Aslı Murat: Geçici 10. Madde davulun da tokmağın da kimde olduğunu gösteriyor

Türkiye’de AKP döneminde son verilen askeri vesayet Kıbrıs’ın kuzeyinde yasal mevzuatla korunuyor. Anayasadaki "Geçici 10. Madde" adı altında Kıbrıs'ın kuzeyinde sivilleşme engelleniyor. Bugün Kıbrıs olarak başlattığımız yazı dizisinin ilk bölümünde avukat Aslı Murat ile maddenin içeriğini, toplum yaşamına getirdiği olumsuzlukları ve bu maddenin nasıl kaldırılabileceğini konuştuk...

21. yüzyılda, Avrupa Birliği toprağı sayılan Kıbrıs’ın kuzeyinde Türkiye askeri vesayetinin devam ettiği koşullar Anayasa’daki “Geçici 10. Madde” ile sağlanıyor. 1996 yılında Kutlu Adalı cinayetinin ardından Meclis’te yeniden gündeme gelen ve hatta son yirmi beş yıldır dönem dönem tartışılan Geçici 10. Madde’nin kaldırılması konusu bir türlü hayata geçirilemiyor.

Türkiye’de AKP döneminde son verilen askeri vesayet Kıbrıs’ın kuzeyinde yasal mevzuatla korunuyor. 1985 Anayasasında garanti altına alınan ve Türkiye’nin adadaki askeri varlığının teminatı olarak görülen madde sayesinde polis ve itfaiye sivil otoriteye değil Türkiye askerine yani Türk Silahlı Kuvvetlerine (TSK) bağlı. KKTC polis müdürünün atanmasına ve görevden alınmasına dahi karar veren merci TSK yani Türkiye. İtfaiye müdürünü dahi atayamayan KKTC makamlarını yok sayan bu madde ile Kıbrıs’ın kuzeyinde sivilleşme ve normalleşme engelleniyor.

İç ve dış güvenliği Türkiye’ye bağlayan “Geçici 10’uncu Madde”nin kaldırılarak yeni bir düzenlemeyle iç güvenliği KKTC makamlarına bağlamak Meclis’in göstereceği irade ile sağlanabilir. Sivilleşme için atılması gereken ilk adım bu maddenin kaldırılmasından geçiyor. Meclis irade gösterir bu maddenin kaldırılması için karar alırsa ya da anayasa değişikliği için referanduma gidilirse sivilleşme mümkün.

Bugün Kıbrıs olarak başlattığımız yazı dizisinin ilk bölümünde insan hakları savunucusu, barış aktivisti avukat Aslı Murat ile Geçici 10’uncu maddenin içeriğini, toplum yaşamına getirdiği olumsuzlukları ve bu maddenin nasıl kaldırılabileceğini konuştuk…

GEÇİCİ 10. MADDE NEDİR?

Yurt Savunması ve Silahlı Kuvvetlerin Kuruluşu
Madde 117

(1) Yurt savunması, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Silahlı Kuvvetlerince sağlanır.
(2) Yurdun güvenliğinin sağlanmasından ve silahlı kuvvetlerin yurt savunmasına hazırlanmasından, Cumhuriyet Meclisine karşı Bakanlar Kurulu sorumludur.
(3) Silahlı Kuvvetler Komutanı, savaşta Başkomutanlık görevlerini Cumhurbaşkanlığı adına yerine getirir.
(4) Silahlı Kuvvetler Komutanı, Savunma Bakanının önerisi ve Bakanlar Kurulunun kararı izlerine, Cumhurbaşkanınca atanır.
(5) Savunma Bakanlığına bağlı silahlı kuvvetlerin ve bağlı komutanlıkların kuruluşu, görev, yetki ve sorumlulukları yasa ile düzenlenir.

Savunma ve İşbirliği
Geçici Madde 10
Kıbrıs Türk halkının savunması ve iç güvenliği ile milletlerarası durum gerektirdiği sürece bu Anayasanın 117. maddesinde yer alan kurallar yürürlüğe girmez. Anayasa yürürlüğe girdiği tarihte dış ve iç güvenliğin sağlanmasında kullanılan bütün kuvvetlerle, bunlara ilişkin olarak uygulamada olan usul ve hükümlerin ve bu konularda kabul edilmiş ve edilecek işbirliği esaslarının uygulanmasına devam olunur.”

