İlişkilerde normalleşme umut verici
Türkiye’nin, başta Mısır ve İsrail olmak üzere bölge ülkeleriyle ilişkilerinde normalleşme umutlarının yeşerdiğine dikkat çeken uzmanlar, Doğu Akdeniz’deki enerji paylaşımı noktasında sorunların çözülebileceği ancak bunun muhtemelen zaman alabileceğini de vurguladı.
Son dönemde Türkiye-Mısır ilişkilerinde yumuşama sinyalleri gelmesi, Ankara’nın bu ülkeyle deniz yetki alanlarına ilişkin anlaşma ihtimaline değinmesi gündemi hareketlendirdi. Uzmanlar, Türkiye’nin Akdeniz’deki komşularıyla ilişkilerini normalleştirmesinin, enerji paylaşımı açısından da umut verici olduğunu ifade ediyor.
Milliyet gazetesinden Fatma Kabasakallı’nın haberine göre geçtiğimiz günlerde bir yandan Türkiye ile Mısır ilişkilerinde yumuşama sinyalleri görülürken, diğer yandan da iki ülkenin, deniz yetki alanlarına ilişkin bir anlaşma yapabileceği söylentileri gündeme geldi. Mısır’la Doğu Akdeniz’de bir anlaşma ihtimalini ilk kez resmi ağızdan gündeme getiren isim de, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu oldu. Çavuşoğlu, Türkiye’nin Mısır’la ikili ilişkilerin seyrine göre, deniz yetki alanları konusunda müzakerede bulunabileceğini ve ileride anlaşma imzalayabileceğini söyledi. Elbette bu açıklamanın ardından, söz konusu anlaşmanın nasıl gerçekleşebileceği, bunun hayata geçmesi halinde de Türkiye’ye ne gibi avantajlar sağlayacağı merak konusu oldu.
Konuya ilişkin görüşlerine başvurduğumuz uzmanlar, Türkiye’nin son dönemde Akdeniz’deki komşularıyla ilişkilerini yeniden düzenleme sinyalleri verdiğine dikkat çekti. Uzmanlar, yakın dönemde deniz yetki alanları konusunda ciddi bir değişiklik beklemese de, bölge aktörlerinin pozisyonu ne olursa olsun müzakerelerin çok önemli olduğunun altını çizdi. Türkiye’nin, başta Mısır ve İsrail olmak üzere bölge ülkeleriyle ilişkilerinde normalleşme umutlarının yeşerdiğine dikkat çeken uzmanlar, Doğu Akdeniz’deki enerji paylaşımı noktasında sorunların çözülebileceği ancak bunun muhtemelen zaman alabileceğini de vurguladı.
DOĞU AKDENİZ İÇİN ‘KARADENİZ YÖNTEMİ’
(Rıza Türmen – Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi eski Yargıcı)
“Uluslararası Adalet Divanı kararlarının da belirttiği gibi, deniz yetki alanlarının sınırlandırılması anlaşmayla olur, tek taraflı deniz yetki alanı ya da kıta sahanlığı ilanının hukukta anlamı yoktur… Yapılacak şey masaya oturup, ne kadar kıyıdaş devlet varsa hepsinin mutabakatının olduğu bir müzakereyle bu alanların tespitidir… Yahut Karadeniz’de yaptığımız gibi ikili anlaşmalar olabilir. Karadeniz’de Ruslarla anlaşma yaptık, Karadeniz’in ortasından bir orta hat çizdik, ama bunu batı ucuyla birleştirmedik. Dedik ki orada Romanya ve Bulgaristan var, onlar da katılacak… Ardından Romanya ve Bulgaristan da katıldı, bir çözüme ulaşıldı. İkili olarak yaparsınız ama diğer devletlerin katılmasına da olanak tanırsınız. Bu da bir çözüm alternatifi…Hakkaniyete uygun bir sonuca varma noktasında özel durumlar giriyor işin içine. Özel durumlar mesela adaların varlığıdır ya da kıyı uzunluğudur. Yunanistan’ın Doğu Akdeniz’de bir kıyısı yok, kıyısı Girit ve Rodos adasında bitiyor… Türkiye’nin ve Mısır’ın son derece uzun kıyıları var Akdeniz’de. Ayrıca ‘Müzakerelerde anlaşamadığımız konuları, üçüncü tarafa yani Uluslararası Adalet Divanı’na ya da hakem mahkemesine götürelim’ dersiniz. Bu, müzakere öncesinde bir anlaşma konusu da olabilir…
