Bugün Kıbrıs

Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) Milletvekili Asım Akansoy, Süleyman Soylu’nun BugünKıbrıs gazetesinde yer alan ‘Halil Falyalı Yaşıyor’ yazı dizisine yönelik sert açıklamalarına güçlü bir yanıt verdi. Akansoy, Soylu’nun kullandığı dili “basına doğrudan yöneltilmiş bir saldırı” olarak niteledi ve bu tutumu en sert şekilde kınadığını ifade etti.

Süleyman Soylu, yazı dizisinde kendisine yöneltilen iddiaları “namus ve şeref mücadelesine gölge düşürmeye çalışan bir intikam operasyonu” olarak tanımlamış; “Bu iftiraları atan, yayan, karalayan herkes şerefsizdir” sözleriyle gazeteye ve haberi yapanlara ağır ithamlarda bulunmuştu.

Bu açıklamaların yalnızca bir öfke patlaması olmadığını vurgulayan Akansoy, “Bu, basına doğrudan yöneltilmiş bir saldırıdır” dedi. Toplumu kutuplaştıran ve basın özgürlüğünü hedef alan bu tür söylemlerin alışkanlık haline geldiğine dikkat çeken Akansoy, “Kendilerine yöneltilen her türlü eleştiriyi hemen ‘vatan, millet, devlet’ edebiyatına sarmalayıp örtbas etmeye çalışıyorlar. Sorgulayan gazetecileri de itibarsızlaştırmaya kalkıyorlar,” ifadelerini kullandı.

“YETER ARTIK BU SÖYLEMLER KABAK TADI VERDİ“
Akansoy açıklamasında, gazetecilerin hedef gösterilmesini ve sorgulayıcı haberciliğin düşmanlaştırılmasını kabul edilemez bulduğunu belirterek, “Kimsenin bu ülkenin dürüst, onurlu insanlarını hedef tahtasına koymaya, düşmanlaştırmaya hakkı yoktur. Ne ‘Rumcu’, ne ‘terörist’, ne de başka bir yafta!” dedi.

Masumiyet karinesine saygılı olduklarını ancak bunun basını susturmanın bahanesi olamayacağını vurgulayan Akansoy, sözlerini şöyle tamamladı:

“Her ne olursa olsun, basına saldırmak; soru soran, araştıran, yazan gazetecileri tehdit etmek, itibarsızlaştırmaya çalışmak totaliter zihniyetin tipik bir yansımasıdır.”

Açıklamanın tamamı şöyle:

“Süleyman Soylu, Bugün Kıbrıs gazetesinin yaptığı söyleşiden rahatsız olmuş ve öfkeyle tepki göstermiş. Yazı dizisinde kendisine yöneltilen iddiaları, “namus ve şeref” mücadelesine gölge düşürmeye çalışan bir “intikam operasyonu” olarak nitelendirmiş. Kullandığı ifadeler ise hayli ağır: “Bu iftiraları atan, yayan, karalayan herkes şerefsizdir.”
Bu açıklama, yalnızca bir öfke patlaması değil; aynı zamanda basına doğrudan yöneltilmiş bir saldırıdır. Bu saldırıyı en sert biçimde kınıyorum.

Ne yazık ki bu tarz bir dil ve tavır, alışkanlık hâline geldi. Kendilerine yöneltilen her türlü eleştiriyi hemen “vatan, millet, devlet” edebiyatına sarmalayıp örtbas etmeye çalışıyorlar. Sorgulayan gazetecileri ya da bu iddiaları haberleştirenleri de doğrudan hedef göstererek itibarsızlaştırmaya kalkıyorlar.

Kimsenin bu ülkenin dürüst, onurlu insanlarını hedef tahtasına koymaya, düşmanlaştırmaya hakkı yoktur. Ne “Rumcu”, ne “terörist”, ne de başka bir yafta!

Bu söylemler artık kabak tadı verdi. Yeter!

Evet, masumiyet karinesi önemlidir. Ancak başka bir gerçek daha var:

Her ne olursa olsun, basına saldırmak; soru soran, araştıran, yazan gazetecileri tehdit etmek, itibarsızlaştırmaya çalışmak totaliter zihniyetin tipik bir yansımasıdır.“