“Kıbrıs kirli suç ilişkilerinin, karaparanın, bahis ve kumar yoluyla elde edilen servetin biriktiği yer”
Gazeteci İsmail Saymaz dün akşam Halk TV’de katıldığı programda Kıbrıs’ta yaşananları değerlendirdi. Saymaz, “Kıbrıslılar böyle kirli ilişkiler ağının içerisinde yaşamayı hiç hak etmiyorlar.” dedi.
HABER MERKEZİ
Gazeteci İsmail Saymaz dün akşam Halk TV’de katıldığı programda Kıbrıs’ta yaşananları ve Türkiye ile olan bağını değerlendirdi. Saymaz, AKP’nin Kıbrıs’a yaptığı siyasi müdahaleleri ve 90’lardan itibaren Kıbrıs’ta örülen suç ağını anlattı.
Saymaz, AKP’nin Kıbrıs’taki cumhurbaşkanlığı seçimlerine ‘neredeyse’ sandık sandık müdahale ettiğini, AKP’li milletvekillerinin Ersin Tatar ile seçim kampanyasının içeriğini oluşturduğunu dile getirdi. Seçimlerin hemen ardından başbakanın da belirleneceği Ulusal Birlik Partisi Kurultayı’nın iptal edildiğini, Kıbrıslıların iradesinin baltalandığını söyleyen Saymaz, bunların siyasi müdahale olduğunu vurguladı.
İsmail Saymaz, adada 90’lardan itibaren kurulan suç ilişkilerini ve yasa dışı yollardan kazanılan paraların nasıl servete dönüştüğünü de anlatımlarına ekledi.
İsmail Saymaz konuşmasında şu ifadeleri kullandı:
“Kıbrıs’ta Ersin Tatarın seçimi sırasında ve sonrasında yapılacak başbakanlık seçimi sırasında bununla bağlantılı Ulusal Birlik Partisi (UBP) kongresinde hep müdahaleden bahsedildi. Bu Türkiye müdahalesi, yani Ak Parti iktidarı Kıbrıs seçimlerine müdahale etti. Erdoğan, Ersin Tatar’ın kazanması için Türkiye’de 31 Mart’tan önce ne yapıldıysa aynısı Kıbrıs’ta yapıldı. Hatta Kıbrıs’ın uzun zamandır geciken Türkiye’den Kıbrıs’a su hattı projesi onarıldı. Hatta ardından Maraş meselesi açıldı. Yani bir milli mesele seçime malzeme edildi. Ak partili bakanlar bürokratlar gidip günlerce otelde kaldılar, Ersin Tatarla seçim kampanyasını içeriğini belirlediler. Ve oradaki Türkiye’den Kıbrıs’a göçen nüfusun Ersin Tatar’a oy vermesi için kaynaklar seferber edildi. Oraya müdahale edildi. O kadar ki Türkiye televizyonlarında başta bir önceki Cumhurbaşkanı Mustafa Bey olmak üzere eleştirel gözlere sahip bütün siyasetçileri, ‘Rum ajanı ve hain’ diye gösterdiler. Ardından başbakanlık seçimlerine müdahale edildi, UBP kongre tarihi iptal edildi. Bu Kıbrıslılar açısından müthiş bir rahatsızlığa neden oldu. Biz dünyaya diyoruzki orada bir Türk toplumu var, kendi bağımsız bir halk olarak varlığını sürdürmek istiyor. Rauf Denktaş bile Türkiye ile uyumlu hareket ediyordu ama Kıbrıs iç gündemine Türkiye’yi bu kadar müdahale ettirmiyordu. Ama AK Parti iktidarı doğrudan, nerdeyse sandık sandık müdahale eder hale geldi. Kıbrıs’ın iradesini baltaladı ve nerdeyse orada bir halk yokmuş, onlar kendilerini yönetemezmiş gibi bir motivasyonla hareket ettiler. Bu siyasi müdahale kısmı.
Maalesef Kıbrıs aynı zamanda 90’larda yasaklanan kumarhane sektörünün de taşındığı bir ülke. Sektör yer altı dünyası ve bütün ilişki ağları ile beraber oraya taşındı. Kıbrıs ekonomisi otelcilik ve kumarhaneye dayalı olan, bahise dayalı olan, karaparaya dayalı olan bir yaşam biçimine, bir büroksiye zorlandı. Kıbrıs’ın ordusu yok, iç güvenliğini sağlayan polis var. Türkiye’den oraya kaçan ne kadar belalı varsa ne kadar Türkiye’de yasa dışı organizasyonlara karışmış ya da suçlu iç içe geçmiş kim varsa bir biçimde Kıbrıs (KKTC) vatandaşlığı elde etti bu süreçte. Susurluk sürecinde bile Kıbrıs ayağı diye bir ayak tartışıldı. Dolayısıyla 90’lardan başlayan ve bugün devam eden kumarhane sektörüyle iç içe geçmiş, Türkiye yer altı dünyasının bir ayağına dönüşmüş tablo ile karşı karşıya kaldık. Dolayısıyla orada bahis organizasyonunun başını tutan, kumarhane sektöründe yer edinmiş biri bütün ülkeyi yönlendirebiliyor. Halil Falyalı denen adam, Sedat Peker ile biz duyduk, bu partilerin hepsini finanse ediyor. UBP’yi ve bildiğim kadarıyla DP’yi finanse ediyor. Yani o partinin arkasında o var.
Orada yasa dışı, başta bahis ve kumarhane olmak üzere suç ilişki ağıyla iç içe geçmiş bir güç Kıbrıs’ta her şeyi yapabilir. Yaptılar da zaten. Korkut Eken, dönemin GKK komutanı ve Atilla Peker, birlikte Kıbrıs’a gittiklerini doğruluyor. Korkut Eken Kıbrıs’a giderken hangi sıfatla yanına Atilla Peker’i aldı? Kışlaya nasıl soktu? Askeri araç niye tahsis edilmiş? Bunların cevabı yok. 90’larda Kıbrıs işte böyle kullanıldı. Kıbrıs işte bu kirli suç ilişkilerinin, karaparanın, bahis ve kumar yoluyla elde edilen servetin biriktiği yer. O nedenle bu türden suçların işlenmesi de olasıdır.
Sedat Peker diyorki, Ersan Saner ve başka siyasetçiler kaydedilmişler. Sedat Peker’in iddiasına göre kaydeden kadın bunları Falyalı’ya göndermiş, Falyalı’dan da kendisine gelmiş. Anladığımız kadarıyla bir dizi video kaset söz konusu. Kıbrıslılar bunu tam anlamıyla tartışamadılar, sıkıntılı bir durum. Bir burada Türkiye’de söyleyebiliyoruz. Bu iş büyür, Ersan Saner de kalamaz o koltukta, Clinton kalmadı, Deniz Baykal kalamadı. Kalması saygısızlık olur, kalmaması icap eder.
Siyasetçiler Kıbrıs meselesini ele alırken bütün bu tarihselliği ile, bütün bu suç ilişki yumağının içinde oluşuyla, bahis-kumar sektörü ile, suç örgütü üyeleri, suç örgütleri ile ele almaları gerekir. Ama bütün bunlara rağmen Kıbrıs Türkiye gibi değil. Kıbrıslılar doğal sosyal demokrat hayat yaşıyorlar. Kıbrıslılar çok özgür ruhlu insanlar, dünyaya açık, toleranslı insanlar. 70’li yıllarda Türkiye kan gölüne dönerken orada kavganın bile olmadığını söylüyorlar. Kıbrıslılar böyle kirli ilişkiler ağının içerisinde yaşamayı hiç hak etmiyorlar.”