‘KAZAN-KAZAN UZLAŞMASI MUHTEMEL’
(Prof. Michael Tanchum – Avusturya Avrupa ve Güvenlik Politikası Enstitüsü)
“Stratejik politika çevrelerinde, Türkiye’nin, kilit öneme sahip Doğu Akdeniz’deki komşularıyla ilişkilerini yeniden düzenleme isteği olduğuna ilişkin bir düşünce oluştu. Gelişmeler bu hızda ilerlerse, Türkiye’nin Doğu Akdeniz Gaz Forum’una dahil olması veya ülke bazında ikili anlaşmalarla, Doğu Akdeniz’deki enerji paylaşımına ilişkin bir kazan-kazan uzlaşmasının oluşması muhtemel. Türkiye’nin Karadeniz’deki keşifleriyle kendi gazına sahip olması, bu sonucu daha da uygulanabilir hale getiriyor. Boru hatları noktasında da, İsrail’den Türkiye’ye deniz altından bir boru hattı döşenmesi, halen ticari olarak en uygulanabilir seçeneklerden. Hem Türkiye hem de İsrail stratejik işbirliğine sahip olmadıkları için daha güçsüz pozisyondalar. Türkiye-İsrail arasında bir yakınlaşma ve güçlü işbirliği, Ankara’nın Doğu Akdeniz’deki izolasyonunun sona ermesi açısından çok yararlı olacaktır…”
ATİNA, TÜRKİYE AÇILIMINDAN TELAŞLANDI
Türkiye’nin Mısır’la ilgili açıklamaları Yunanistan’ı kaygılandırdı. BBC Türkçe’nin haberine göre Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun açıklamalarının ardından Yunanistan Başbakanı Kiryakos Miçotakis, Mısır Cumhurbaşkanı Abdülfettah es-Sisi’yi aradı. Görüşmenin, Atina’nın Türkiye ile Mısır arasındaki yakınlaşmaya yönelik kaygılarını gidermek amacıyla gerçekleştirildiği yorumu yapıldı.
Bu arada Yunanistan Dışişleri Bakanı Nikos Dendias’ın da, pazartesi günü Kahire’de Mısırlı mevkidaşıyla görüşeceği açıklandı. Yunanistan basını, Dendias, Kahire’den, Türkiye’nin ilan ettiği kıta sahanlığıyla çatışan “hassas” bölgedeki ruhsatın değiştirilmesini isteyeceğini iddia etti.
REZERVLER ÜZERİNDE BÖLGESEL REKABET
Doğu Akdeniz’in enerji jeopolitiğindeki dinamikleri değiştirmesi, 2009 ile 2011 yılları arasında, İsrail ve Güney Kıbrıs’ın derin deniz sahasındaki doğal gaz keşifleriyle başladı. Mısır’ın, Zohr sahasında Akdeniz’deki en büyük gaz rezervini keşfetmesi, Doğu Akdeniz’deki hareketliliğin başlangıcı oldu. Mısır, doğal gazda önce kendi kendine yeten bir ülke ardından da gaz ihracatçısı olarak uluslararası enerji oyununun önemli bir aktörü haline geldi.
ABD Jeolojik Araştırmalar Merkezi’nin raporuna göre, Kıbrıs, Lübnan, Suriye ve İsrail arasında kalan bölge olan Levant Havzası’nda 3.45 trilyon metreküp doğalgaz ve 1.7 milyar varil petrol bulunduğu tahmin ediliyor. Kıbrıs Adası çevresinde 8 milyar varil petrol rezervi, Heredot olarak adlandırılan Girit’in güney ve güneydoğusundaki alandaysa toplam 3.5 trilyon metreküplük doğalgaz bulunduğu belirtiliyor.
ABD’NİN ETKİSİ
Türkiye, bugüne kadar Doğu Akdeniz’deki enerji kaynaklarının hakkaniyet temelli paylaşılması çağrısında bulundu.
Ancak çağrıları yanıtsız kalınca, bölgede tek başına arama çalışmaları başlattı. Avrupa Birliği, bu arama faaliyetleri nedeniyle Türkiye’ye karşı kısmi yaptırım kararı verse de, Almanya, meseleyi yeni ABD yönetimiyle eşgüdümlü bir şekilde ele almak istediği vurguladı. ABD’nin İsrail, Yunanistan ve Güney Kıbrıs arasında imzalanan EastMed (Doğu Akdeniz) doğalgaz boru hattı projesine verdiği desteğin Biden yönetimiyle değişip değişmeyeceği hala belirsizliğini koruyor.
Mısır tarafında ise, kapalı kapılar ardında, Kahire’nin bölgesel enerji oyununda gücünü pekiştirmek için EastMed boru hattı rotasının değiştirilmesini gündeme getirdiği basına yansıdı.