Sanayi Odası: İthalata bağımlılığı artırmak için algı oluşturulmaya çalışılıyor
Kıbrıs Türk Sanayi Odası (KTSO), yerli üretime yönelik saldırılar yapıldığını savunarak, “Üretime yönelik saldırılara geçit vermeyeceğiz” dedi.
Pandemi sürecinin yerli üretimin ülkeler için ne kadar yaşamsal olduğunu açıkça ortaya koyduğunu belirten Oda, böylesi bir süreçte yerli üretime yönelik yapılan ‘kasıtlı saldırıların’ ekonomiye vurulan bir darbe olduğunu belirtti.
Odadan yapılan yazılı açıklamada, dünya genelinde salgın sürecinde karşılaşılan sorunlar ve elde edilen tecrübelerin, yerel üretimin önemini bir kez daha tüm dünyaya kanıtladığı belirtilerek, ülkelerin, yerel üretimlerinin desteklenmesi için ciddi politikalar oluşturduğu ve uygulamaya koyduğuna dikkat çekildi.
Son dönemlerde ‘belli kesimler’ tarafından yerli üretime karşı bir karalama kampanyası yürütüldüğü kaydedilen açıklamada, “Benzeri yöntemler uzun yıllardır dönem dönem denenmekte, çarpıtılmış veriler ve anlamsız argümanlar kullanılarak, adeta ithalata bağımlılığı artırmak için algı oluşturulmaya çalışılmaktadır. Enteresan olan ise, tüm bunların tüketici refahının yükseltilmesi için olduğu söylemidir” ifadeleri kullanıldı.
“İHTİYACIMIZ DAHA FAZLA ÜRETİM VE İHRACATTIR”
“Ekonomimiz birçok alanda Güney Kıbrıs ve Malta gibi ada ülkeleri ile kıyaslanmaktadır” denilen açıklamada, şöyle devam edildi:
“2019 yılında KKTC’de ihracatın ithalatı karşılama oranı %5.1 iken, Güney Kıbrıs’ta bu oran %38.3, Malta’da ise %50.5’dir. Bu veriler ortada dururken halkın refahını üretimde değil, ithalatta görmek akıl tutulmasıdır. Oysa ekonomimizin gelişmesi için ihtiyacımız daha fazla üretim ve ihracattır.”
Dünyada yerli üretimi gelişmiş olan tüm ülkelerin, sanayilerindeki gelişimi yerli üretimi koruyarak, girdi maliyetlerini düşürerek ve üreticilerinin rekabet gücünü artırarak sağladığı ifade edilen açıklamada, dünya genelinde yerli üretimin desteklenmesi için birçok metot kullanıldığı, fonlar, kotalar, vb. koruma uygulamalarının bunlardan bazıları olduğu kaydedildi.
Odanın, ülkede yerel girdi kullanan ve katma değer yaratan tüm üretimlerin korunması gerektiğini açıkça savunduğu vurgulanan açıklamada, “Gerçekler ile bağdaşmayacak şekilde koruma uygulamalarının bir rant metodu olduğunu iddia edenler, ülkelerin hangi kriterlerle hangi ürün gruplarına nasıl koruma uyguladığını internet aracılığı ile yalnızca iki dakika içinde öğrenebilirler” ifadelerine yer verildi.
“YERLİ ÜRETİME YÖNELİK KORUMA DÜZEYİ EN AZ ON KAT ARTTI”
Dünya Ticaret Örgütü verilerine göre dünyanın en büyük 20 ülkesinin kendi aralarında yaptığı ticaret dikkate alındığında, 2009 yılında ithalatta 68 farklı kısıtlama önlemi alınmışken, 2018 yılında bu rakamın 1,328 olduğu belirtilen açıklamada, şunlar kaydedildi:
“Aynı dönem içerisinde ithalatta koruma G20 ülkeleri arasında toplam ticaretin %0,7’si iken, bu rakam 2018’de %8,8 olmuştur. Bir başka ifadeyle son on yılda dünyanın en büyük 20 ülkesinde yerli üretime yönelik koruma düzeyi en az on kat artmıştır”
“Ülkemizde koruma duvarları yok denecek kadar azken, manipülasyon yoluyla bunların kaldırılmasını talep etmek en hafif tabirle düşüncesizliktir” denilen açıklamada, “Ekonomik refaha giden yol ithalat değil, sanayidir, inşaattır, turizmdir, yükseköğrenimdir, tarımdır, üretimdir. Üretmek, var olmaktır” ifadeleri kullanıldı.