“Gunboat” to “loveboat”
Türkiye’nin Kıbrıs sorunu ile ilgili son kırılma noktası 2017 Crans Montana’dır. Çünkü, Crans Montana öncesi Recep Tayyip Erdoğan’ın Mevlüt Çavuşoğlu’na ‘ne istiyorlarsa ver, Kıbrıs sorununu çöz ve gel’ dediğini gayrı resmi kanallardan biliyoruz. Ama Nikos Anastasiadis genetik pazarlık gücüyle son anda masayı devirip BM’nin gözü önünde masadan kaçtığından beri, Türkiye’nin kendi resmi tezi olan federasyonu görmezden geldiğini, bilerek ve isteyerek resmi ağızlardan bunu dillendirmeye başladığını gördük.
Oysa yapılması gereken masayı bir yıllığına nadasa bırakıp, her diplomatik kanaldan bıkmadan usanmadan Anastasiadis’in üstüne gitmek, onunla kapalı kapılar ardında görüşmek yerine, “gunboat” stratejisini 2019’un ortalarına kadar sürdürüp BM desteğinde federal çözüm söylemine (“loveboat” stratejisine) geri dönmekti. Bunların hiçbiri yapılmadığı gibi, masadan kaçan Rumların bugün biz federasyondan başka bir şey konuşmayız noktasına gelmesi sağlandı. Yazık!
Peki şimdi ne olacak?
Türkiye, 2017’den beri federasyon bitti söylemleri nedeniyle 5+1’de kendi resmi tezi olan federasyona dönmek için Rumlara gereksiz bir sürü taviz vermek zorunda kalacak. Kısacası Türkiye’nin uzatmalı “gunboat” stratejisi kendisine çok pahalıya patlayacak. Yazık!
5+1=39
Nisan sonunda 5+1 Cenevre’de toplanacak; toplantıya iki ay gibi bir süre var. Bu sürede köprünün altından çok su akar. Bu sürede Türkiye hariciyesi (her ne kadar 1960’taki gücünün bugün onda birine bile sahip olamasa da) resmi federasyon tezi ve olamayan alternatifleri çerçevesinde çalışmalarını yapacaktır.
Ama Türkler çalışırken dünyanın geri kalanı da armut bahçelerinde gezmeyecektir. 5+1 için Türkiye’nin dışında kimler çalışıyor olabilir?
ABD, Rusya, İsrail, Mısır, Lübnan, Suriye, Filistin ve hatta Çin = 8
Yunanistan ve Kıbrıs Cumhuriyeti dışında kalan AB ülkeleri= 25
Böylesi çok bilinmeyeli denklemin çözümü, Kuzey Kıbrıs’ta her türlü seçime müdahale edip, atanmışlarla çözülecek kadar kolay bir iş değildir. Peki Türkiye bu atadıklarının kendisine bir yararı olmayacağını bilmiyor muydu? Tabii ki biliyordu. Kıbrıs’tan kimse işine karışmasın, bu denklemi kendi başına çözsün diye Akıncı’nın bile önünü kesti. Türkiye için de ideal çözüm her koşulda federasyonken, bugün Kuzey Kıbrıs’ta Türkiye adına federal çözüm için çalışacak bir kişi dahi kalmamıştır ve bunun tek müsebbibi de Türkiye’nin kendisidir. Yazık!
Yanlış hesap Cenevre’den döner mi?
Günün sonunda Türkiye, “gunboat” stratejisinden iki yıl önce yavaş yavaş çark edip Batı’yı yanına alabilseydi, Doğu Akdeniz enerji denkleminden istediği payı belki de Rumlara hiç taviz vermeden alabilecekti. Yazık!
Kıbrıslı Türkler ve Türkiye için dileyelim ki, Cenevre’de Türkiye’nin dört yanlışı bir doğrusunu götürmesin. Dileriz öyle olsun.
Son söz
Bugüne kadar Kıbrıslıların, Ada’yı dışardan yönettiğini zannedenlere bakış açısını özetleyen bir fıkra ile yazıyı sonuçlandıralım.
Londra’da aşırı yağmurlu bir akşam üstü. Herkes işinden evine gitmeye çalışıyor. Hızla kaldırımda yürümekte olan hali vakti yerinde bir adam, o yağmurun altında kaldırımın kenarında durup caddedeki bir su birikintisine olta atmış yaşlı bir adam görür ve yanına yaklaşıp, “Ne yapıyorsun bunca yağmurun altında?” der ve yaşlı adam da, “Hiiiç, balık tutuyorum işte.” der. Bizim hali vakti yerinde olan adam durumu anlar ve yaşlı adama acıyıp “yeter balık tuttuğun, gel sana şu barda bir içki ısmarlayayım.” der ve yaşlı adamla bir bara girerler. İlk içkilerin ardından bizim zengin adam yaşlı adama alaycı bir tavırla, “Bugün kaç balık tuttun bakalım? diye sorar. O da sakince, “Sen bugün sekizincisin” der.
Sağlıcakla kalın; siz siz olun Kıbrıslıları küçümsemeyin.
* Gunboat: Devletler arasındaki ilişkilerin kuvvete dayanarak yürütülmesi.
Loveboat: Aşk gemisi.