP) başkan yardımcılarından Eva Kaili başta olmak üzere bir grup parlamenterin ve parlamento çalışanının büyük bir yolsuzluk skandalına karışmış olması kapkara bir gün. AB ciddi bir prestij kaybına uğramıştır.

AP LOBİCİLERİN SIK UĞRADIĞI BİR YER
AB ve AP içinde lobicilik çeşitli kuruluşlarla görüşmeler yapmak hatta farklı hükümet yetkilileriyle görüşmek yaygın bir pratiktir. AP lobicilerin sık sık uğradığı bir yerdir. Üstelik izinli geliyorlar ve her türlü görüşmeyi yapabiliyorlar. Bu görüşmelerin şeffaf olması kaydıyla yapılması gerekiyor. Parlamenterler kimlerle konuştuklarını mutlaka kayıt altına alıp bunun hesabını verebilmeli.

BİRTAKIM ÖNLEMLER ALINACAK
Bu tabii her zaman olmuyor… Nitekim “Katar Gate” olarak ortaya çıkan skandal… Bazı parlamenterler konumlarını özel çıkar için kullanabiliyorlar ve hatta yolsuzluklara bulaşabiliyorlar. AP bazı önlemler almak zorunda kalacaktır. Nitekim Genel Kurul açılışında Başkan Leyen’in de ilk söylediği şey bu oldu. ‘Parlamento için kara gün olmuştur ama bundan sonrası için de birtakım önlemler alınacak’ demiştir.

SİYASETİ YENİDEN DÜŞÜNMELİYİZ
Kanımca biraz siyaseti yeniden düşünmek gerekecek. Bireyler siyaset yapmayı neden seçiyorlar. Siyaseti bir kariyer bir, güç sahibi olma, menfaat sağlama aracı mı görüyoruz yoksa sorun çözme aracı olarak mı görüyoruz. Bu soruya açık ve net yanıt vermek zorundayız. Siyasetle uğraşan kesimler arasında siyaseti kendi başına değerli sorun çözücü bir araç değil bireysel veya kolektif çıkarlara hizmet aracı görenlerin sayısı giderek artıyor.

SKANDALLAR AŞIRI SAĞA YARIYOR
Açıkçası bir yabancılaşma olgusuyla karşı karşıyayız. Siyasetin sağladığı imkanları belli çıkarlar doğrultusunda kullanma eğilimi maalesef güçleniyor. Kanaatimce bu tür skandallar aşırı sağa çok yarıyor. Popülist bir söylemle son yıllarda yıllarda siyasi elitlerin çürümüş olduğunu, yolsuzluk olduğunu halkın ise pür olduğunu söyleyerek halk ve elit gerilimi yaratıyorlar, kızıştırmak istiyorlar ve kendilerini halkın temiz temsilcileri olarak göstermek istiyorlar. Bu siyasi elitlerin çürümüşlüğü üzerine inşa edilen söylem bu skandaldan sonra daha da yaygın hala gelecektir ve bundan yararlanacakları endişesini taşıyorum.

AB ULUS ÖTESİ BİR BİRİM OLMAK ZORUNDA
AP’ye gelince çok daha şeffaf ilişkiler içinde olmak zorundayız. Burada bir sıkıntı daha görüyorum altını çizmek istiyorum… AB ulus ötesi bir birim olmak durumdadır ve ortak yarar temelinde siyaset icra etmeliyiz. Maalesef ne ulus devletler tam olarak böyle bir politika uyguluyorlar ne de seçilmiş vekillerde ortak Avrupa duyarlılığı görebiliyoruz. Üye devletler önce kendi milli menfaatlerini öne çıkarıyorlar, parlamenterler de çoğunlukla hükümetlerin politikalarını buraya taşıyorlar. Katar olsun başka bir ülke olsun herhangi bir ülke ile ilişki kurulduğu zaman hükümetlerin de eğilimleri dikkate alınarak kuruluyor oysa biz bazı prensipler üzerinden hareket etmek zorundayız.

KUVEYT VE KATAR’A VİZE SERBESTİSİ
Örneğin Katar’da bu kadar işçisinin Dünya Kupası hazırlıklarında ölmüş olması, insan haklarının yerlerde sürünüyor olması ciddi bir meseleydi. Bu meseleyi ciddi ciddi konuşanlar olmadı. Sadece Sol Grup açıkça karşı önlemler önerdi.

Eğer bu skandal olmasaydı Katar ve Kuveyt’e vize serbestisi verilmesi için başlatılan çalışmalar hayata geçirilecekti. Düşünsenize Katar ve Kuveyt’e vize uygulaması ortadan kalkacaktı. Bu hazırlık dün Genel Kurul’da ister istemez ertelendi. Şimdilik askıya alınmış oldu. Bir yanda Türkiye gibi AB’ye üyelik yolunda bir ülke kaç zamandır vize serbestisini konuşuyor bir türlü başarılamıyor, hayata geçirilemiyor ama diğer tarafta Kuveyt ve Katar gibi ülkeler için girişimler yapılıyor.

SİYASETİ SAVUNMAK ZORUNDAYIZ
Bu tür tikel çıkarlara dayalı politikalar da sanırım politikanın yanlış istikamette gitmesine yol açıyor. Açıkçası AP ciddi bir prestij kaybına uğramıştır. Bundan sonra çok daha şeffaf politikaların olması lazım ama asıl önemli olan şeffaf politikacıların olmasıdır ve politikayı meslek olarak görme değil kamusal sorunlara çözüm üretme aracı olarak görme mantalitesinin güçlenmesi gerekiyor. Siyaseti savunmak zorundayız bazen bunu siyasetçilere karşı yapmak zorundayız.”

Bugün Kıbrıs

DAUSEN

Girne Belediyesi

Girne Belediyesi

Gönyeli Alayköy Belediyesi

****
****