“MADDE” KKTC SİLAHLI KUVVETLERİNİN YETKİSİNİ ASKIYA ALIYOR
“1985 Anayasası’ndaki “Savunma ve İşbirliği” başlıklı Geçici 10. Madde, kendi içinde net olmayan, kafa karıştıran bir düzenlemedir. Madde bir taraftan “iç güvenlik” demekte, diğer yandan ise Anayasanın 117. Maddesi olan “Yurt Savunması ve Silahlı Kuvvetlerin Kuruluşu” düzenlemelerine atıfta bulunmaktadır. İç güvenlik işaret edildiği için, Polis Örgütü’nün görevini de içerir şekilde anlaşılma ihtimali vardır. Ama Anayasanın 118. Maddesi somut olarak Polis Örgütünü düzenlemektedir. Söz konusu maddeye göre de, Polis Örgütünün görev ve sorumluluklarının yasa ile düzenleneceği belirtilmiştir. Kısacası Geçici 10. Maddenin birinci cümlesi net bir şekilde Silahlı Kuvvetlerin yetkisini askıya alırken, ikinci cümlesinde yer alan, “iç ve dış güvenliğin sağlanmasında kullanılan bütün kuvvetler” tanımı konuyu bulanıklaştırılmaktadır. Bu sebeple her ne kadar 117. Maddeye atıf yapılıyor olsa da, “iç güvenlik” kelimesinin belirtilmesi polisin işaret edildiğini de gündeme getiriyor. Bu sebeple konunun sadece 117. Madde bağlamında değerlendirilmesi pek mümkün görünmüyor.”

NEDEN ANAYASAYA BÖYLE BİR MADDE EKLENDİ?
“Bu maddeyi, Kıbrıs’ın kuzeyindeki Türkiye Cumhuriyeti kaynaklı askeri vesayetin meşrulaştırılması şeklinde yorumlamak mümkün. Çünkü düzenlemenin kendi içinde atıf yaparak askıya aldığı 117. Madde, yurt savunmasını KKTC Silahlı Kuvvetlerine bağlamaktadır. Yine aynı madde, “Yurdun güvenliğinin sağlanmasından ve silahlı kuvvetlerin yurt savunmasına hazırlanmasından, Cumhuriyet Meclisine karşı Bakanlar Kurulu sorumludur” diyerek, aslında ülke savunması hakkında yetkili ve sorumlu olan sivil makamı da işaret eder. Ama Geçici 10. Maddenin varlığı, bu bağlantıyı koparır. Diğer bir ifade ile, yurt savunmasındaki yetkinin ve sorumluluğun, KKTC Silahlı Kuvvetleri veya Bakanlar Kurulunda olmadığını söyler.”

BU MADDE KIBRISLILARIN YAŞAMINDA NELERE MAL OLDU, OLUYOR?
“Geçici 10. Madde, Anayasanın 118. Maddesinde düzenlenen Polis Örgütüne dair doğrudan bir müdahalede bulunmazken, 51/1984 sayılı Polis Örgütü Yasası incelendiğinde, konu netlik kazanır. Yasanın hemen hemen tamamında, Güvenlik Kuvvetleri’nin yetki ve sorumluluğu hakimdir. Polis Örgütünün kuruluşunu anlatan maddeye göre: “…Başbakanlığa bağlı Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Polis Örgütü kurulur. Örgüt, bu Yasadan kaynaklanan görev ve yetkilerini Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığına bağlı olarak yerine getirir. Örgütün işleyişi, çalışması, yönetimi, gözetimi, disiplini ve denetimi Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığı tarafından yürütülür”. Sırf bu maddenin ilk cümlesi sebebiyle, kimi siyasilerin kafası karışmış ve Teşkilatın sivil iradeye bağlı olduğu yanılgısı ortaya çıkmıştır. Lakin sonraki cümleler durumu açık ve net bir şekilde ortaya koyar. Yasada tüm görev ve yetkiler, Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığına bağlı olarak yerine getirilir, Polis Genel Müdürü Onun direktiflerini ve emirlerini uygulamakla yükümlüdür. Diğer bir ifade ile GKK’nın talimatı, denetimi ve onayı dışında bir adım atmak mümkün değildir.”

