Olivia’dan Mihrimah’a: İhmal, denetimsizlik ve çöken sağlık sistemi
Evrensel Hasta Hakları Derneği, 2025 yılı değerlendirmesinde küçük Olivia’nın ölümü ve Mihrimah bebek vakası üzerinden sağlık sistemindeki ihmal, denetimsizlik, ilaç yokluğu ve etik çöküşü gözler önüne sererek, “Sağlık bir lütuf değil, ertelenemez ve yok sayılamaz en temel insan hakkıdır” çağrısı yaptı.
Olivia’dan Mihrimah’a: İhmal, denetimsizlik ve çöken sağlık sistemi
Evrensel Hasta Hakları Derneği, 2025 yılı değerlendirmesinde küçük Olivia’nın ölümü ve Mihrimah bebek vakası üzerinden sağlık sistemindeki ihmal, denetimsizlik, ilaç yokluğu ve etik çöküşü gözler önüne sererek, “Sağlık bir lütuf değil, ertelenemez ve yok sayılamaz en temel insan hakkıdır” çağrısı yaptı.
Bugün Kıbrıs
Evrensel Hasta Hakları Derneği (EHHD), 2025 yılını geride bırakırken Kıbrıslı Türklerin sağlık sistemine ilişkin yaşadığı sorunları, Avrupa Komisyonu’nun yayımladığı Standard Eurobarometer 104 verileri ışığında değerlendirdi. Dernek, yayımladığı kapsamlı açıklamada 2025’in ihmal, denetimsizlik, etik çöküş ve güven kaybıyla hatırlanan bir yıl olduğunu vurguladı.
EHHD tarafından yapılan açıklama, şu sözlerle başladı: “İhmal ve denetimsizlik yüzünden kaybettiklerimizin acısı yüreğimizdeyken, halk reçeteyi yazdı: Sağlık Hakkı Ertelenemez, Bekletilemez, Yok Sayılamaz!”
SAĞLIK, TOPLUMUN BİRİNCİ GÜNDEMİ OLDU
Dernek, Avrupa Komisyonu tarafından Ekim 2025’te yayımlanan Standard Eurobarometer 104 sonuçlarını büyük bir dikkat ve endişeyle takip ettiklerini belirtti. Açıklamada, “Bu rapor, sadece rakamlardan ibaret değil; Kıbrıs Türk toplumunun sağlık sistemimiz karşısındaki çığlığının bir yansımasıdır” denildi.
Rapora göre halkın yüzde 73’ü genel gidişata dair umutlu olduğunu söylese de, bu umudun önündeki en büyük engelin 2025 boyunca yaşanan sağlık trajedileri olduğu ifade edildi. EHHD, “Raporun en çarpıcı sonucu, toplumun gündemindeki en önemli sorun olarak ‘sağlık’ konusunun yüzde 35 gibi rekor bir oranla ilk sıraya yerleşmesidir” değerlendirmesinde bulundu. Bir önceki döneme göre 19 puanlık artışın, sağlık sistemindeki yapısal çürümeyi açık biçimde ortaya koyduğu vurgulandı. Açıklamada, “AB ülkelerinde sağlık sorunu yüzde 12’lerdeyken, bizde bu kaygının üç kat daha fazla olması sistemimizin ne kadar büyük bir çıkmazda olduğunu kanıtlamaktadır” denildi.
“KÜÇÜK OLIVIA OLAYI: İHMALİN BEDELİ”
EHHD, 2025’in sağlık sistemindeki yönetim zafiyetinin ağır bedellerinin ödendiği bir yıl olduğunu ifade etti.
Açıklamada, Lefkoşa’nın kuzeyindeki bir hastanede yürütülen bir görüntüleme testi sırasında küçük Olivia’nın hayatını kaybetmesine özel yer ayrıldı. Dernek, “Bu olay, sadece bir aileyi değil toplumun vicdanını derinden sarsmıştır” ifadelerini kullandı. Ailenin ihmale ilişkin ciddi iddialarının, sağlık sistemindeki denetimsizlik ve şeffaflık eksikliğini gözler önüne serdiği belirtilerek, kamuoyunun soruşturmada ne gibi ilerleme sağlandığını bilmediği kaydedildi.
“YETERSİZ BÜTÇE, YETERSİZ ALTYAPI”
EHHD, 2025 bütçesinde sağlığa ayrılan payın yalnızca yüzde 9,4 olmasının, artan sağlık ihtiyaçlarına rağmen yeterli yatırım yapılmadığını ortaya koyduğunu belirtti. Açıklamada, uzun bekleme süreleri, yetersiz personel ve altyapı eksikliklerinin hasta güvenliğini ve hizmet kalitesini olumsuz etkilediği vurgulandı.
