AVRUPA’DAN KIBRIS’A…
Acıyla boğulmuş, akıl sağlığı ve mantık sınırını her alanda çoktan kaybetmiş bir coğrafyadan başka bir dünyaya doğru yola çıktık. Uzun zamandır gündemimizden uzak olan, bir zamanların en önemli hedefi ve mücadelesi kapsamında saydığımız Avrupa Birliği gündemine bakıyoruz.
Avrupa’nın 450 milyon nüfusunu temsil eden Avrupa Parlamentosu’nun aylık toplantılarını takip etmek üzere bir grup Kıbrıslı Türk ve Rum gazeteci olarak Strasburg’dayız.
Fransa’nın Almanya sınırında, iki ülkeyi bağlayan kültür mirası bu enfes kent, her ay yaklaşık 1 hafta boyunca Avrupa Parlamentosu toplantılarına ev sahipliği yapıyor.
Kıbrıs’a Yeşil Evler Geliyor
Biz yıllardır tek çivi çakmadığımız ama deprem korkusuyla boşaltıp çadırlara doldurulan, yağan ilk yağmurda sular altında kalan çocukların ülkesinden gelip, Avrupa’nın yeşil enerji binalarının, önümüzdeki dönemde nasıl planlanacağına ilişkin yasa tartışması ve oylamalarını izliyoruz.
Hazırlanan yeni yasalarla birlikte artık özel mülkler de yeşil ev kapsamında değerlendirilecek ve en az A sınıfı enerji tasarrufu sağlayacak şekilde inşa edilecek. Mülkler el değiştirirken, satılırken düzenlenecek olan kontratlar da buna göre düzenlenecek.
İster istemez çadırlarda ıslanan çocukların ülkesinden gelenler olarak, bu gündemi tuhaf karşılasak da Kıbrıs 2028’de yeni inşa edilecek özel mülkler için bu kriteri uygulamaya koymaya hazırlanıyor.
Tarihi ya da dini yerler için ise çeşitli regülasyonlar uygulanacak.
Türkiye-AB Yakınlaşması… Bağışçılar Konferansı 20 Mart’ta
Avrupa Birliği bizim de Türkiye’nin de gündeminden düşmüş olsa da aslında Avrupa Birliği’nin Türkiye’den vazgeçmediğini vurgulamak gerekiyor.
Özellikle Türkiye’de yaşanan deprem sonrasında gerginlikten dayanışmaya doğru evrilen Türk-Yunan ilişkilerinin önümüzdeki dönem için önemli bir mihenk taşı olacağına ilişkin yaygın ortak bir inanç var.
Daha önce 15 Mart olarak açıklanan Uluslararası Bağışçılar Konferansının tarihi, Türkiye’nin Türk Devletleri Teşkilatı Olağanüstü Zirvesi’ne ev sahipliği yapacak olması nedeniyle 20 Mart tarihine ertelenmiş. Bu konferansının Avrupa Birliği çatısı altında toplanması ise birçok gözlemci tarafından çok önemseniyor. Toplanacak olan yardım miktarından da fazla, Avrupa Birliği’nin doğrudan Türkiye’ye yönelik böyle bir adım atmasının önümüzdeki dönem ilişkileri de olumlu etkileyebileceğine işaret ediliyor.
Georgiou: Türkiye’nin Yüzünü AB’ye Çevirecek Bir Kişi Seçilmeli
Avrupa Parlamentosu’nun AKEL’li milletvekili Yiorgos Georgiou, konuşup röportaj yapma imkanı bulduğumuz milletvekillerinden biri ve Kıbrıs’ın kısa dönem geleceğine ilişkin söyledikleri kadar söylemedikleri de önemli.
Georgiou da son dönemde Avrupa Birliği çevrelerinde yaygın şekilde dile getirildiği üzere Mayıs ayında yapılacak olan seçimlerde Türkiye Cumhurbaşkanlığı koltuğunda Kılıçdaroğlu’nun olma ihtimalinin yüksek olduğuna işaret ediyor. Ancak Erdoğan politikalarından hoşnut olunmasa da yeni dönem ihtimaline de temkinli yaklaşarak bunun zaman içinde ortaya çıkacağını söylüyor.
CHP’nin milliyetçi ve özellikle Kıbrıs konusundaki şahin politikaları önemli bir soru işareti olarak değerlendiriliyor.
“Kıbrıs sorunu konusunda adaylardan net bir açıklama duymadık ama iyimser olmak istiyorum” diyen Georgiou seçilecek kişinin Türkiye halkını sevecek ve Türkiye’nin yüzünü AB’ye çevirecek kişi olması temennisinde de bulunuyor.
