Altay Ali ‘banyo fotoğrafını’ anlattı: Cesetleri küvete bir bir yerleştirdik

Kumsal katliamının ardından çekilen 'banyo fotoğrafı' ile ilgili Altay Ali’nin sözlü tanıklığı “Bir Sır Adam İlter Kırmızı” kitabında yer aldı.

HABER MERKEZİ

Altay Ali, Ömer Sami Coşar’ın emriyle cesetleri banyoya Ulus gazetesinin Ankara muhabiri ile birlikte taşıdıklarını anlattı. Yaratılan mizansen yıllarca milliyetçilerin propagandasında kullanılmıştı.

Altay Ali’nin anlatımı şöyle:

“Banyo olaylarını her zaman söylerim zaten, ilk giren bizik. Ömer Sami Coşar, Ulus gazetesinin Ankara muhabiri Mehmet ve ben. Ömer Sami Coşar olay günü beni Saray Otel’in önünde buldu.

– Altay araban var mı?
– Var
Silah var mı?
– Var.
– Atla gidelim.
– Nere gidiyoruk?
Kumsal’a.

Çok iyi arkadaştık Ömer’le. Çıktık gittik Kumsal’a. Gittiğimizde bizi orda, önce Memduh Erdal karşıladı. “Akşam Rumlar basdılar. Golf sahasından geldiler, benim eve kadar girdiler. Yaralananlar oldu, aldılar yaralılarını ve gittiler.” dedi. Az ileri gittik, döndük sağa, insanlar vardı, kapılarının önünde duran insanlar. Onlara sorduk, “Rumlar bu sokaktan girdiler, bazı komşularımızı da aldılar ve gittiler. Bu evden da silah sesleri duyduk” dediler. Gittik girdik o eve. Üçümüz. Mehmet, Ömer Sami Coşar, ben. Merdivenlerde ve sofada kurumuş kan lekeleri vardı ve evin giriş kapısı da açıktı. İçeri girip da tam karşıdan sola döndüğümüzde karşıda bir kapı, bir kapı da yan tarafında vardı. İki kapı da mermi delikleri ile doluydu. Yan kapı açılmıyordu, on defa omuzladık, açılmadı. Karşıdaki kapıyı da, uğraşa uğraşa, vura vura açabildik. Kapı içeriden kilitliydi. Girdiğimizde, ortalığı kan revan içinde bulduk. Korkunç bir manzara vardı. Girdiğimiz yer banyo odasıydı ve yerde ölü olarak yatan bir kadın ve çocuklar vardı. Odanın bir köşesinde yatırlardı. Ömer Sami Coşar sakindi. Bize talimat vermeye başladı. “Tutun” dedi, “tut tut tut”; hep o Sami Coşar. “Tut, tut”, bir bir tutup hepsini banyoya yerleştirdik. Ömer Sami Coşar, poz poz fotoğraf çekti. Fotoğraflarını çekince, diğer kapıyı açmak için daha fazla uğraşmadık. “Altay yürü, yürü Altay yürü!” Gaçacak acele. Gazeteci, aldı alacağını gaçacak! Mehmet da fotoğraf çekti ama o Türkiye’ye gönderemedi herhalde. Mehmet, çatışmaların başlamasından sonra, sırf çatışmalar için Kıbrıs’a gelmişti. Kimseyi tanımazdı. Bindik arabaya gittik. Üç beş gün sonra, yaralananlar Türkiye’ye gönderilecek. Adiloğlu Kliniği’ne gidip birini ayarladı. Herkes tanırdı Coşar’ı. Kıbrıs Türk Cemaat Meclisi’nde çalışırdı. Uzun zamandır buradaydı. Bir yaralının sargıları içine negatifleri koydurdu. Adama da, “Gidince bunları sadece Milliyet’ten gelecek gazetecilere ver.” dedi.

Kitapta ‘yazar görüşü’ olarak ise konuyla ilgili şunlar paylaşıldı:
“Kumsal’daki evlerinde öldürülen Mürevvet İlhan ve çocukları Kutsi, Murat ve Hakan’ın banyo küvetinde çekilmiş fotoğrafı yıllarca Kıbrıs Türk milliyetçilerinin en önemli propaganda malzemesi oldu. Sürekli kullanılan fotoğraftan farklı bir fotoğraf daha olduğu çok uzun yıllar sonra ortaya çıktı ve Afrika gazetesi tarafından gündeme getirildi. İkinci fotoğrafın ortaya çıkması ile Mürevvet, Kutsi, Murat ve Hakan’ın ölü bedenlerinin propaganda aracı olarak kullanılmak için banyo küvetine yerleştirildiği de ortaya çıktı. Oysa bu gerçeğin anlaşılması için yıllarca beklemeye gerek yoktu. TMT’nin yayın organı Zafer gazetesi, bilinen klasik banyo fotoğrafından farklı olan ikinci fotoğrafı 25 Aralık 1965 tarihli sayısında yayınlamıştı. Üstelik gazete sadece ikinci fotoğrafı yayınlamakla kalmamış, Mürevvet, Kutsi, Murat ve Hakan’ın banyo odasında öldürülüp sonra da küvete konduğunu da yazmıştı. “Eve zorla giren Rum vahşileri tarafından banyo odasına Saklanmış olan kadın ve yavruları makineli tüfekle biçilmiş ve sonra banyoya konmuştur.”

Bugün Kıbrıs

DAUSEN

Girne Belediyesi

Gönyeli Alayköy Belediyesi