“İLAÇ YOKLUĞU: SAĞLIK HAKKININ FİİLEN ENGELLENMESİ”
Dernek, 2025 yılı boyunca ilaca erişimin ciddi bir kriz haline geldiğini ifade etti. Açıklamada, “Eczanelerde yaşanan kronik ilaç yokluğu, özellikle kanser, diyabet, epilepsi ve kronik psikiyatrik rahatsızlıkları olan hastalar için doğrudan yaşam hakkını tehdit eder boyuta ulaşmıştır” denildi. Birçok hastanın ilacını bulabilmek için eczane eczane dolaşmak zorunda kaldığı, bazılarının ise tedavilerini yarıda bıraktığı belirtildi. EHHD, bu durumu “Sağlık Hakkı’nın ayrılmaz bir parçası olan ‘sürekli ve kesintisiz tedavi alma hakkının’ açıkça ihlali” olarak nitelendirdi ve devletin bu alandaki yetersizliğinin halk sağlığını ve toplumsal güveni zedelediğini kaydetti.
SAĞLIK ÇALIŞANLARININ KOŞULLARI VE HASTA MEMNUNİYETİ
Açıklamada, hekimlerin ve sağlık personelinin çalışma koşullarına ilişkin memnuniyetsizliğin hasta memnuniyetini ve bakım kalitesini doğrudan etkilediği belirtildi. Çalışma koşullarının iyileştirilmemesinin sağlık hizmetlerine erişimde eşitsizliklere yol açtığı ifade edildi.
“SAHTE DİPLOMA SKANDALI: ETİK ÇÖKÜŞ VE GÜVEN KRİZİ”
EHHD, 2025’in sağlık alanında sadece maddi değil, etik ihlallerin de yaşandığı bir yıl olduğunu vurguladı. Üniversitelerde sağlık bilimleri alanında verildiği iddia edilen sahte diplomalara ilişkin soruşturmaların toplumda büyük bir güven krizine yol açtığı belirtilerek, “Yetkin olmayan kişilerin sağlık çalışanı sıfatıyla görev yapması olasılığı, hasta güvenliğini telafisi mümkün olmayan risklerle karşı karşıya bırakmıştır” denildi. Sahte diplomalı kişilerin hastalarla temas etmiş olma ihtimalinin, her hastanın “nitelikli sağlık personeli tarafından tedavi edilme hakkını” ihlal ettiği vurgulandı. Dernek, yetkilileri şeffaf ve etkili soruşturmalarla halkın güvenini yeniden inşa etmeye çağırdı.
“ÇÖZÜM: EVRENSEL STANDARTLARDA SAĞLIK SİSTEMİ”
EHHD, sadece tedavi değil, “onurlu, güvenli ve eşit erişilebilir sağlık hizmeti” talep ettiklerini belirtti. Açıklamada, toplumun yüzde 75’inin AB standartlarının hayata geçirilmesinin sağlık hakkını iyileştireceğine inandığı, katılımcıların yüzde 57’sinin ise bu kuralların tam uygulanmasını “iyi bir şey” olarak gördüğü aktarıldı. Bu verilerin, yamalı çözümler yerine hasta haklarının korunduğu ve kalite standartlarının yasal güvence altına alındığı bir sistem beklentisini ortaya koyduğu ifade edildi.
“ŞİMDİ HAREKETE GEÇME ZAMANI”
Dernek, raporun en umut verici mesajının toplumun geleceğe dair iyimserliği olduğunu belirtti. Halkın yüzde 66’sının önümüzdeki yılın daha iyi olacağına inandığı, işlerin iyiye gittiğini düşünenlerin oranının ise yüzde 73’e çıktığı kaydedildi. EHHD, yetkililere şu çağrıyı yaptı: “Toplumun iyimserliğini bir fırsat olarak görün. Sağlık hakkını siyasetin üzerinde tutarak, halkın beklediği çağdaş ve güvenli sistemi inşa etmek için daha fazla vakit kaybetmeyin. Başka Mihrimah bebekler ve Olivia’ları kaybetmemek için Avrupa standartlarında bir sağlık sistemini derhal hayata geçirin!”
Açıklama, “Sağlık bir lütuf değil, en temel insan hakkıdır!” vurgusuyla sona erdi.












