Serkan Mesutoğlu: Polisi askere bağlayan Geçici 10. Madde değil, Polis Yasası’dır

Kıbrıslı Türklerin sivilleşmesinin önündeki Geçici 10. Madde ile ilgili başlattığımız yazı dizisi devam ediyor...

40 bin asker ve yüzlerce dönüm askeri alanın bulunduğu, polisin KKTC makamlarına değil Türkiye’ye bağlı olduğu, itfaiye müdürünün dahi icazetsiz atanamadığı Kıbrıs’ın kuzeyinde sivilleşme ve demokrasi sorunu tüm ağırlığıyla yaşamlarımızdaki etkisini sürdürüyor.

Kutlu Adalı cinayetinin soruşturulmasının önüne geçenlerin, cinayeti işleyenlerle aynı taraf olması içinde bulunduğumuz düzenin ne denli bozuk olduğunu ortaya koyuyor. Meclis’te kurulması kararlaştırılan Kutlu Adalı cinayetini soruşturma komitesi, üye sayısı anlaşmazlığı nedeniyle çalışmaya başlamış durumda değilken Türkiye’de başlatılan soruşturmanın akıbetinden ise haber yok.

Bu gelişmeler ışığında Avukat Serkan Mesutoğlu ile polisin sivile bağlanması ve Geçici 10. Madde’yi konuştuk. Mesutoğlu’na göre hukuksal olarak polisin sivile bağlanması için yasa değişikliği yeterli fakat bunu gündeme samimi olarak getirecek bir siyasi parti bugüne kadar mecliste bulunmadı.

Mesutoğlu, Geçici 10. Madde’de polisi askeri yönetime bağlı kılan net bir ifade bulunmadığını fakat Polis Örgütü Yasası’ndaki maddelerde polisin kime bağlı olduğu sorusunun cevabının net şekilde görüldüğünü savunuyor.

Mesutoğlu, Geçici 10. Madde’nin siyasetçilerin ürettiği bir bahane olduğunu, kendi iradesini eline almak konusunda cesaret gösteremiyor olmalarından ötürü içinde bulundukları acizlik halini örtmek için yarattıkları bir kamuflaj olduğunu düşünüyor.

Avukat Mesutoğlu ile maddenin dününü bugününü, hayatımıza etkilerini ve yapılması gerekenleri konuştuk…

 
GEÇİCİ 10. MADDE NEDİR?

“Geçici 10. Madde 1985 yılında yürürlüğe giren KKTC Anayasası’nda yer alan bir maddedir. 1985 Anayasasının hazırlandığı dönemde gündeme geldiğinden beridir hala daha gündemden düşmemiştir. Hala daha siyasi partilerimizin bazıları bu maddeyi polis teşkilatının askeri yönetimden sivil yönetime bağlanamamasının hukuksal gerekçesi olarak göstermektedirler.

Geçici 10. Maddeyle ilgili birinci iddiayı kabaca şu şekilde özetleyebilirim: “Geçici 10. Madde polisin askeri yönetime bağlı olmasının gerekçesidir. Polisin sivile bağlı olmamasının sebebi Anayasadaki Geçici 10. Maddedir.”

Oysa bu doğru değildir. Doğrudur, polis şu an askeri yönetime bağlıdır. Fakat polisi askeri yönetime bağlayan Geçici 10. Madde değildir. Polis Örgütü Yasası’dır.

Polis Örgütü Yasası’nın 3. Maddesi der ki, “Polis Örgütü, görev ve yetkilerini Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığı’na bağlı olarak yerine getirir.”Yine aynı yasa der ki, “Polis Örgütü’nün işleyişi, çalışması, yönetimi, gözetimi, disiplini ve denetimi Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığı tarafından yürütülür.”.Gözden kaçırılmaması gereken bir nokta ise, aynı madde Güvenlik Kuvvetleri Komutanı’nı bu görev ve yetkiler açısından Başbakan’a sorumlu kılar.

Buraya kadar aktardıklarım “Polis kime bağlıdır?” sorusunun cevabıdır. Geçici 10. Madde ile polis teşkilatı ilişkilendirildiği için bu bilgileri vermek istedim. Çünkü polisin askeri yönetime bağlı olmasının gerekçesinin Geçici 10. Madde olduğu ileri sürülmektedir.

