TDP: Ersin Tatar’ın siyaseti, Kıbrıs Rum tarafını “çözüm isteyen taraf” konumuna getiriyor
TDP, Türkiye’nin Kıbrıslı Rumlarla diyalog içinde olmasının sürece fayda sağlama potansiyeli taşıdığını vurguladı. Ancak Kıbrıslı Türkleri dışlayan her sürecin toplumsal hak ve çıkarları akamete uğrattığını belirten TDP, Ersin Tatar’ın toplumsal kazanımlara ve toplumun haklarına en büyük zararı verdiğini ifade etti.
Bugün Kıbrıs
Toplumcu Demokrasi Partisi (TDP), Ersin Tatar’ın siyaseti nedeniyle Kıbrıs Türk tarafının “diyalogdan kaçan” pozisyonuna, Kıbrıs Rum tarafının ise “Çözüm isteyen taraf” noktasına gelmesine neden olduğunu vurguladı
TDP: TÜRKİYE’NİN KIBRISLI RUMLARLA DİYALOG İÇİNDE OLMASININ SÜRECE FAYDA SAĞLAMA POTANSİYELİ VAR
Yazılı açıklama yapan TDP, Kıbrıs’ta kalıcı bir anlaşmaya varılması ve görüşmelerin başlayabilmesi için olumlu bir atmosfere ihtiyaç olduğunu değerlendirdiklerini belirtti.
Bu çerçevede başta Türkiye ile Yunanistan ilişkilerinin gelişmesinin ve Türkiye’nin AB yolunda ilerleme kaydetmesinin Kıbrıs’ta çözüme katkı sağlayacağının açık olduğu belirtilen TDP açıklamasında, “Kıbrıs’ta ilgili tarafların samimi bir diyaloğa girmesi olumludur. Bu çerçevede Türkiye’nin de Kıbrıslı Rumlarla diyalog içinde olmasının sürece fayda sağlama potansiyeli vardır” ifadelerine yer verildi.
“KIBRISLI TÜRKLERİ DIŞLAYAN HER SÜREÇ, TOPLUMSAL HAK VE ÇIKARLARI AKAMETE UĞRATIYOR”
Bununla birlikte böylesi temasların tek taraflı olması ve Kıbrıslı Türkleri içermemesinin de ciddi tehlikeleri beraberinde getirdiğine dikkat çekilen açıklamada, her şeyden önce, tarihsel olarak Kıbrıs Cumhuriyeti’nin ve kurucu anlaşmaların doğrudan tarafı ve çözüm sürecinin ana aktörü olan Kıbrıslı Türkleri dışlayan her sürecin, toplumsal hak ve çıkarları akamete uğrattığının bilindiğini belirtildi.
TDP, “Kıbrıslı Türkleri dışlayan süreçlerin aynı zamanda, Kıbrıs sorununun toplumlar arası bir sorun değil 1974’te başlayan bir işgal sorunu olduğunu öne süren Kıbrıs Rum resmi tezini güçlendirmekte olduğu unutulmamalıdır” ifadelerini kullandı.
“TATAR HEM TOPLUMSAL KAZANIMLARA HEM DE TOPLUMUN HAK VE ÇIKARLARINA EN BÜYÜK ZARARI VERİYOR”
“Kıbrıslı Türklerin iradesi yoktur, muhatabımız Türkiye’dir” iddiasına sahip Rum liderliğiyle kurulan bu türden tek taraflı temasların, olası bir çözümde kurulacak olan yapının eşit ortağı ve her alanda güç paylaşımının eşit muhatabı olacak Kıbrıslı Türklerin müzakere gücünü zayıflattığını anımsatmaya bile gerek duymadıklarını kaydeden TDP, gelinen aşamada masadan ve diyalogdan kaçan; BM Güvenlik Konseyi kararları ve geçmiş yıllara dayanan uzlaşı ve kazanımlar dışında bir siyaset güden; Kıbrıs Rum tarafına “çözüm isteyen taraf” imajını altın tepside ikram eden Ersin Tatar’ın hem toplumsal kazanımlara hem de toplumun hak ve çıkarlarına en büyük zararı verdiğine işaret etti.
TDP açıklamasında, “Son dört yıldır ‘görüşmemeyi’ marifetmiş gibi sunan, öngörüden ve gerçeklikten uzak siyasetin ne denli anlamsız, yararsız ve boş bir siyaset olduğu bu gelişmelerle daha da belirgin bir şekilde ortaya çıkmıştır” ifadeleri kullanıldı.
“KIBRIS RUM TARAFININ BİRİNCİL MUHATABI KIBRIS TÜRK TARAFIDIR”
Geleneksel pozisyonları ve resmi tezleri itibarıyla asla görüşmeyecekleri düşünülen Türkiye ve Güney Kıbrıs’ın bile bugün çeşitli ortamlarda Kıbrıs sorununu ele aldığı hatırlatılan açıklamada, buna karşılık konunun üstelik BM düzeyindeki resmi muhatabı durumundaki Kıbrıs Türk tarafının diyalogdan köşe bucak kaçmasının en hafif tabiriyle akıl dışı olduğunu vurgulandı.
Açıklamada, “Kıbrıs Rum tarafının birincil muhatabı gelecekte ortak bir güç paylaşımı içine gireceği Kıbrıs Türk tarafıdır. Diğer tarafların birbirleriyle diyalog içinde olması elbette faydalıdır; ancak asli unsurlardan birisi olan Kıbrıslı Türkleri dışlayan bir yaklaşımın toplumsal çıkarlarımıza ve geleceğimize zarar vereceği gerçeği akıldan çıkarılmamalı ve tüm adımlar buna uygun olarak atılmalıdır” denildi.
TDP Basın Bürosu