Dokunmanın, sevmenin ve öpüşmenin Rodin hali…
Adanın ilk sanat üniversitesinin kurucusu iş insanı Erbil Arkın’ın yıllar içerisinde biriktirmiş olduğu Rodin heykelleri 2017 yılından bu yana yenileri de eklenerek ‘The Arkın Rodin Gallery’de ziyarete açıldı. Serginin küratörü Oya Silbery ile ‘Auguste Rodin Koleksiyonu’ sergisi üzerine konuştuk...
Tijen Erol
Sanata ve sanatçıya önem veren Erbil Arkın, adanın ilk ve tek sanat üniversitesini kurmanın haklı onurunu yaşarken, üniversitenin açılışını da çok önemli bir sergi ile taçlandırmıştı. Arkın’ın koleksiyonunda bulunan Auguste Rodin heykelleri ilk kez 2017 yılında Arkın Yaratıcı Sanatlar ve Tasarım Üniversitesi’nin (ARUCAD) açılışı sebebiyle “RODIN His Lover & His Friends” adı altında sergilenmişti. Bu düzeyde ve bu çapta bir sergi Kıbrıs’ta ilk defa gerçekleşmişti.
Sürekli olarak sanata yatırımları devam eden Arkın, geçtiğimiz hafta adamız için çok önemli bir açılışı gerçekleştirdi. Erbil Arkın’ın yıllar içerisinde biriktirmiş olduğu Rodin heykelleri 2017 yılından bu yana yenileri de eklenerek ‘The Arkın Rodin Gallery’de ziyarete açıldı. Serginin küratörü Oya Silbery ile ‘Auguste Rodin Koleksiyonu’ sergisi üzerine konuştuk.
“The Arkın Rodin Collection Gallery”nin küratörü olarak öncelikle bize kendinizden bahsedebilir misiniz?
Lefkoşa’da doğdum. Hacettepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Resim Bölümü mezunuyum. Sanat eğitimimin ardından Adaya döndüm. Adadaki koşulları düşününce şanslı sayılabilecek birisi olarak resim öğretmenliği yapmaya başladım. 16 yıldan fazladır resim öğretmenliği yapıyorum. Yüksek lisansımı sanat ve tasarım alanında yaptım. Şu anda yine aynı alanda doktoramı tamamlamak üzereyim. Doktoramı “Sergi Mekânları Kurgulama ve Sergi Mekânları İçerisindeki Eser Düzenlemesinin İzleyici Üzerindeki Etkileri’ konusunda yapıyorum.
“İzlenimciliğin en önemli unsurlarından olan ışık ve sanatçının içinde olduğu duygu durumu, Rodin’in heykellerinde çok etkin bir biçimde hissedilir.”
Her ne kadar pandemi koşulları nedeniyle resmî açılışı yapılamamış olsa da geçtiğimiz hafta Rodin’in eserlerinin sergilendiği çok önemli bir sergi açıldı. Modern sanatın en önemli temsilcileri arasında gösterilen Auguste Rodin hakkında bilgi verebilir misiniz?
Önceleri tutucu akademisyen ve sanat camiasının kabul etmediği, çalkantılı özel hayatı ve tutkulu aşklarıyla tanınan Auguste Rodin, Avrupa sanatının köklü heykel geleneğini 19. yüzyılın romantizminden 20. yüzyıla, yani modern çağın büyük sanat serüvenine taşıyan isimdir. İzlenimciliğin en önemli unsurlarından olan ışık ve sanatçının içinde olduğu duygu durumu, Rodin’in heykellerinde çok etkin bir biçimde hissedilir. Göz, ışığın etkisiyle heykel üzerinde gezinir. Heykeller ışığın etkisiyle bir devinim kazanmış, oldukça dinamik, dramatik ve müthiş bir dengeye sahiptir.
Genelde bütün sanatçılar yapıtlarına kendilerinden bir şeyler ekler, yani bir bakıma yapıtlarında kendi ruhlarını yansıtırlar… Sanat yaşantısı boyunca Rodin, eserlerinde canlandırdığı figürlerin ruhlarını arayıp durdu. Bütün derdi onlara kendi ruhundan bir parça katarak onları (ve kendini) ölümsüz kılmaktı. Dokunmanın, sevmenin ve öpüşmenin durumlarını pek çok heykeline işleyen Rodin’in, insan, özellikle de kadın bedenine olan hayranlığı çok aşikârdır. Sanatında erotik imgeleri kullanarak hayatı, aşkı ve tutkuyu aktarmayı başarmıştır. Yaşadığı dönemde müstehcen sayılan eserleri, cesareti ve dahiliğiyle hayranlık uyandırmış ve Paris Salonu da (Dönemin Paris’indeki resmi güzel sanatlar sergisi) dahil birçok yerde sergilenmiştir.