Geçici 10. Maddeyi açıp okuduğunuzda polisi askeri yönetime bağlı kılan net bir ifade bulamazsınız. Fakat Polis Örgütü Yasası’nda bahsettiğim maddeleri okuduğunuzda polisin kime bağlı olduğu sorusunun cevabını net bir şekilde görebilirsiniz.

Geçici 10. Madde ile ilgili olarak ikinci iddiayı ise şöyle özetleyebilirim: “Geçici 10. Madde polisin askeri yönetime bağlı olmasının gerekçesidir. Ayrıca, sivile bağlanamıyor olmasının da sebebidir. Çünkü, anayasal bir maddedir. Bir diğer deyişle, Geçici 10. Madde polisin sivile bağlanması konusunda anayasal bir engeldir. Dolayısıyla, polisi sivile bağlayabilmek için anayasa değişikliği ile geçici 10. Maddeyi değiştirmek ya da kaldırmak gereklidir. Anayasa değişikliği ise üzerinde uzlaşması zor bir konu olduğu için yapılamamaktadır. Böylece, polis askeri yönetime bağlı kalmaya devam etmektedir.”

Bu iddia da kanımca doğru değildir. Neden değildir? Daha önce dediğim gibi, Geçici 10. Madde polisin askere bağlı olmasını düzenleyen bir madde değildir. Geçici 10. Madde polisin askere bağlı olmasını düzenleyen bir madde olmadığına göre eğer polisin askere bağlı olmasından gerçekten rahatsızlık varsa yapılması gereken Polis Örgütü Yasası’nı değiştirmektir.”

SİYASETÇİLERİN ÜRETTİĞİ BİR BAHANE

“Bana kalırsa Geçici 10. Madde siyasetçilerimizin ürettiği bir bahanedir. Kendi iradesini eline almak konusunda cesaret gösteremiyor olmalarından ötürü içinde bulundukları acizlik halini örtmek için yarattıkları bir kamuflajdır.

Doğal olarak soracaksınız, “Peki nereden çıktı bu Geçici 10. Madde meselesi?” diye… Geçici 10. Maddenin polisin sivile mi askere mi bağlı olduğu sorusuyla ilişkilendirilmesinin haklı bir sebebi vardır. Bunun için geçmişe gitmemiz gereklidir.”

GEÇİCİ 10. MADDE’NİN İLK HALİ VE İTİRAZLAR

“1985 Anayasası çalışmalarının yapıldığı dönemde dönemin Cumhurbaşkanı Denktaş meclis komitesine gelir ve bir maddenin geçici nitelikli bir madde olarak anayasaya dahil edilmesini talep eder. Hatta bu maddenin Türkiye’yi yöneten kişilerce değerlendirildiğini ve bu değerlendirme neticesinde 1985 Anayasasına dahil edilmesi yönünde bir görüşün ortaya çıktığını meclis komitesine aktarır.

İşte bu madde, şimdiki geçici 10. Maddedir. Komite tutanaklarına bakılırsa, meclis komitesine getirilme nedeni polisin askere bağlı olmasını sağlamaktan ziyade başka amacı olduğu anlaşılır. Esas amaç, Türkiye’nin Kuzey Kıbrıs’ta hangi yetki ile bulunduğunu ve geçici mi kalıcı mı kalacağını düzenlemektedir.

Rahmetli Denktaş’ın, anayasa komitesine aktardığına göre bu maddenin metni Türkiye tarafından hazırlanmıştır. Maddenin geçici olarak düzenlenmesinin anlamı Türkiye’nin burada “geçici” olarak bulunduğunu sembolize etmekte, bulunduğu süre içerisinde de hem içten hem de dıştan yapılacak bir saldırıya karşı güvenlik açısından Türkiye’nin sorumlu olduğunu göstermektir.

Peki Türkiye’den gelen metin neydi? Bir diğer deyişle, şu an Geçici 10. Madde olarak 1985 Anayasası’nda bulunan metnin ilk hali nasıldı? Şöyleydi:

“Bu Anayasanın başlangıç kısmında ifade edildiği üzere, garantörlük hakkının kullanılması suretiyle Barış Harekatını gerçekleştiren Kıbrıs Türk Barış Kuvvetleri, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinde görevde bulunduğu sürece, yurdun iç ve dış güvenliği, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Silahlı Kuvvetleri ve Polis Örgütünden oluşan Başbakanlığa bağlı, Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığı ile Kıbrıs Türk Barış Kuvvetleri Komutanlığınca sağlanır. Kıbrıs Türk Barış Kuvvetleri Komutanlığı ile Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığı arasındaki işbirliği esasları taraflarca tespit edilir.”

