Bugün Kıbrıs

Maviş: “Kıbrıs Cumhuriyeti’ni paylaşmayan Rum elitlerle, Türkiye’nin sömürgeci faaliyetleri arasında fark yok”

KTÖS Genel Sekreteri Burak Maviş, Kıbrıslı Rum elitlerin Cumhuriyeti paylaşma konusundaki isteksizliği ile Türkiye'nin adanın kuzeyindeki siyasi ve ekonomik faaliyetleri arasında fark olmadığını, her ikisinin de Kıbrıslı Türklerin geleceğini tehlikeye attığını vurguladı.

Bugün Kıbrıs

Kıbrıs Türk Öğretmenler Sendikası (KTÖS) Genel Sekreteri Burak Maviş yaptığı yazılı açıklamada, Kıbrıs sorununda çözümsüzlük halinin devam etmesi durumunda Kıbrıslı Türklerin daha da zor duruma düşeceği konusunda uyarıda bulundu. Maviş, Cumhurbaşkanlığındaki Ersin Tatar’ın müzakere masasından çekilmesini, Holguin’in çabalarını küçümsemesini ve Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararlarına aykırı bir siyaset izlemesini eleştirerek, bu durumun “Kıbrıs Türk Toplumu’nun yaşamını daha da zorlaştırdığını” ifade etti.

Maviş, mülkiyet ve toprak sorunlarının TMK (Taşınmaz Mal Komisyonu) aracılığıyla çözülmesinin önemine dikkat çekerek, turizm, sağlık, geçiş noktaları ve eğitim gibi alanlarda iki toplumlu komitelerin çalıştırılmasının “akılcı siyasetin bir parçası” olduğunu vurguladı.

Kıbrıslı Türkler için zamanın aleyhte işlediğini belirten Maviş, “AİHM kararları ve adanın güneyinde tek taraflı yasa değişiklikleri, cumhuriyetin kurucu ortağı Kıbrıs Türk Toplumu’nu hedef alan bir araca dönüştürülmüştür” dedi.

Maviş, Kıbrıslı Rum siyasi elitlerin Annan Planı ve Crans Montana süreçlerinde Kıbrıslı Türkleri hayal kırıklığına uğrattığını belirten Maviş şöyle devam etti:

“Kıbrıslı Rum elitlerin kuzeyde federal çözüm yanlılarının verdiği mücadeleye ihanet etmesi, çözümsüzlük halini statükoya dönüştürerek Anayasayı tek taraflı değişmesi, Cumhuriyeti paylaşmaktaki isteksizliği, toplumsal haklarımızı gasp etmesi, AB vatandaşlık haklarımıza erişim engeli çıkarması ile Türkiye’nin adanın kuzeyindeki siyasi, ekonomik ve askeri faaliyetlerinin bizim için bir farkı yoktur.

Adanın kuzeyinde sömürgeci faaliyetlerini kökleştirmeye çalışan Türkiye ile ortak Cumhuriyeti sahiplenerek Kıbrıslı Türklerle paylaşmak istemeyen Kıbrıslı Rum elitlerin ‘çözümsüzlük çözümdür’ ilkesinde anlaştığını da söyleyebiliriz.”

Geçmişte iki toplum arasında güven tesis etmeye yönelik önerilerin Teknik Komiteler çerçevesinde hayata geçirildiğini hatırlatan Maviş, bazı önerilerin liderler tarafından “nedensizce reddedildiğini” ifade etti. BM çatısı altında, kitlesel örgütlerin de dahil olacağı alternatif müzakere masalarının oluşturulmasının, önemli adımların atılmasını tetikleyebileceğini kaydetti.

Maviş, Kıbrıs sorununun çözümsüzlük halinin yarattığı zararları en aza indirmenin akılcı yolunun, “Teknik Komitelerin çalışması, güven yaratıcı önerilerin karşılıklı hayata geçirilmesi ve müzakere ekiplerinin görüşme masasına dönerek ‘sonuç odaklı’ çalışmasından geçtiğini” belirtti.