“Bazen, bazı sanatçıların yapmış oldukları işleri kendiniz yapmış olmayı istersiniz. Ya da o sanatçının eserlerine yansıttığı ruh hali sizi o kadar etkiler, o kadar içinize işler ki o eserde kendinizi bulursunuz.”
Erbil Arkın’ın içinde taşıdığı sanat tutkusunu ve sanata verdiği önemi biliyoruz. Erbil Bey’in bu tutkuyla yıllar içerisinde biriktirdiği “The Arkın Rodin Collection Gallery” nasıl oluştu? Bize bu heykellerin yolculuğunu anlatabilir misiniz?
Erbil Arkın kendi öğrencilik döneminde, Londra’daki Tate Galeri’de Rodin’in The Kiss (Öpüş) heykeliyle karşılaşır ve heykel inanılmaz ilgisini çeker. Kütüphaneden kitaplar alıp Rodin’i araştırmaya başlar ve araştırması ilerledikçe kendisiyle Rodin arasında oldukça güçlü bir ruhsal bağ oluşur. Bazen bazı sanatçıların yapmış oldukları işleri kendiniz yapmış olmayı istersiniz. Ya da o sanatçının eserlerine yansıttığı ruh hali sizi o kadar etkiler, o kadar içinize işler ki o eserde kendinizi bulursunuz. Güzel Sanatlar Kolejini bitiren Erbil Arkın, üniversitede Endüstriyel Tasarım eğitimi alır. Rodin’e karşı hissettiği ve yıllarca içinde taşıdığı o tutku, 2005 yılında Rodin koleksiyonunun ilk parçası olan Head of Lust heykelini satın almasıyla yeniden alevlenir. Ve 2021 yılına geldiğimizde toplam 27 parçalık özel Rodin koleksiyonu meydana gelir.
“Adalılar arasında koleksiyonerlik kavramı yerleşmemiş olduğundan işlerin yürümesini sağlayacak finansal bir devamlılık da olamıyor. Bu bağlamda, Erbil Arkın hem bir kültür oluşturmak hem de sanat ortamını canlandırmak adına elini taşın altına koyan çok az iş insanından birisidir diyebiliriz.”
Bildiğiniz gibi sanat galericiliği, dünyadaki anlamıyla ülkemizde çok fazla yerleşmemiştir. Son zamanlarda bu konuya daha çok önem veriliyor. “The Arkın Rodin Collection Gallery” fikri nasıl ortaya çıktı? Galeri fikrinin ortaya çıkışından bugüne kadar yaşanan gelişim sürecinden bahsedebilir misiniz?
Ülkemizde sanat galericiliği anlayışının gelişememiş olmasının birçok sebebi var. Birincisi, her ne kadar bunu söylemek acı veriyor olsa da maalesef ülkemizde sanata karşı yeterli ilgi yoktur. Bu ilgiyi sağlayacak yeterli entelektüel birikime de sahip olduğumuz söylenemez. Elbette Kıbrıs’ta dönem dönem de olsa uzun yıllardır çalışan ve bu topluma hizmet etmiş çok iyi galeriler oldu. Ancak bir galerinin yaşayabilmesi ve varlığını sürdürebilmesi için maddi anlamda belirli bir kazancının olması gerekmektedir. Maalesef bizim ülkemizde insanın bir sanatçı olarak var olabilmesini mümkün kılacak koşullar mevcut değil. Geçinebilmek istiyorsanız mutlaka ek işler yapmak zorundasınız. Bunu yapmamak için direnen sayılı birkaç sanatçımız var ki onları gerçekten takdir ediyor ve kendilerine büyük bir saygı duyuyorum.
