AP Türkiye Raportörü Amor: Jeopolitik, demokrasi eksikliği için mazeret olamaz
Yayımlanacak yıllık Türkiye raporu hazırlıkları çerçevesinde yapılan görüşmelerini tamamlayan Avrupa Parlamentosu Türkiye Daimi Raportörü Nacho Sánchez Amor basın bildirisi yayınladı.
Avrupa Parlamentosu Türkiye Daimi Raportörü Nacho Sánchez Amor, Türkiye ziyaretinin ardından ‘jeopolitik, demokrasi eksikliği için bir mazeret olamaz’ başlıklı bir açıklama yayınladı. Açıklamada, “Türkiye ile ilgili yalnızca ilerleme eksikliğinden bahsedebileceği” kaydedildi.
AP Türkiye Daimi Raportörü Nacho Sánchez Amor, 19 ve 20 Aralık’ta Türkiye’yi ziyaret ederek Ankara’da üst düzey hükümet ve parlamento yetkilileri ile siyasi parti, düşünce kuruluşları ve sivil toplum temsilcileriyle bir araya geldi.
Yayımlanacak yıllık Türkiye raporu hazırlıkları çerçevesinde yapılan görüşmelerini tamamlayan Amor, bir basın bildirisi yayınladı.
“Türkiye’nin Ukrayna ve Rusya arasındaki arabuluculuk rolü ve Karadeniz Tahıl Girişimine aracılık ederek oynadığı kilit rol nedeniyle takdirlerimi bir kez daha ifade etmek isterim” diyen Amor, “Türkiye, bir NATO müttefiki ve ticaret, ekonomi ve göç alanlarında kilit bir ortak olmanın yanı sıra, halen AB’ye katılım için aday ülkedir. 2023’teki yeni raporun taslağını hazırlarken, Raportör olarak görevim Türkiye’nin bu alandaki ilerlemesini değerlendirmektir. Şu an için, Türkiye ile ilgili yalnızca ilerleme eksikliğinden bahsedebileceğimizi üzülerek gözlemliyorum.” ifadelerini kullandı.
Basın bildirisinde şu ifadeler yer aldı:
“Net kriterlere dayanan katılım sürecinin jeopolitik ile devre dışı bırakılması mümkün değildir. Bununla birlikte, Rusya’ya yönelik yaptırımlardan kaçınılmasını önleyecek çabaların artırılması, AB dış politikasına uyumun bir parçası olarak doğru yönde atılmış bir adım olacaktır. AB’ye üye olmak bir ülkedeki demokrasinin durumuyla ayrılmaz biçimde ilişkilidir.
AB ile uyumlu olmak, belirli bir toplum modeliyle uyumlu olmak anlamına gelir. Bugün mevcut Türk hükümeti tarafından sunulan model ise, bunun aksine, otoriter yönetim, denge ve denetleme mekanizmasının olmaması ile tanımlanmaktadır. Bu senaryoda, ortak çıkarları ilgilendiren konuları tartışmaya devam edebiliriz, ancak salt bu tür bir işbirliği ilişkilerimizin potansiyeline ulaşmasına izin vermeyeceği gibi, Türk toplumunun özlemlerini tatmin etmekten de uzak kalacaktır.
Avrupa’nın, Türkiye’nin kendi dış politikasını oluşturması ve savunması ile bir sorunu yoktur. Öte yandan bu politikanın şu andaki gibi sert bir söylem ve askeri vasıtalar kullanılarak yürütülmesi, özellikle diplomatik yöntemler ve uluslararası hukukun giderek daha fazla göz ardı edildiği bir ortamda, ciddi endişeler yaratmaktadır. Güçlü bir bölgesel aktör olmak, demokratik değerleri desteklemekle çelişmez. Türkiye’nin demokrasi istikametine geri döndüğünü ve güvenin yeniden tesis edilebileceğini görmeyi samimiyetle diliyorum.”