Lozan’ın 100. yılında siyaset bilimi duayeni İlter Turan’dan siyaset dersleri
Türkiye’nin ‘tapusu’ olan 1923 Lozan Anlaşması’nın bugün 100. yıldönümü. Dünya savaşının ardından Türkiye Cumhuriyeti’nin sınırlarının ve bağımsızlığının kabul edildiği tarihi anlaşma... Bilindiği gibi Misak-ı Milli dışında tutulan Kıbrıs, Lozan Anlaşması’nın da dışında kalmıştır. Emeritus Profesör Dr. İlter Turan anlaşmanın yıl dönümünde önemli değerlendirmelerde bulundu.
Lozan’ın 100. yılında siyaset bilimi duayeni İlter Turan’dan siyaset dersleri
Türkiye’nin ‘tapusu’ olan 1923 Lozan Anlaşması’nın bugün 100. yıldönümü. Dünya savaşının ardından Türkiye Cumhuriyeti’nin sınırlarının ve bağımsızlığının kabul edildiği tarihi anlaşma... Bilindiği gibi Misak-ı Milli dışında tutulan Kıbrıs, Lozan Anlaşması’nın da dışında kalmıştır. Emeritus Profesör Dr. İlter Turan anlaşmanın yıl dönümünde önemli değerlendirmelerde bulundu.
Bugün Kıbrıs *
Emeritus Profesör Dr. İlter Turan, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş belgesi sayılan Lozan Anlaşması’nın imzalanmasının 100. yıldönümünde Hürriyet’ten Zeynep Bilgehan’ın sorularını yanıtladı. Turan, NATO toplantısının ardından Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın geçtiğimiz hafta Körfez ülkeleri ve Kıbrıs ziyaretlerini, Avrupa Birliği ve Rusya-Ukrayna müzakereleriyle ilgili gelişmeleri ve dünyadaki siyasi gelişmeleri değerlendirdi.
-Bir siyaset bilimi duayeni olarak Türkiye analizi nasıl yapılır?
“Türkiye hakkında yaptığınız gözlem ve tahminlerin önemli bölümü hızlı dönüşüm karşısında geçiciliğe mahkumdur! Mesela 1990’da yapılan 2020 Türkiyesi tahminleriyle bugünkü arasında çok az benzerlik ortaya çıkacaktır. Elimizde her şeyi tahmine muktedir genel bir siyaset teorisi yok. Siyasetin değişik alanlarını ayrı ayrı incelemek lazım. Buradaki bulgular kullanılarak bazı genellemeler yapılabilir ama bütün bir siyaset olgusunu açıklamaya yönelik analitik girişimler ne mevcudu açıklamakta ne de geleceği tahminde yeterli oluyor.”
EN BÜYÜK TEHDİT ALGI YÖNETİMİ
– Şimdinin dünyasının ‘ruhu’ nedir? Biz ne çağındayız?
“Ekiplerden ziyade lider yönetimlerinin tırmanışı var. Bu, bir miktar teknolojik değişimlerle ilgili; günümüzde bir kişi doğrudan milyonlara hitap edebildiğinden konumu farklı oluyor. Aşağı yukarı bütün sistemlerde bir otoriterleşme temayülü görebiliyoruz. Popülizm yükseliyor. Küreselleşmeye karşı tepki ve ulusalcılığın yeniden tırmanması hemen her toplumda aşırı sağ yönetimlerin güçlenmesiyle sonuçlanıyor. Teknolojiyle bağlantılı algı yönetimi ise geçmişle karşılaştırılamayacak kadar önemli. Kişinin siyasi tercihini belirlemekte insanların ne yaptığı değil, ne yaptığının düşünüldüğü etkili oluyor. Algılananla somut gerçeklik arasında farklar çok olabiliyor. Demokrasi teorisine göre insanlar yapılanları “objektif” olarak değerlendirir, kendileri yönetecek kişileri seçerler. Manipülasyonlar aracılığıyla bu ortadan kalkınca elimizdeki demokrasi çok zayıflamış oluyor.”
BUGÜNÜN DIŞ POLİTİKASI
– Türkiye’nin dış politikasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
“Türkiye 2010 öncesine kadar geleneksel politikasını güdüyordu; Ortadoğu’daki ülkelerin içişlerine ve aralarındaki meselelere hiçbir surette karışmamak kuralımız vardı. Arap Baharı’yla birlikte bu kuralı bozduk. Bugün uzun bir tecrübeden sonra yine baştaki noktaya geldik. Türkiye’nin İkinci Dünya Savaşı’ndan itibaren içinde yer aldığı Batı blokuyla ilişkisi de daima ikircikli olmuştur. Bir yandan Rusya’dan duyulan endişe nedeniyle Batı’nın yanında olmanın gerekliliğine inanıldı, öbür yandan Batı’ya karşı güvensizlik duyuldu. Bugün ufak çıkarlarla uğraşan ve büyük resmi göremeyen bir Amerika ile kendi başına hareket etme kabiliyeti sergileyemeyen bir Avrupa’yla karşı karşıyayız. Türkiye’nin Avrupa’yla iyi geçinmesi ama kendi gücünü de geliştirmesi doğru bir yaklaşım. Ancak daha bağımsız olabilmek için iktisaden daha güçlü olmamız gerekiyor.”