Bu metne ve ardından rahmetli Denktaş’ın komitedeki beyanlarına bakıldığında polisin askeri yönetime bağlı kalmasını düzenleyen bir metnin olduğunu görürüz. İşte bu yüzden, Geçici 10. Maddenin polisin askeri yönetime bağlı olmasıyla ilişkilendirilmesini haklı bulurum. Çünkü ilk metin buydu ve bu metnin üzerine tartışmalar başlamıştı. Ancak tekrar hatırlatmada fayda görürüm ki, bu ilk metindi ve sonradan değişikliklere uğradı.

Bu metnin komiteye gelmesinin ardından komitede ciddi tartışmalar yaşandı. Metin üzerinde uzlaşıya varılamayan birçok değişiklik teklifi oldu. Nihayet, ortaya bir metin çıktı ve oylanmak üzere dönemin meclisine gitti. Anayasayı oylayacak olan meclisin yaptığı oturumda konu tartışıldı. Bu tartışmalarda Alpay Durduran’ın, İsmail Bozkurt’un ve rahmetli Mustafa Çağatay’ın rolü çok önemlidir.

Durduran, bugünkü Geçici 10. Maddeyle ilgili tartışmalar yapılırken çok önemli bir müdahalede bulunmuştur. Özet olarak demiştir ki, polisin sivile mi askere mi bağlı olduğuna dair bir düzenleme anayasada düzenlenmemelidir. Yasa ile düzenlenmelidir ki değiştirilmesi kolaylıkla yapılabilsin. Çünkü, aksi takdirde, ‘anayasayı değiştirmeden herhangi bir şey yapma olanağı’ olmayacaktır.”

ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANININ İZAHATI…

“Bu müdahalenin ardından Anayasa Komisyonu Başkanı Çağatay, Geçici 10. Madde ile ilgili Meclis Genel Kurulu’na şu izahatı yapmıştır:

‘Efendim, TKP’nin özellikle bu metinde 117. maddenin dışında, özellikle 118. maddenin yer almayışı, yalnız 117. maddeyi dikkate aldığı ifade etmesini olduğu gibi kabul etmiş durumdayız. Nedeni gayet açıktır. Madde yalnız 117’den bahsolunmaktadır. Herhangi başka bir maddeye atıfta bulunulmamaktadır.’

Burada Çağatay’ın beyanından kanımca şu anlam çıkmaktadır: Anayasada polis teşkilatını ilgilendiren madde 118. Maddedir. 117. Madde değildir. Geçici 10. Madde ise 117. Maddeyi (Madde adı “Yurt Savunması ve Silahlı Kuvvetlerin Kuruluşu) düzenlemektedir. Dolayısıyla, Geçici 10. Madde ile polis teşkilatı arasında bir bağlantı yoktur. Geçici 10. Maddenin Meclis’e oylanmak üzere sunulan son halinde polis teşkilatı ile ilgili bir muradı yoktur.

Anayasa Komisyonu Başkanı Çağatay’ın Geçici 10. Maddenin neyi murad ettiği, neyi murad etmediğine dair bu beyanı üzerine Meclis oylama yapmıştır ve Geçici 10. Madde oy çokluğu ile kabul edilmiştir.

Ne demektir bu? Dönemin meclisi, Anayasa Komisyonu Başkanı Çağatay’ın Geçici 10. Madde ile ilgili izahatını dinlemiştir ve söz konusu maddeyi bu izahatıyla birlikte kabul etmiştir.”

MECLİS OYLAMA YAPARKEN İZAHATİ DİNLEYEREK İRADESİNİ GÖSTERDİ

“Hukukta farklı yorum yöntemleri vardır. Eğer bir hukuksal düzenleme lafzi olarak, yani kelime anlamlarıyla yorumlanmaya müsait değilse diğer yorum tekniklerine başvurulur. Anayasanın Geçici 10. Maddesine baktığınızda durum tam da budur. Geçici 10. Maddenin aslında ne olduğunu anlamanın en iyi yolu geçmişe gitmektir ve dönemin meclisinin Geçici 10. Maddeden ne anladığına bakmaktır.

