Brüksel’de NATO buluşması: “NATO ve AB birbirini tamamlıyor, Sovyetler’den bu yana en güçlü dönemdeyiz“

Toplantı öncesinde ve sonrasında yapılan açıklamalar, NATO’nun “barış” söylemi altında derinleşen bir savaş hazırlığını ortaya koydu.

Brüksel’deki NATO Savunma Bakanları toplantısı bugün saat 16.00’da sona erdi. Zirve, Rusya’ya karşı yeni askeri yığınak planlarının, dron savunma projelerinin ve savunma bütçelerinin artırılması kararlarının damga vurduğu bir buluşma oldu.

Toplantı öncesinde ve sonrasında yapılan açıklamalar, NATO’nun “barış” söylemi altında derinleşen bir savaş hazırlığını ortaya koydu.

13 Ekim sabahı erken saatte Brüksel’de başlayan toplantının hemen öncesinde ABD, İngiltere, Kanada, Hollanda, Finlandiya, İsveç, Romanya, Litvanya, Letonya, Estonya ve Belçika savunma bakanları sırayla kameraların karşısına geçti. Ancak dikkatleri üzerine çeken ülke Hollanda oldu.

Hollanda Başbakanı Mark Rutte ve Savunma Bakanı Kaisa Ollongren, ittifakın yönelimini özetleyen sert açıklamalar yaptı.
Rutte, “NATO ve Avrupa Birliği birbirini tamamlıyor; Sovyetler Birliği’nin dağılmasından bu yana ittifak hiç bu kadar güçlü olmamıştı,” diyerek, Washington’la tam koordinasyon içinde yürütülen yeni dönemin altını çizdi.

Savunma Bakanı Ollongren ise, “Biz önden gidiyoruz, diğer ülkeler bizi takip etmeli” sözleriyle Avrupa’da askeri liderlik iddiasında bulundu. Hollanda’nın Ukrayna’ya bugüne kadar 500 milyon avroluk destek sağladığını belirten Ollongren, yeni bir 90 milyon avroluk dron paketi açıkladı.

Ollongren ayrıca, ABD öncülüğündeki “PEARL Girişimi” hakkında, Avrupa savunma stratejisinin ABD çizgisinde şekillendiğini açıkça dile getirdi. Bu açıklama, Avrupa’nın stratejik özerklik iddiasını fiilen boşa çıkaran bir mesaj olarak yorumlandı.

ZİRVENİN GÜNDEMİ: DOĞU KANADI VE DRON SAVUNMASI
Toplantının ana başlıklarını, Rusya’ya karşı “Eastern Sentry” (Doğu Nöbetçisi) adlı yeni askeri konuşlanma planı, artan dron saldırılarına karşı ortak savunma stratejisi ve Ukrayna’ya yeni destek paketleri oluşturdu.
NATO Genel Sekreteri, doğu kanadında -Baltık Denizi’nden Karadeniz’e uzanan hatta- askeri varlığın artırılacağını, “caydırıcılık kapasitesinin” güçlendirileceğini açıkladı.

Dron tehditlerine karşı önlemler genişletilecek; müttefik ülkelerin teknolojik kapasitesini paylaşacağı yeni mekanizmalar kurulacak. Ukrayna’nın, bu alanda yürüttüğü savunma uygulamalarıyla NATO içinde “deneyim aktarıcı ülke” konumuna getirileceği bildirildi.

ABD ETKİSİ: TRUMP’IN GÖLGESİ
Zirve sonrası düzenlenen basın toplantısında, ABD’nin NATO içindeki belirleyici rolü bir kez daha gözler önüne serildi.
Bir gazeteci, ABD Başkanı Donald Trump’ın Avrupa ülkelerine savunma harcamalarını artırmadıkları takdirde gümrük vergisi tehdidini hatırlattı. NATO Genel Sekreteri, “Savunma harcamalarının yüzde 5 seviyesine çıkarılması kararında Trump’ın rolü belirleyici oldu,” diyerek bu baskının doğrudan etkisini kabul etti.