“Türk-Yunan Yakınlaşması Umut Verici”
“Bize Türkiye’de bir Atatürk, Yunanistan’da da bir Venizelos lazım” diyor Georgiou, hem Türk-Yunan hem de Kıbrıs toplumlarının yakınlaşması için ve yeni dönem için temennisinin bu olduğunu söylüyor.
“Karma Evlilikler Zor Bir Konu”
Yıllardır tartışılan ve en son Avrupa Parlamentosu’nun Kıbrıslı Türk milletvekili Niyazi Kızılyürek tarafından gündeme getirilen karma evliliklerden doğan çocukların Kıbrıs Cumhuriyeti vatandaşlığı alması konusuyla ilgili de konuşuyoruz. Bu konuda somut bir öneri ortaya koymamakla birlikte AKEL’in bu konuyu desteklediğini belirtiyor. “Bu konu oldukça hassas ve zor bir konu” diyen Georgiou, konuya uluslararası hukuk ve insan hakları kapsamında bakılması gerektiğini işaret etmekle yetiniyor.
“Kıbrıslı Türklere Yönelik Yeni Fonların Açılmasını Destekliyoruz”
Avrupa Birliği’nin Kıbrıslı Türklere yönelik hibe ve fon programlarını da desteklediklerini anlatan Georgiou bu rakamların iyileştirilmesi gerektiğine ilişkin eleştirileri değerlendirirken, Kıbrıslı Türklerin altyapı ve ekonomik gelişim konusunda desteğe ihtiyaçları olduğunun altını çizerek, daha fazla desteğin verilmesi konusunu desteklediklerini ancak bu konudaki kararların Kıbrıs Cumhuriyeti tarafından değil, AB tarafından verildiğini söylüyor. Bu fonların iki toplumun yakınlaşması ve ortak çıkarlar konusunda adımlar atılması için de önemine işaret ederek, Dikmen’de kayıp kazıları için ayrılması tartışılan 8 milyon Euro’luk kaynağın önemini vurguluyor.
“Biz AKEL olarak Kıbrıs Türk toplumu için yeni fonların açılmasını ve bu yönde atılacak her adımı destekleriz. Yeşil Hat Tüzüğünü geliştirme çabalarını da destekliyoruz. AKEL üyeleri olarak Avrupa Parlamentosu’nda Niyazi ile bu konularda biz de çalışıyor ve yapıcı şekilde Avrupa Birliği regülasyonlarının Kıbrıs Türk toplumu için uygulanmasını istiyoruz. Çünkü bu öncelikle Kıbrıslı Türklerin daha iyi yaşam kalitesi ve Türkiye bağımlılığından kurtulması anlamına geliyor” diyor ve eklemeden geçmiyor; “çözüme giden yolda atılacak hiçbir adımın iki ayrı devleti meşrulaştırmaması gerekiyor”.
“Hristodulis Kıbrıs Rum Tarafının İmajını Değiştirmek Zorunda. Önce Guterres Çerçevesi Kabul Edilmeli”
Kıbrıs Cumhuriyeti’nin yeni seçilen Başkanı Nikos Hristodulis ile ilgili de değerlendirmelerini paylaşan Georgiou, özellikle Crans Montana sonrası Kıbrıs Rum tarafının dünya ve Avrupa gözündeki imajının oldukça kötü olduğuna işaret ediyor ve yeni başkanın öncelikle bu imajın değişmesi için yapıcı adımlar atması gerektiğine işaret ediyor.
Bu adımların ne olması gerektiğini dair soruma ise “önce Guterres çerçevesini kabul etmesi gerekiyor. Kıbrıslı Türklerin siyasi eşitliğini kabul etmesi ve enerji kaynaklarının her iki toplumun yararına olacak şekilde paylaşılması için bir tavır sergilenmesi gerekiyor” diye yanıt veren Georgiou, “bu yönde atılacak adımlar bizi kabul edilemez 2 devlet temelli ayrılıkçılık yolundan çıkarır” ifadelerini kullanıyor.
Hristodulis’in Avrupa Birliği’nden Kıbrıs müzakerelerinde daha etkin bir rol oynamasını istediğini ve üst düzey bir temsilci atanmasına ilişkin talebini ise zor bir konu olarak değerlendirdiğini söyleyen Georgiou, Türkiye’deki seçim döneminde böyle bir atama yapılmasının zaten beklenmediğini ancak daha önce Mart 2021’de Avrupa Konseyi tarafından yapılan, “böyle bir konuda sorumluluk almak istemediğine” dair tavrını da hatırlatarak Crans Montana’da olduğu gibi tarafların uzlaşı sağlamalarının ardından AB’nin sürece dahil olabileceğine vurgu yapıyor.