Dönemin meclisi, geçici 10. Maddenin anayasada yer alıp almamasıyla ilgili oylama yaparken Anayasa Komisyonu Başkanı’nın izahatını dinleyerek iradesini göstermiştir. Yani iradesini, polisin geçici 10. Madde ile askere bağlanması yönünde göstermemiştir. Aksine, Geçici 10. Maddenin, 117. Maddeyle ilgili olmadığı, bir diğer deyişle polisle ilgisi olmadığına dair yapılan izahattan sonra kabul etmiştir. Dolayısıyla, 1985 Anayasası’nı kabul eden meclis Geçici 10. Maddeyle ilgili “Polis Teşkilatı’nın bu maddeyle ilgisi yoktur.” demiştir.”

PARTİLER SAMİMİ DEĞİL, ÇABA GÖSTERMEDİLER

“Olayın arka planı budur ve bu arka planı bilerek Geçici 10. Madde hakkında yorum yapmak ve siyaset üretmek gereklidir. Geçici 10. Maddenin metin olarak ilk hali elbette tartışmalıdır. Eğer o metin kalmış olsaydı veya polisi anayasal olarak askeri yönetime bağlayan herhangi bir metin mecliste kabul edilmiş olsaydı şu an Geçici 10. Madde üzerinden üretilen siyasetin doğru zeminde yapıldığını söylerdim.

Fakat öyle olmadı. Dönemin meclisi dedi ki, “polis teşkilatının kime bağlı olacağı meselesi yasa ile düzenlenebilir.” Ne demektir bu? Bugüne kadar hükümete gelen tüm partiler eğer samimi olsalardı bir yasa değişikliği ile polisi sivile bağlayabilirlerdi. Oysa ne yapıldı? Partiler hükümete gelince yasa değişikliği ile polisi sivile bağlama konusunda samimi bir çaba içerisine girmediler. Polisin sivile bağlanması konusunda samimiyetsizliğin en bariz göstergesi 2014 yılında yapılan anayasa değişikliğidir. Sorarım, eğer hakikaten polisin sivile bağlanabilmesi için anayasa değişikliği gerekiyorsaydı neden anayasa değişikliği paketinde Geçici 10. Maddesi yoktu? Anayasa değişikliği Meclis’ten “oybirliği” ile geçmedi mi? Geçti, Peki nerede Geçici 10. Madde? Yok. Bu bize neyi göstermektedir? Bu kadar yıldır madem ki polisin sivile bağlanması için anayasa değişikliği gerekiyor diyordunuz neden pakete koymadınız?”

BU KONULAR CESARET İSTER

“Benim iddiam odur ki, hukuksal olarak polisin sivile bağlanması için yasa değişikliği yeterlidir. Fakat bunu gündeme samimi olarak getirecek bir siyasi parti bugüne kadar meclis içerisinde olmamıştır. Polisin sivile bağlanması, sivil savunma başkanının KKTC yetkilileri tarafından atanması, KKTC Merkez Bankası Başkanı’nın KKTC yetkilileri tarafından atanması gibi konular cesaret isteyen konulardır ve bu cesaret meclis içerisindeki mevcut partilerin hiçbirinde yoktur. Bahsettiğim konularda adım atılabilmesi için hukuksal olarak hiç bir engel yoktur. Anayasa değişikliğine de gerek yoktur.”

BU MADDE KIBRIS TÜRK TOPLUMUNUN YAŞAMINDA NELERE MAL OLDU, OLUYOR?

“Haklı olarak soruyorsunuz, “Bu madde Kıbrıs Türk toplumunun yaşamında nelere mal oldu, oluyor” diye… Yönetebilme konusunda, cesaret gösterebilme konusunda, sözüne sadık kalabilme konusunda kendi kendimize olan inancımızı kaybetmemize neden oldu ve olmaktadır. Düşününüz, siyasi iktidara talip olan partiler çıkıp demektedirler ki “Demokrasi için, sivilleşmek için polis sivile bağlanmalıdır.” Doğru mu bu söz? Doğrudur. Bunu doğru bulan toplum kesimleri bu doğru sözü söyleyen partilere oy vermez mi? Verir. Peki oyu alan parti dediğini yapar mı? Yapmaz. Bahane olarak da Geçici 10. Maddeyi gösterir ve anayasa değişikliği gerektiğini ileri sürer. Oysa ki öyle bir şey yoktur. Yasa değişikliği ile bu yapılabilir. Yasa değişikliği ile bunun yapılabildiğini öğrenen toplumun ise kendi siyasi partilerine olan güveni kırılır. Demek ki derler, bu kadar yıldır bize yalan söylenmiş. Demek ki derler, aslında bu sorunun çözümü vardır fakat bizim siyasi partilerimizde cesaret yoktur. İkiyüzlülük vardır. Bu sefer toplumsal olarak bir özgüven kaybına uğrarız. Bana kalırsa, Geçici 10. Maddeyle ilgili yapılan siyasetin toplumumuza yaşattığı en büyük kayıp budur. Özgüven kaybıdır.”