Bildiğiniz gibi Art Rooms Galeri bu yıl onuncu yılını tamamladı. Art Rooms Galeri’nin kurulması da tamamıyla Sayın Erbil Arkın’ın fikriydi. Hatta ben de kendimi bir anda işin içerisinde buldum diyebilirim. Sanat eğitimi almış olama rağmen, galeri yönetme kısmıyla ilgili öncesinde herhangi bir deneyimim yoktu. Bu konuda sevgili Anber Onar’ın bana gerçekten çok büyük desteği oldu. Değerli sanatçılarımızdan Emin Çizenel de her zaman destek verdi. Tabii isim isim sayacak olursak bana destek veren birçok sanatçıyı anabilirim. Mesela bu isimlerden biri de lise de resim öğretmenim olan Kemal Ankaç’tır. Maddi açıdan Erbil Arkın’ın desteği ile hayatta kalan bir galeri oldu Art Rooms. Biraz önce de bahsettiğim gibi, Kıbrıs’ta galericilikle tutunabilmek mümkün değil. Çünkü Adalılar arasında koleksiyonerlik kavramı yerleşmemiş olduğundan işlerin yürümesini sağlayacak finansal bir devamlılık da olamıyor. Bu bağlamda, Erbil Arkın hem bir kültür oluşturmak hem de sanat ortamını canlandırmak adına elini taşın altına koyan çok az iş insanından birisidir diyebiliriz. Ticari yönünün yanında sanata ve sanatçıya destek vermeyi kendisine ilke edinmiş bir kurumdur Art Rooms. Yıllardır işin içerisindeyim ve bütün samimiyetimle söyleyebilirim ki Art Rooms bu işten herhangi bir gelir elde etmiyor. Bugüne kadar ayakta durabildiyse bu sadece Erbil Arkın’ın desteğiyle mümkün oldu. Elbette sanatçı dostlarımızın her zaman yanımızda olduklarını da belirtmem gerekir.
Açıldığımız günden bu yana -pandemi dönemini saymazsak- galeri olarak yılda sekiz veya on sergiye ev sahipliği yaptık. Bu da nerdeyse ayda bir sergiye tekabül eder, ki Kıbrıs’taki koşullar göz önünde bulundurulduğunda bunun çok ciddi bir rakam olduğunu sizler de takdir edersiniz. Yaptığımız her işi gerçekten sanatçıya değer vererek yapmaya çalıştık. Elimizden geldiği kadar bunu göstermek istedik.
Tabii ki galeri faaliyetlerine devam ederken bir yandan da ARUCAD fikrinin canlanması, oluşmaya başlaması olayı var. Bu arada Erbil Arkın’ın Auguste Rodin Koleksiyonu da büyümeye devam etti ve ilk kez 2017’de kurucusu olduğu Arkın Yaratıcı Sanatlar ve Tasarım Üniversitesi’nin (ARUCAD) açılışı vesilesiyle koleksiyonunu halka açmaya karar verdi. Sanata bu kadar yatırım yapmışken bunu insanlarla, bilhassa gençlerle paylaşmak istedi. ARUCAD’ın açılışında düzenlenen Rodin sergisine gelen olumlu tepkiler, insanımızın böyle bir mekâna karşı ihtiyaç ve açlık duyduğunu anlamamıza neden oldu. Rodin heykelleri Erbil Arkın’ın bunca zamandır kendine özel olarak sakladığı, birçoğuyla kişisel bir bağ oluşturduğu heykellerdi. Bu konuda kendi görüşümü söyleyecek olursam, böyle bir mekânın Kıbrıs genelinde tek olmasının Adada birleştirici bir güç olarak katkı sağlamasını ümit ediyorum.
Bu galeri fikrinden yola çıkarak ileride burayı bir müzeye dönüştürme fikri var mıdır?
Şimdilik galeri formatında kalacağını söyleyebilirim. Ancak Erbil Arkın’ın fikirlerinin ardı arkası kesilmiyor. Gösterilen ilgi ve aldığı pozitif enerji sayesinde kafasında bu yönde bir fikir geliştirebilir ve evet, galeriyi daha da büyütelim diyebilir, orasını bilemem. Sanat namına bunca katkı ve yatırım yaptıktan sonra, bu olmayacak bir şey demek istemiyorum. Ama bu yönde atılmış bir adım var mı derseniz, şu an için olmadığını söyleyebilirim. Ancak Art Rooms Galleri’de sergi açmış sanatçılarımızdan oluşan ciddi bir koleksiyonumuz olduğunu da ayrıca belirtmek isterim.