Genel Sekreter ayrıca, “NATO bir savunma ittifakıdır, ama gerekirse halkımızı korumak için gerekeni yaparız. Caydırıcılığımız sarsılmazdır,” sözleriyle, ittifakın Soğuk Savaş sonrası en “aktif” dönemine girdiğini ima etti.

HOLLANDA MERKEZLİ YENİ YÖNELİM
Rutte’nin sözleri, NATO’nun Soğuk Savaş sonrasında yeniden “sert güç” merkezli bir çizgiye yöneldiğinin açık göstergesi olarak değerlendiriliyor.
Rutte, “ABD’nin liderliği sayesinde savunma üretimini artırdık. NATO askeri caydırıcılığı sağlıyor, AB ise ekonomik ve sanayi gücüyle bu yapıyı destekliyor, AB’nin iç pazardan gelen yumuşak gücü (soft power) ve savunma sanayini bir araya getirip entegre etme yeteneği” diyerek, iki kurum arasındaki iş bölümünü Washington merkezli bir çerçeveye oturttu.

Bir başka gazetecinin “Sayın Rutte, eğer NATO şu anda Sovyetler sonrası dönemin en güçlü halindeyse, neden hâlâ savunma bütçelerini artırmak gerekiyor? sorusuna,

Rutte su anki mücadelelerinin 70-80 yıldır devam eden, yani Sovyetlere karşı yaptıklarının devamı olan bir mücadele oldugunu, Rusya’yı o kadar ciddiye almalarının gerekmediğini, NATO’nun askeri gucunun Rusya’yı durdurmaya yeterli oldugunu söylüyor. Ancak “o zaman neden daha fazla silahlanma harcaması yapmaya ihtiyaç var?” sorusuna “Karşımızda 1 milyon insanı Ukrayna savaşında feda etmeye hazır bir diktatör var. Onu önlemek istiyorsan hazırlıklı olman gerekir” diye yanıtlıyor.

Hollanda’nın son dönemde Belçika ile ortak NASAMS hava savunma sistemi anlaşması imzalaması da bu stratejik yönelimin pratik adımlarından biri olarak gösterildi.

‘BARIŞ’ SÖYLEMİ, SAVAŞ EKONOMİSİ GERÇEĞİ
Zirvede “barış”, “caydırıcılık” ve “savunma” kelimeleri sıkça tekrarlandı. Ancak alınan kararlar, NATO’nun askeri üretim kapasitesini genişletmeye, bütçeleri artırmaya ve doğu sınırını tahkim etmeye yönelikti.
Bu durum, “barış” söyleminin giderek savaş ekonomisinin ideolojik kılıfına dönüştüğünü bir kez daha gösterdi.

Milyarlarca avroluk yeni silahlanma programları, NATO ülkelerinin savunma sanayilerini büyütürken, faturası ise emekçilere çıkarılacak. Artan bütçe açıkları ve “savunma payı” gerekçesiyle yeni vergilerin gündeme gelmesi bekleniyor.

NATO ‘BARIŞ’ DİYOR, SAVAŞ HAZIRLIĞI DERİNLEŞİYOR
Brüksel’deki zirve, NATO’nun 1990’lardan bu yana en saldırgan tonuna ulaştığı bir döneme işaret ediyor.
Rutte’nin “Sovyetler’den bu yana en güçlü dönemdeyiz” sözleri, Soğuk Savaş zihniyetinin geri döndüğünü; Ollongren’in “Washington’ın yönlendirmesini bekliyoruz” açıklaması ise Avrupa’nın bağımsız savunma söyleminin içinin boş olduğunu ortaya koydu.

WWL

WWL

DAUSEN

Girne Belediyesi

Girne Belediyesi

Gönyeli Alayköy Belediyesi