BU CESARETİ GÖSTEREMEYENLER ADALI CİNAYETİNİN AYDINLATILMASI İÇİN HİÇ İRADE GÖSTERMEZ

“Son zamanlarda rahmetli Kutlu Adalı’nın cinayete kurban gitmesiyle ilgili olarak suç örgütü lideri Sedat Peker’in bazı açıklamaları oldu. Bu açıklamalar sonrasında, o dönem KKTC’yi yönetenlerin konunun üzerine gitmediği, gidemediği eleştirileri yapıldı ve konu yine Geçici 10. Maddeye bağlandı. Kanımca Geçici 10. Madde ile konunun hiçbir ilgisi yoktur. Konu cesaret konusudur, konu irade konusudur, konu samimiyet konusudur. Polisin askeri yönetimden sivil yönetime bağlama konusunda cesaret gösteremeyen kişiler Kutlu Adalı cinayetinin ve faili meçhul bir çok olayın aydınlatılması konusunda cesaret, irade ve samimiyet hiç gösteremezler.”

GEÇICI 10. MADDE TÜRKIYE’NIN KUZEY KIBRIS’TAKI ASKERI VARLIĞINA HUKUKSALLIK VE MEŞRULUK SAĞLAMAK AMAÇLI ANAYASAMIZDA

“Son olarak bu maddenin nasıl kaldırılabileceği sorunuza gelelim… Geçici 10. Maddenin ne anlama gelmediğini şahsi kanaatime göre ifade ettim. Tabii ki ne anlama gelmediğini söylemek yeterli değildir; ne anlama geldiğini söylemek gereklidir. 1985 Anayasasının yapım sürecine dair tutanakları dikkate aldığımda diyebilirim ki, Geçici 10. Madde, Türkiye Cumhuriyeti’nin Kuzey Kıbrıs’taki askeri varlığına meşru ve hukuksal bir dayanak sağlamak için hazırlanmıştır. Geçici 10. Madde ne zaman kalkacağını aslında kendi içinde düzenlemiştir. Demiştir ki, “milletlerarası durum gerektirdiği sürece”… Milletlerarası durumdan ne anlaşılması gerektiği tartışmalıdır. Elbette akla Kıbrıs Sorunu gelmektedir. Kanımca milletlerarası durumdan ne anlaşılması gerektiğine karar verecek olan Cumhuriyet Meclisidir. Cumhuriyet Meclisi bir karar alıp “milletlerarası durum artık Türkiye Cumhuriyeti’nin askeri varlığını gerekli kılmıyor” diyebilir ya da anayasa değişikliği yapmak suretiyle Geçici 10. Maddeyi kaldırabilir. Burada hatırlanması gereken, Geçici 10. Maddenin Türkiye’nin Kuzey Kıbrıs’taki askeri varlığına hukuksallık ve meşruluk sağlamak amaçlı anayasamızda olduğudur.

Dolayısıyla, Geçici 10. Maddenin kaldırılmasını veya devamını tartışmak demek Türkiye Cumhuriyeti’nin Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ndeki askeri varlığının devamını veya sonlanmasını tartışmak demektir. Geçici 10. Maddenin kaldırılmasını talep edenlerin Türkiye Cumhuriyeti’nin buradaki askeri varlığının tamamıyla bitmesini talep ettiklerini bilmeleri gereklidir ki doğru zeminde tartışma yapılabilsin.”

TOPLUMDA FARKINDALIK SAĞLANMALI

“Benim gözlemlediğim kadarıyla, bilgi eksikliğinden ötürü, bu konuda bir farkındalık yoktur ve tartışma yanlış bir zeminde yapılmaktadır. Ümit ederim ki, bu tarz yayınlar konuyla ilgili toplumda farkındalık sağlanmasına katkı sağlar. Böylece, sivilleşme, demokratikleşme ve kendi irademizle yönetebilme konuları sağlıklı bir şekilde tartışılabilir.”

 

 

DAUSEN

Girne Belediyesi

Gönyeli Alayköy Belediyesi