“Eğitimci tarafımı göz ardı etmeden söylemek istiyorum, bizim en büyük açlığımız ciddi anlamda çağdaş sanat eserlerinin sergilendiği belli bir döneme ya da temaya sahip bir müzenin olmayışı ve çocuklarımızın orijinal sanat eserlerini görebilecekleri bir ortamın yokluğudur.”
“The Arkın Rodin Collection Gallery”nin küratörü olarak bu serginin Adamızda yapılmasını nasıl değerlendiriyorsunuz? Sizce bu serginin Adamız sanatı için ne gibi bir önemi vardır?
Biraz önce sanatın birleştirici yönünden bahsetmiştim. Eğitimci tarafımı göz ardı etmeden söylemek istiyorum, bizim en büyük açlığımız ciddi anlamda çağdaş sanat eserlerinin sergilendiği belli bir döneme ya da temaya sahip bir müzenin olmayışı ve çocuklarımızın orijinal sanat eserlerini görebilecekleri bir ortamın yokluğudur. İstedikleri zaman gidip izleyip o duygu ve deneyimi kazanamayacak olmaları en büyük eksikliğimizdir. Bir toplumun gelişebilmesi için bu çok önemli bir adımdır aslında. Bu galeri yetişkinler için ruhlarına hitap edecek çok keyif verici bir mekân özelliği taşısa da genç nesiller için tam manasıyla kültürel bir yatırımıdır. Bence bu mekânın en önemli noktası da budur.
Dünyamızın yaşadığı pandemi ortamı tüm alışkanlıklarımızı değiştirip yaşam biçimlerimizi altüst etti. Sanat da bu yeni dünyada değişim ve dönüşümlerden mutlak surette etkilenip yeni düzene ayak uydurmak durumunda kaldı ve kalacaktır. Bu dönemde birçok müzenin, galerinin sanal sergiler açtığını gördük. The Arkın Rodin Collection Gallery’nin de sanal ortama taşınması fikri var mı? Bu konuyu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Zaman değişti. Gündem değişti. Dijital platform pandemi ile birlikte çok daha etkin bir hal aldı. The Arkın Rodin Collection Gallery’nin de sanal ortamda görüntülerinin olduğu, eserler hakkında bilgilerin yer aldığı bir web sitesi hazırlanmaktadır. Önemli olan daha fazla insana, daha geniş kitlelere erişebilmektir.
“The Arkın Rodin Collection Gallery Küratörlüğü için kendimi çok şanslı hissediyorum çünkü bu işi profesyonel olarak yapan birçok kişinin hayali olabilecek bir işe sahip olduğumu düşünüyorum.”
Böylesine önemli bir galerinin küratörü olmak sizin için nasıl bir anlam taşıyor?
Benim hiçbir zaman küratör olmak gibi bir isteğim, beklentim veya amacım olmadı. Tabi ki ilk sorunuzu yanıtlarken de dediğim gibi maalesef bu adada herkese birden fazla görev düşüyor. Özellikle sanat alanında ne maddi olarak ne de psikolojik olarak tatmin olamıyorsunuz. Art Rooms’da sergi düzenlemeye başlarken; kendime genç bir sanatçı olarak nasıl bir galeride, nasıl bir ortamda çalışmak istediğim sorusunun cevabı doğrultusunda bir tavır geliştirerek yola çıktım. Erbil Arkın’ın bu konuda bana gösterdiği destek ve anlayışla galerimizin başarılı bir grafik çizdiğini söyleyebilirim. Bana her zaman güvenini hissettirmiş ve beni yüreklendirmiştir. The Arkın Rodin Collection Gallery Küratörlüğü için kendimi çok şanslı hissediyorum çünkü bu işi profesyonel olarak yapan birçok kişinin hayali olabilecek bir işe sahip olduğumu düşünüyorum.
“Amacımız ileride Rodin gibi daha başka uluslararası sanatçıların sergilerine de ev sahipliği yapmak.”
The Arkın Rodin Collection Gallery’nin ileriye dönük projeleri var mı?
Amacımız ileride Rodin gibi daha başka uluslararası sanatçıların sergilerine de ev sahipliği yapmak. Elbette bunu zaman gösterecek.
Son olarak eklemek istediğiniz bir şey var mı?
Başta Erbil Arkın olmak üzere, bu Auguste Rodin sergisinin ortaya çıkmasında emeği geçen herkese çok teşekkür etmek istiyorum. Serginin duyurulmasına yaptığınız katkılardan dolayı size de ayrıca teşekkür ederim.