Gezi Direnişi 9 yaşında!
Milyonlarca yurttaşın AKP iktidarının baskılarına karşı ayağa kalktığı Gezi Direnişi 9 yaşında.
2013 yılında Taksim Gezi Parkı’ndaki ağaçların kesilerek yerine Topçu Kışlası ve AVM yapılmasına karşı başlayan daha sonra dalga dalga büyüyerek tüm Türkiye’ye yayılan Gezi Direnişi 9 yaşında. Tarihe milyonlarca yurttaşın adalet, eşitlik, özgürlük ve demokrasi taleplerini yükselttiği direniş olarak geçen Gezi Direnişi, bugün hâlâ AKP iktidarının en büyük korkularından biri…
28 Mayıs 2013’te Gezi Parkı’nın Asker Ocağı Caddesi’ne bakan duvarın 3 metrelik kısmı yıkıldı ve ağaçlar yerinden sökülmeye başlandı. Taksim Dayanışması’yla birlikte parkın yıkılmasına karşı çıkan yaklaşık 70 kişilik grup iş makinelerinin önünde durarak yıkımı engellemek istedi. Gezi Parkı’nda toplanma çağrılarının ardından yüzlerce yurttaş çadır kurarak ağaçların kesilmesini engellemek için nöbet tutmaya başladı.
29 Mayıs sabahında polisler parkta nöbet başlatan yurttaşlara saldırdı ve çadırları yaktı. Tepkilere rağmen yıkım çalışmalarına devam edilince daha çok insan Gezi Parkı’ndaki ağaçları savunmak için bir araya geldi. İş makinelerinin önüne geçen yurttaşlar, yıkım çalışmalarını engelledi ve nöbet tutmaya başladı.
30 Mayıs’ta polis sabahın çok erken saatlerinde parkta çadırlarda nöbet tutanlara tekrar saldırdı. Polisin saldırısı kısa sürede parka daha fazla kişinin gelmesine neden oldu. Polisin biber gazlı saldırısı sonucunda yurttaşlardan bazıları yaralandı.
31 Mayıs sabahı da polis yine parka baskın düzenledi. Çadır kuran yurttaşları fiziksel müdahaleyle dağıtmaya çalışan polisin şiddetli saldırısı nedeniyle üç kişi gözünü kaybetti; onlarca kişi de yaralandı.
Polisin Gezi Parkı’ndaki ağaçları savunan yurttaşlara karşı saldırıları ve dönemin Başbakanı Tayyip Erdoğan’ın söylemleri, milyonlarca yurttaşı sokağa döktü.
Türkiye’nin her kentinde sokakları ve meydanları dolduran yurttaşlar, AKP iktidarının baskısına, dayatmalarına, yaşam tarzlarına müdahalelerine, yoksulluğa, açlığa ve doğa katliamlarına karşı isyanı büyüttü.
Farklı siyasi görüş ve kültürden milyonlarca kişi bir araya gelerek demokrasi, eşitlik, özgürlük için ayağa kalktı.
Türkiye tarihinin gördüğü en büyük direniş böyle başladı…
YİTİRİLENLER
Gezi Direnişi yurdun dört bir yanında yoğun katılımlarla devam ederken, AKP iktidarı da isyanı bastırmak için polis şiddetine başvurdu. Milyonlarca yurttaş biber gazının ne olduğunu Gezi Direnişi’nde öğrendi. Onlarca yurttaş polisler tarafından coplandı, dövüldü.
Direniş sırasında Berkin Elvan, Hasan Ferit Gedik, Mehmet Ayvalıtaş İstanbul’da, Ali İsmail Korkmaz Eskişehir’de, Ethem Sarısülük Ankara’da, Abdullah Cömert ve Ahmet Atakan Antakya’da, Medeni Yıldırım ise Diyarbakır’da hayatını kaybetti.
Berkin Elvan, İstanbul Okmeydanı’nda polis Fatih Dalgalı’nın hedef alarak attığı gaz fişeğiyle başından yaralanıp dokuz ay komada kalmasının ardından 11 Mart 2014 tarihinde hayatını kaybetti. Berkin’in katili bugün hâlâ aramızda.
Ali İsmail Korkmaz daha 19 yaşındayken Eskişehir’de bir sokak arasında polisler ve esnaf tarafından dövülerek öldürüldü. Mahkeme, katillere iyi hal indirimi uygulayarak cezaları indirdi…
Dönemin Başbakanı Erdoğan ise eylemler sırasında onlarca kişinin ölümüne, yaralanmasına ve sakat kalmasına sebep olan polisleri “Polisimiz destan yazdı” diye övmüş, “Talimatı ben verdim” demişti.
YARINA KALAN EN BÜYÜK MİRAS
Gezi Direnişi, Türkiye’nin gördüğü en görkemli direnişi olarak tarihe geçerken, farklı kesimlerden milyonların eşitlik ve özgürlük şiarıyla nasıl bir araya gelebileceğini, kurtuluşun ancak dayanışmayla ve direnişle mümkün olabileceğini bir kez daha gösterdi. Aradan 9 yıl geçmesine rağmen AKP iktidarının bugün en büyük korkularından biri hâlâ Gezi Direnişi…
GEZİ YARGILAMALARI VE TUTUKLAMALARI
AKP iktidarı, Gezi Direnişi’nin “hesabını” hiçbir delil ve anayasal gerekçenin var olmadığı mahkemelerde sormak için kolları sıvadı. İktidardan talimat alan hakimler ve savcılar, 17 sanıklı Gezi Davası’nda ceza yağdırdı.
Gezi Direnişi iddianamesi ilk olarak 2014 yılında kabul edildi. 26 kişi hakkında “örgüt kurmak ve yönetmek” suçlamasıyla dava açıldı. Yaklaşık bir yıl sonra ise İstanbul 33. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından tüm sanıkların beraatına karar verildi.
4 Mart 2019 tarihinde ise “FETÖ soruşturmaları” sebebiyle görevden alınan ve firari durumda olan dönemin savcısı Muammer Akkaş tarafından toplanan ikinci iddianame kabul edildi.
AİHM, 18 Şubat 2020’de Gezi Davası sanıkları Ayşe Mücella Yapıcı, Şerafettin Can Atalay, Tayfun Kahraman, Ali Hakan Altınay, Osman Kavala, Yiğit Aksakoğlu, Yiğit Ali Ekmekçi, Çiğdem Mater Utku ve Mine Özerden’in beraatına karar verdi ancak Osman Kavala tahliye edilmedi.
İstinaf Mahkemesi ise 21 Ocak 2021’de verdiği kararla 18 Şubat 2020’de dokuz kişi hakkında verilen beraat kararını bozdu.
Gezi Davası’nın 25 Nisan 2022’de görülen karar duruşmasında Osman Kavala “Hükümeti kaldırmaya teşebbüsten” ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası aldı. Mücella Yapıcı, Çiğdem Mater, Hakan Altınay, Mine Özerden, Can Atalay, Tayfun Kahraman ve Yiğit Ali Ekmekçi’ye 18’er yıl hapis cezası verilirken, tamamının tutuklanmasına karar verildi.
Kaynak: İleri Haber