KUTUPLAR OUT MERKEZLER IN
– Geçmişten bugüne dünyada nasıl bir değişim yaşanıyor?
“Dünyada ‘kutuplara’ değil, çok ‘merkezliliğe doğru gidiş var. Amerikan ve Çin rekabetinden bahsediliyor ama Çin, komünizm modelini bütün dünyaya ihraç etmeye çalışmıyor. Hatta ticaret alanında özel teşebbüse geniş imkanlar tanıyor; Amerikan ve Çin ekonomileri karşılıklı bağımlı. Rusya kendi başına bir merkez. Avrupa, Amerikan baskısından kurtulup kendi gündemini şekillendirmeye çalışıyor. Macron kendi kendine fanteziler kuruyor ama Avrupa, bir çatışma olduğunda Amerikan liderliğine muhtaç oluyor, bir türlü özerkleşemiyor. Orta vadede hem rekabet eden, gerilimler sergileyen, hem de işbirliği yapıp olumlu ilişkiler de kurmaya çalışan ülkeler olarak yaşayacağız.”
LOZAN EŞSİZ BİR ANLAŞMADIR
– Bugün, Türkiye Cumhuriyeti’nin tapu belgesi niteliğindeki Lozan Anlaşması’nın 100. Yıldönümü. Bu neden önemli?
“Birinci Dünya Savaşı sonunda imzalanan anlaşmalar mağlup devletlerle imzalanmış ve galiplerin empoze ettiği şartları içermiştir. Türkiye, bunu kabul etmeyip ulusal kurtuluş mücadelesi vererek bağımsızlık belgesi ortaya koyabilmiştir. Bu bakımdan tarihte eşi yoktur. Kapitülasyonlar kaldırılmıştır. Din, mezhep, etnik kökene bakılmaksızın Türk vatandaşları hukuken eşit konuma getirilmiştir. Bilahare Montrö ile Boğazlar’da Türkiye’nin tam egemen olması imkanı bulunmuştur. Bazı çevreler Lozan’da gizli maddeler olduğunu iddia etmişlerdir, bunlar mesnetsiz, saçma sapan iddialardır. Lozan Birinci Dünya Savaşı’nda yenik düşen ülkelerin hepsinin kıskandığı ama sahip olamadığı bir anlaşmadır. Ne kadar gurur duysak, anlaşmayı gerçekleştiren başta İsmet İnönü ile Lozan heyetine ve onlardan desteklerini esirgemeyen Atatürk ve arkadaşlarına ne kadar teşekkür etsek azdır.”
DEMOKRASİ SADECE SİYASET DEĞİLDİR
– Gençlerin siyasete ilgisi nasıl?
“Bugün herkes kendi alanında başarılı olmaya çalışıyor. Bir toplum iyi yönetilmek isteniyorsa, siyaset de olumlu bir faaliyet olarak görülmeli, başarılı şahıslar siyasete girmek için teşvik edilmelidir. İkincisi, her birimiz sivil toplum içerisinde sorumluluk üstlenmeli, kanaatlerimizi ifade etmeliyiz. Demokrasi sadece siyasi partiler aracılığıyla işleyen mekanizma değildir; dernek veya sendikada faal olmak, parti üyeliği veya başkanlığı kadar önemlidir.”
ÖNÜMÜZDEKİ MEVZULAR
İklim; ülkelerin daha çok işbirliği yapması gerekecek.
Yapay zeka; bilgisayarın daha fazla yer aldığı bir düzende işsiz kalma korkusu yaygın. İnsanların işsiz kalmayacağını, hizmet sektörlerinin daha çok gelişmesini bekliyorum.
Gelişmiş ülkelerde yaşlıların payı artıyor. Bu da önemli nüfus hareketliliği ihtiyacı olduğunu gösteriyor. Ülkelerin ‘nüfus ithali’ne ihtiyaç duyduklarını kabullenmeleri lazım. Yapılması gereken ithal nüfusu nasıl yöneteceksiniz ki toplumsal barış süregelsin ve ihtiyaçlar karşılansın.
* Hürriyet‘teki aslından kısaltılmıştır.