Mesela “Devletin iç güvenliğine, kamu düzenine, nizam ve asayişin sağlanmasına, yurttaşların can, mal ve namusunun korunmasına ilişkin işleri en üst düzeyde inceleyerek danışma niteliğinde görüş belirtmek üzere kurulacak Polis Örgütü Yüksek Danışma Konseyi”nin başkanı Güvenlik Kuvvetleri komutanı iken, Başkan Yardımcısı Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığı Kurmay Başkanı, Polis Genel Müdürü raportör, başbakanlık temsilcisi ise sadece düz bir üye konumunda Konsey’de yer alır.

Polis Genel Müdürü’nün atanması ve görevden alınması, GKK’nın teklifi üzerine gerçekleşir. Keza 83. maddeye göre, Polis Genel Müdürü, örgütün yönetimi – denetimi ve işleyişi ile ilgili GKK’ya karşı sorumludur. Belirtilen tüm yasal düzenlemeler, Polis Örgütünün sivil idareye bağlı olmadığının en net kanıtıdır. 51/1984 sayılı yasaya bakıldığında, gerek başbakan gerekse cumhurbaşkanının Polis Genel Müdürü ile yaptığı görüşmelerin “görüş alış verişinden” öteye gidemediğini söylemek mümkündür. Ne de olsa patron, seçimler neticesinde iktidara gelen siyasiler değil, askerdir. 117. maddenin askıya alınmasından dolayı, Kıbrıs’ın kuzeyinde hangi askerin söz sahibi olduğu da ortadadır. Son zamanlarda gündeme gelen Kutlu Adalı Cinayetinde, gerek başbakanın gerekse cumhurbaşkanının Türkiye’deki savcılığın soruşturma başlatması öncesinde ve sonrasındaki farklı açıklamaları, yaşadığımız gerçekliği ortaya koymaktadır. Geçmişten bu güne faili meçhul olarak bırakılan cinayet, şiddet, linç ve bombalama olayları, Lokmacı barikatının ilk açılışında yaşanan sıkıntılar, 19 Temmuz 2011 günü düzenlenen eylemde yaşanan şiddet – tutuklamalar, üzerinde “LOVE Erdoğan” yazan ithal ilan panolarına yapılan müdahalenin ardından veya “yasa dışı kitap bulundurmak” gerekçesiyle gerçekleşen keyfi tutuklamalar vb birçok sorun, davulun da tokmağın da kimin elinde olduğunu kanıtlamaktadır.”

BU MADDE NASIL KALDIRILIR? YERİNE NE KONULABİLİR? NELER YAPILMALI?

“Karmaşık ifadeler ile ortalığı bulandıran ve sivilleşmenin önünde bir engel olan Geçici 10. maddenin tamamen kaldırılması ile ilgili hukuki olarak farklı görüşler vardır. Kimileri maddenin anayasa değişikliği yani referandum ile yürürlükten kaldırılabileceğini iddia etmektedir. Kimileri ise Geçici 10. Maddede yer alan “Kıbrıs Türk halkının savunması ve iç güvenliği ile milletlerarası durum gerektirdiği sürece” koşulunun devam edip etmediğine karar verme hususunda Meclis’in yetkili olduğunu düşünmektedir. İkinci görüşün temel nedeni, maddenin geçici niteliğinin şarta bağlanmasıdır. Bunu tespit edecek olan da Meclis’teki siyasi iradedir. Kısacası Meclisin bunu gerçekleştirebileceği söylenir. Gerçek manada demokratikleşmenin önünü açabilmek ve silahlı kuvvetlerin üzerindeki tahakkümü kaldırabilmek için kesinlikle iptal edilmesi gerekir.

Bunun yanında Polis Örgütü Yasası’nın ruhuna işlemiş olan askeri iktidarı da ortadan kaldırmak elzemdir. İç ve dış güvenliği sağladığına yönelik yetkilerle donatılan iki farklı yapının (Polis Örgütü – İtfaiye ve Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığı) arasındaki göbek bağının kesilmesi gerekir.

Tüm bunların, gökten zembille gelmesini beklemek zaman kaybı yaratır. Demokratikleşme ve sivilleşmeyi gerçekleştirme sorumluluğu, sadece siyasilere bırakılamayacak kadar değerlidir. O sebeple gerek geçici 10. Madde gerekse Polis Örgütüne ilişkin yasaların ciddi şekilde ele alınması ve değiştirilmesi için, sürekli ve inatçı bir sivil toplum hareketine de ihtiyaç duyulmaktadır.”

DAUSEN

Girne Belediyesi

Gönyeli Alayköy Belediyesi