Saray’da siyasi eşitlik masaya yatırıldı
Siyasi eşitlik, egemen eşitlik ve desantralize federasyon ve AB konularında kapsamlı raporların ortaya konulduğu Rum Başkanlık Sarayındaki toplantıda, her bir başlığın ne anlama geldiği ve ne kadar uygulanabilir olduğuna dair sorulara cevap arandı.
Kıbrıslı Rum müzakere grubu ve uzmanları aleni ve perde gerisi görüşmelerin ana konusunu oluşturan siyasi eşitlik, egemen eşitlik ve desantralize federasyonu Rum Başkanlık Sarayı’nda mercek altına aldı.
Fileleftheros’un haberine göre pazartesi gecesi Rum Başkanlık Sarayında gerçekleşen toplantıda siyasi eşitlik, egemen eşitlik ve desantralize federasyon ve AB konularında kapsamlı raporların ortaya konulduğu toplantıda, her bir başlığın ne anlama geldiği ve ne kadar uygulanabilir olduğuna dair sorulara cevap verilmeye çalışıldı.
Üzerinde durulan başlıklardan biri de Rum tarafının desantralize federasyon önerisiydi. Özellikle desantralize bir federasyonda merkezî hükümetin yetkilerinin neler, iki devletçiğin yetkilerinin neler olduğunun tayin edilmeye çalışıldı. Uzmanlar, böyle bir durumun, yani desantralize federasyonun AB’nin işleyişini etkileyip etkilemeyeceği ve federal bir Kıbrıs’ın AB içerisinde nasıl işleyeceğiyle de meşgul oldu. Böyle bir federasyonda devletçiklerin yetkileri, örneğin; yurtdışı ile anlaşma yapıp yapamayacakları ve yapacaklarsa, anlaşmaların hangi alanlarda olabileceği üzerinde durdu.
Türk tarafının, egemen eşitlik tezi üzerinde de durulan toplantıda, şu ana kadarki hukuki ve siyasi analizlerin, Türk tarafının çözüm olarak talep ettiği şeyin “kabul edilemeyeceği, işleyebilir bir devleti gündeme getirmesinin söz konusu olamayacağı sonucunu gündeme getirdiği öne sürüldü.
SİYASİ PARTİLER NEOFİTU’YA TEPKİLİ
Alithia, DİSİ Başkanı Averof Nefotiru’nun Türk askerinden, 1960 Garanti Antlaşmalarından kurtulmak, Güzelyurt’u, Maraş’ı ve diğer bölgeleri geri almak, mülkiyet konusunu “adil bir şekilde” çözmek için Kıbrıslı Türklere siyasi eşitliği vermeleri gerektiği sözlerine Rum siyasi partilerinden gelen tepkilere yer verdi.
Habere göre EDEK “iki bölgeli iki toplumlu federasyonu savunanlar, iki oluşturucu birim arasında siyasi eşitlik, garantili çoğunluk ve bireysel mülkiyet hakkı aracılığıyla eşitliği siyasi ve insan hakları düzeyinde ihlal ediyor, aslında bir çeşit devlet eşdeğerliğine ve belki konfederasyona sürüklüyor” görüşünü ortaya koydu.
Vatandaşlar İttifakı, “Türkiye’nin istediğinin siyasi eşitlik olmadığını, bunu zaten Güvenlik Konseyi kararları ile elde ettiğini ancak yeterli görmediğini” savundu, “kimse bunu anlamamış gibi yapmasın” vurgusu ile şunları ekledi: “Türkiye Kıbrıs Cumhuriyeti’ni, Kıbrıs Türk oluşturucu devleti olarak tanınacak sahte devlet ile eşdeğer bir Kıbrıs Rum devletine dönüştürmek istiyor. Birileri örtülü veya açık konfederasyonu kabule niyetliyse bunu halka açık açık söylemek zorundadır.”
Dayanışma Hareketi “Sayın Averof siyasi eşitliğin Kıbrıslı Türklere 1989’dan beri verilmiş olduğunu unutmasın. Türkler artık siyasi eşitlik değil, egemen eşitlik istiyor” görüşünü ortaya koydu. Neofitu’ya hitaben Güzelyurt ve Maraş geri verilecek diye halkla oyun oynamasın. Garanti Antlaşmalarına gelince, Türkler, bu antlaşmaların tasfiyesini kabul etmeyeceklerini açıkça belirttiler” dedi.
Ekologlar Hareketi, Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis’in, Kıbrıs sorununun çözümüne dair bir İngiliz planı olup olmadığı konusunda Rum siyasi liderliğini ve halkını bilgilendirmek zorunda olduğuna dikkat çekerek şu görüşü paylaştı:
“Masaya, İngiliz çözüm planı marka adıyla, Kıbrıs için yıkıcı konfederasyon ve iki devlet çözümü mantığında hareket eden iki toplum devleti çözümü öngören yeni bir plan geliyor görünüyor.”
ELAM, Neofitu’nun Kıbrıslı Türklere siyasi eşitlik verme niyetiyle ilgili açıklamasından kaygı belirttiği açıklamasında “Yeni beşli konferansta verecekleri; her türlü insan hakkını ve her demokrasi ilkesini yok edecek tavizleri gösteriyor. Kıbrıs’ı bu kadar kolay satabileceklerini zannediyorsa, kendilerine net cevabımız; cephemizi karşılarında bulacaklarıdır” ifadesini kullandı.
DİPA (Demokratik Cephe) ise Cenevre’deki beşli konferansa geri sayım sürerken, Türkiye sorunun uluslararası yönlerini tartışma konusu bile yapmazken, kendi aralarında, Kıbrıslı Türklere siyasi eşitlik verme konusunu konuşmalarının veya tartışmalarının Anastasiadis’in müzakere gücünü zayıflattığını ve “milli dava” diye andığı Kıbrıs sorununa zarar verdiği görüşünü ortaya koydu. Parti, “Kıbrıs sorununda havadan müzakere, intihar demektir” vurgusunu yaptı.