Bugün Kıbrıs/Emine Yüksel

Arda’nın annesinin adalet arayışı sürerken, Kıbrıs’ın doğusunda aile içi şiddet azalmadan devam ediyor. Ağustos ayının başlarında 16 yaşında Arda’nın trajik ölümüyle sarsılan Karpaz bölgesinde faaliyet gösteren bir spor kulübünün antrenörü, çalıştırdığı çocukların neredeyse tamamının baba şiddetine, bazılarının aile içi istismara, bazılarının ise zorla çalıştırılmaya maruz kaldığını söyledi. Bugün Kıbrıs’tan Emine Yüksel’e konuşan ve çocukları ailelerinden korumak için adını vermek istemeyen spor hocası, bölgedeki çocukların evdeki şiddetten kaçmak için kendilerini spora adadıklarını ancak bu noktada ne ailelerinden ne de devletten destek gördüklerini söyledi. Çocukların antrenman yapacak yerleri bile olmadığını gözleri dolarak anlatan spor hocası, “Bir çocuk daha kaybetmemiz an meselesi” dedi.

Tatlısu, Kaplıca, Kalecik, İskele, Büyükkonuk’tan Karpaz’a kadar 18 köyden sporcunun olduğu bir takımı çalıştıran antrenör, çocukların maruz kaldıkları baskılara ve şiddete bire bir şahit olduğunu aktardı.

Antrenör, çocukların yaşadıklarıyla ilgili anlattığı bir olayda, başarılı bir sporcusunun katıldığı bir müsabakada elde ettiği başarıdan sonra ailesinin kendisini almaya gelmediğini, evine ancak otostopla dönebildiğini ve babası tarafından “eve geç geldiği” bahanesiyle bahçe hortumuyla ağır şiddete maruz bırakıldığını ifade etti. Başka bir olayda ise, antrenmana gelmek isteyen başka bir sporcunun yine babası tarafından engellendiğini ve onur kırıcı aşağılanmaya maruz kaldığını anlattı.

“AİLE İÇİ İSTİSMAR DAVALARINDA ŞİKAYETLER GERİ ÇEKTİRİLİYOR”
Antrenör, “Çocukların ailede başlayan horlanmaları ister istemez çocukların hal ve tavırlarına yansıyor. Bu da çocukların toplumdan da dışlanmalarına neden oluyor. Sürekli sorun çıkaran çocuklar olarak etiketleniyorlar. Halbuki çocukların derdi evde başlıyor. Eve de maalesef kimse müdahale etmiyor. Aile içi istismar davalarında bile şikayetler geri çektiriliyor” dedi.

Bölgedeki spor kulüplerinin çocuklar için bir çıkış yolu olduğunu, onlara aidiyet duygusu kazandırdığını dile getiren antrenör, devletin ve özel şirketlerin bu tür oluşumları desteklemesi gerektiğinin altını çizdi. Öğrencilerin spor lisansları sayesinde üniversitelerde burslu okumalarının sağlandığına da dikkat çeken antrenör, sporu gençlerin bu hayattan çıkış anahtarı olarak kullandıklarını kaydetti.

Arda gibi kurtarılamayan başka çocukların da olduğunu söyleyen antrenör Arda’nın ölümünün ardından, başka sporcuların da her an kendi canına kıyabileceği konusunda endişesini, “Takımda Arda gibi üç çocuk daha var. Onlar da benzer olaylar yaşıyorlar. Evde şiddet, arkadaş çevresinde şiddet, dışlanma… Kendileri de şiddet eğiliminde oluyor. Çocuklarım gitgide içlerine kapanıyor. Kötü haberlerini almamız an meselesi” ifadeleriyle dile getirdi.

“TÜRKİYE’NİN DOĞUSU NE İSE, KARPAZ YARIMADASI DA ODUR”
“Türkiye’nin doğusu ne ise, Karpaz yarımadası da odur” vurgusu yapan antrenör, devletin elinin bölgede hissedilip hissedilmediği sorusuna ise şu yanıtı verdi:

“Devletin eli bu bölgeye uzanmıyor. Burada yaşananlar, bu çocuklar onların umurunda değil. Bir aile çocuğuna kötü muamelede bulunurken hiçbir korku hissetmiyor. Devletin kapılarını defalarca aşındırmamıza rağmen, bizimle adeta dalga geçiyorlar. Çocuklar ise değer verilmemiş, kıymet verilmemiş bireyler olarak yetişiyor. Hiç yurtdışına hatta Karpaz’ın dışına dahi çıkmamış gençler var. Devletin Sosyal Hizmetler, okullar veya bu tür spor kuruluşları aracılığıyla çocuklara sahip çıkması gerekiyor.”

Devletin araştırmalarını yapıp, öncelikli bölgeler ilan ederek bu bölgelere hassasiyetle yaklaşması gerektiğini vurgulayan antrenör, kalıplaşmış spor branşlarının sorunlu çocukları takımlara almadığını dolayısıyla alternatif branşların özellikle bu tip bölgelerde desteklenmesi gerektiğini söyledi.

Çarpık aile yapılarının da incelenmesi gerektiğine dikkat çeken antrenör, devletin bunu araştırması halinde sıkıntı yaşayan çocuklara rahatlıkla ulaşabileceği kanaatinde.