MED-9 Zirvesi’nden Türkiye ve Kıbrıs Mesajı: AB ile ilişkiler bağlantılı
Baf’ta düzenlenen MED-9 Zirvesi'nde, Kıbrıs sorununun Avrupa’nın bir meselesi olduğu vurgulandı. Türkiye’nin AB ile ilişkilerine bağlı olarak Kıbrıs sorununun çözümüne katkı yapması gerektiği ifade edilen ortak açıklamada, Lübnan’da derhal ateşkes çağrısında bulunuldu. Orta Doğu'daki durum ve düzensiz göç Avrupa için ciddi zorluklar olarak tanımlandı.
Kıbrıs sorununun bir Avrupa meselesi olduğu öne sürülen bildiride, Türkiye’ye AB ile ilişkilerine bağlantılı olarak Kıbrıs sorununa katkı yapması, Orta Doğu’daki durum da “ciddi kaygı verici” olarak tanımlanarak Lübnan’da derhal ateşkes çağrısında bulunuldu.
Fileleftheros haberi manşetten “MED-9’dan Gür Mesaj… AB’yle İlişkileri İle Bağlantılı Olarak Türkiye’nin Kıbrıs Sorununa Katkısını İstiyorlar… Lübnan’da Derhal Ateşkes Çağrısı Yapıyorlar… Düzensiz Göç Avrupa Zorluğudur… Görüşmelerin Hakimi Orta Doğu’daki Durum Oldu” başlık ve spotlarıyla aktardı.
Gazeteye göre Baf zirvesine katılan Hırvatistan, Fransa, İtalya, Malta, Slovenya, Rum Yönetimi ve Yunanistan devlet başkanları ile İspanya Dışişleri Bakanı’nın imzasını taşıyan ortak açıklamada, Kıbrıs sorununa “BM çerçevesinde, iki bölgeli iki toplumlu Güvenlik Konseyi kararlarında tarif edildiği şekliyle siyasi eşitliğe sahip, AB ilke ve kazanımlarına uygun kapsamlı bir çözüm” yönünde daha önce alınan taahhüt yinelendi.
“Kıbrıs sorunu Avrupa’nın meselesidir” iddiasına yer verilen ortak bildiride “müzakerelerin süratle başlaması ve başarıyla sonuçlanmasına Türkiye’nin katkısının kritik ve Türkiye AB ilişkilerinin ileri götürülmesindeki temel unsur olduğu” savunuldu.
Bildiride “ara bölge içerisinde veya ateşkes hattı boyundaki fiili durumu bozacak tek taraflı eylemlerden kaçınılmasının, müzakerelerin yeniden başlaması için uygun ortam yaratılmasında özlü öneme sahip olduğu” görüşüne yer verildi.
AB’nin Doğu Akdeniz’de istikrarlı ve güvenli bir çevreye ve Türkiye ile iş birliğine ve karşılıklı fayda ilişkisine stratejik ilgi gösterdiği de belirtilen açıklamada “askıda kalan konuların çözümüne barışçıl imkanlarla ve UNCLOS dahil uluslararası hukuka mutlak saygı ile yaklaşılması, AB üyesi bütün ülkelerin egemenlik ve toprak bütünlüğü ile egemenlik haklarına tam saygı gösterilmesi gereğine” atıf yapıldı.
İlk bölümüne Ürdün Kıralı II. Abdullah’ın da katılması nedeniyle Orta Doğu’daki durum da masaya yatırıldı. Yayımlanan ortak açıklamada, Orta Doğu’da gelişmekte olan durumun “ciddi kaygı verici olduğuna” dikkat çekilerek, Gazze’deki “çatışmaların bölgeye yansıması” ışığı altında İsrail ile Hizbullah arasında tırmanan askeri çatışmadan duyulan “derin kaygı” dile getirildi ve “Mavi Hat’tın tamamında derhal ateşkes ve Lübnan’a zamanında insani yardım çağrısı yapıldı.
Orta Doğu’da tırmanan durumun Lübnan’daki göçmen krizini daha da kötüleştirdiğine dikkat çekilen açıklamada “yerli olup yerinden edilenler, göçmenler ve ihtiyaç sahibi göçmen barındıranlar da dahil Lübnan’daki daha zayıf kesime destek verme ve insan ticareti ile kaçakçılıkla mücadeleyi destekleme kararlılığı” yinelendi.
Ortak açıklamada “İran’ın İsrail’e yönelik füze saldırısı” şiddetle kınandı, taraflara sorumlulukla hareket etme ve daha fazla askeri eylemden kaçınma çağrısı yapıldı. Gazze için BM Güvenlik Konseyi’nin 2735 sayılı kararının derhal ve tam olarak uygulanması talep edildi ve derhal ateşkes, bütün esirlerin serbest bırakılması ve tam, güvenli ve kesintisiz insani yardım sağlanmasını gündeme getirecek kapsamlı anlaşma önerisine tam destek belirtildi.
Ortak açıklamada, “düzensiz göçün Avrupa için, derhal cevap vermesi gereken zorluk olduğu” belirtilerek, düzensiz göçü gündeme getiren derin sebepleri göğüslemek, birincil ve ikincil düzensiz göçleri engellemek için işin dış boyutuna kapsamlı ve bütüncül yaklaşım ile Sığınma ve göç ile ilgili Avrupa mutabakatının etkin ve zamanında uygulanmasını önceledikleri kaydedildi. Bu hedefle, daha önce benimsenen eylem planlarının uygulanmasında iş birliği yapmak zorunda oldukları, gönderme ve geri dönüşlerin güçlendirilmesi için AB imkanları tam ve sistemli kullanılarak Akdeniz, Afrika ve diğer ana kaynak ülkeleri ile kapsamlı ortaklık ilişkisini yaymaları gerektiği belirtildi.