Akpınar kapıların kapatılmasını, müzakerelerin sonlandırılmasını önerdi
DP Milletvekili Serhat Akpınar, mülkiyet davaları üzerinden başlayan tutuklama sürecine karşı müzakerelerin durdurulması ve geçiş kapılarının kapatılması gerektiğini savundu.
Akpınar kapıların kapatılmasını, müzakerelerin sonlandırılmasını önerdi
DP Milletvekili Serhat Akpınar, mülkiyet davaları üzerinden başlayan tutuklama sürecine karşı müzakerelerin durdurulması ve geçiş kapılarının kapatılması gerektiğini savundu.
Bugün Kıbrıs
Demokrat Parti (DP) Milletvekili Serhat Akpınar, BRT’de katıldığı programda yaptığı açıklamalarda, Güney Kıbrıs’ın Kıbrıs sorununa dair tek taraflı ve zamanlaması bilinçli adımlar attığını, buna karşılık Kuzey’de hükümetin ve muhalefetin gereken karşı adımları atmakta geciktiğini söyledi. Akpınar, mevcut müzakere zemininden ve geçiş kapıları politikalarından vazgeçilmesi gerektiğini savundu.
Kıbrıslı Türlerin tutuklamalara karşı birlik olması gerektiğine işaret eden Akpınar’ın konuyla ilgili ifadeleri şöyle:
“Güney Kıbrıs, ulusal konsey düzeyinde hareket ederek, Kıbrıs Cumhuriyeti kimliği ve kurumsal yapısı altında tüm açılımlarını zamanlaması stratejik biçimde hayata geçiriyor. Bizim ise bu konuda bir acil eylem planımız yok. Oysa geç kalmadan Türkiye ile eşgüdüm içinde kapsamlı bir karşı plan oluşturulmalıydı.
Güney Kıbrıs ile yapılan tüm müzakereler bir defa sonlandırılmalıdır. Bizim de dahil olduğumuz, sınırda her ay katılım gösterdiğimiz farklı farklı, en son bizim de kabul ettirdiğimiz iklim değişikliği, afet yönetimi gibi ortak hareket, iş birliği konu başlıkları… hepsinden uzaklaşılması lazım.
Ve burada da muhalefetin artık içe dönüp kendi ulusal konseyimizin oluşmasında ortak akılla hareket etmemizi gerektiren bir dönemdeyiz. Kapıların kapanması lazım. Yani kapılarla ilgili sürecin bir an önce…
Şu anda Kıbrıs Türk halkının karşı karşıya bırakıldığı bu süreç, AB’nin ve Birleşmiş Milletler’in —ayrıca garantör ülkelerin— devreye girmemesi halinde çözümlenebilecek değil. Yarın onlarca Kıbrıs Türk insanının veya adanın kuzeyinde yerleşik insanların sadece Güney Kıbrıs’a geçmekle değil, Türkiye Cumhuriyeti dışına çıktığı her bir noktada tutuklanmaya başladığı andan itibaren buradaki halk, ‘onların sorunu’ diyemez.
Eğer bir Türkse, bir Kıbrıs Türk halkının temsilcisi ise, bu topraklarda yaşama hakkını kullanıyorsa, o birlik ve beraberlik ruhunun muhakkak oluşturulması gerekir ve buna da sahip çıkmak lazım.
Güney Kıbrıs eğer yasal olmayan tüm bu açılımları yapma girişiminde, arka arkaya adımlar atıyorsa, o zaman bizim de bu süreçleri BM nezdinde ve AB nezdinde ivedilikle paylaşmak, hayata geçirmek ve bunu kamuoyuyla da paylaşmamız gerekiyor. Ve atılacak olası her türlü adımı da ivedilikle kamuoyuyla paylaşmamız gerekiyor.”