Türkiyeli yazardan çok acı bir yazı: Açlık, yoksulluk ve vicdansızlık…
"İktidar ve yandaş medya orkestrası, “kuru ekmek yiyebiliyorlarsa aç değillerdir” diyerek yoksulluğun sınırlarını belirlemiş, çocuğuna pantolon alamadığı için intihar eden İsmail Devrim için halkın tepkisini “tatava yapmak” olarak görmüş olsa da gerçek, onların pişkin ifadelerinin altında yok olmuyor."
Türkiye’de yayın yapan İleri Haber’den Mehmet Fırat Özgür, AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “ülkede aç falan yok” sözlerinin ardından kaleme aldığı yazıda Türkiye halklarının yaşadığı yoksulluğu anlattı.
Özgür’ün yazısı şöyle:
Türkiye’nin son 10 yılını yoksulluğundan, intiharlarından, isyanlarından okumak mümkün. Görmeyen gözün, duymayan kulağın, konuşmayan ağzın bildiği gerçekler bunlar. Hani iktidarın “siyaseti yapılmaması gerekenler” kategorisinde yer alan ve siyasetin en temel derdi olması gereken şeyler. Bu yüzden de Erdoğan “Aç kalan filan yok, vicdansızlık etmeyin” diyor. Vicdansızlığı yoksullar, açlar, geçinemeyenler yapıyor. Yandaş sermayedarların vergi borçlarını silen, geçilmeyen yolun garantisini veren, Covid-19 salgınında “bin-yüz-yetmiş-sekiz lira”yı bağıra bağıra ücretsiz izne çıkarılan işçiye veren, yurttaş artık ürünlere gelen zamları takip edemezken manda yoğurdu tavsiyesi veren Erdoğan’a “aç kaldık” demek büyük vicdansızlık(!).
AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan, Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu Merkez Ofisi Açılışı ve Ustalara Saygı Ödül Töreni’nde “aç kaldık” diyenleri vicdansızlık ile suçlayarak, “Ne aç kalması? Aç kalan falan yok yeter ki bu noktada dürüst ol, samimi ol. Sürekli olarak yapmış olduğumuz zamlarla, parasal düzenlemelerle vatandaşın imkanlarını nereden nereye getirdiğimiz ortada.” demişti. Erdoğan böyle söyleyince insanın, “Vallahi de billahi de yoksuluz” diye kendini kanıtlayası geliyor. Gelmesin. Yoksuluz, açız, geçinemiyoruz çünkü.
Erdoğan’ın bunu rahatça söyleyebilmesinin bir sebebi de yaratılan yoksulluk algısı. Televizyonun varsa yoksul olamazsın. Cebinde günün ihtiyaçlarına göre bir cep telefonu varsa yoksul olamazsın. Temel ihtiyaçlarını karşıladıktan sonra cebinde paran kalmasa bile -ihtiyaçlarını karşılayabildiğin için- yoksul olamazsın. Ya da menemenin içine sucuk doğradıysan… AKP’de yoksulluğun tanımı gidilen öğrenci evinde menemenin içindeki sucuğa göre yapılır. Sucuk varsa şikayet edemezsin.
En az bizim kadar iktidarın da bildiği şeyleri söylüyoruz ama yine de söyleyelim: Yoksulluğun tanımı, dönemin koşullarında gerekli ekonomik ve sosyal ihtiyaçların karşılanma durumuna göre yapılır. Cebimizdeki cep telefonuna göre değil. Ayrıca, “Bir whatsapp grubuyla bu işleri çözeriz. Whatsapp grubunda olmazsan bize dahil olamazsın” diyen biz değildik. Ya da internet geleceğin olmazsa olmazı olacak. Bunu kullanmayan sistemin dışında kalsın” diyen de biz değildik. Ama iktidarın zihniyetindeki akademisyen, gazeteci, öğretmen “İnternetin, bilgisayarın yoksa okumayıver” diyebildi.
İktidar ve yandaş medya orkestrası, “kuru ekmek yiyebiliyorlarsa aç değillerdir” diyerek yoksulluğun sınırlarını belirlemiş, çocuğuna pantolon alamadığı için intihar eden İsmail Devrim için halkın tepkisini “tatava yapmak” olarak görmüş olsa da gerçek, onların pişkin ifadelerinin altında yok olmuyor. Bu ülkenin boğaz manzaralı evinden karantina keyfi yaşayan zenginleri varsa, aç kalma korkusuyla salgının en yakıcı zamanında yüzlerce arkadaşıyla dip dipe çalışmak zorunda kalan işçisi de var. “Evimin önünde eylem yaptılar, haneye tecavüz var” diye ağlayan patronu, patron sevicisi varsa, aç kalmamak için 4 liranın mücadelesini veren, cop yiyen, gözaltına alınan emekçileri de var.
Kanıtlamaya gerek yok dedik ama iyisi mi geçen son 4 yıla şöyle bir bakalım. Kimler vicdansızlık etmiş…
ÇOCUĞUNA PANTOLON ALAMAYAN İSMAİL DEVRİM
Kocaeli’de İsmail Devrim isimli yurttaş çocuğuna okul pantolonu alamadığı için yaşamına son vermişti. Bir süredir işsiz olan İsmail Devrim, liseye giden oğlunun okul kıyafeti olmadığı için derse alınmak istenmediğini öğrendi. Oğlunun anlattıklarıyla akşam evde bunalıma giren iki çocuk babası İsmail Devrim sabaha karşı 06.00 sıralarında evin banyosuna girdi ve kendini iple astı. İsmail Devrim’in cenazesi Balıkesir’de toprağa verildi.
CEBİNDEN BORÇ DEFTERİ ÇIKAN RAMAZAN KAVALCI
Çanakkale’de 2 çocuk babası 41 yaşındaki esnaf Ramazan Kavalcı, evinde kendini asarak intihar etti. İddiaya göre; evdeki aramalar sonucunda Ramazan Kavalcı’nın cebinden bir borç defteri çıktı. Tefecilere borç edindiği, üzerinde yaklaşık 500 bin liralık bir borç yazılı olan kağıt bulunduğu, Kavalcı’nın borç yüzünden intihar ettiği iddia edildi.
SITKI AYDIN KENDİNİ YAKTI
Meclis’in Dikmen kapısına 50 metre uzaklıktaki hastane önüne benzin bidonuyla gelen 39 yaşındaki Sıtkı Aydın, maddi sıkıntıları olduğunu, kendini ateşe vereceğini söyledi.
İnşaat işçisi olarak çalışan Sıtkı Aydın benzini başından aşağı döktükten sonra çakmağı ateşledi. Sıtkı Aydın’ın alev alan kıyafetleri son anda söndürüldü.
EYYÜP DAL KENDİNİ YAKTI
İş-Kur’da istediğini bulamayan eski hükümlü işsiz yurttaş Eyyüp Dal önce olumlu cevap aldığı Gaziantep’in AKP’li Şahinbey Belediyesi’nden daha sonra olumsuz yanıt alınca belediye binası önünde kendisini yaktı.
Eyüp Dal, ağır yanıklar içerisinde kaldırıldığı yoğun bakım merkezinde 4 gün sonra yaşamını yitirdi.
SÜLEYMAN ÇİFTÇİ SİLAHLA KENDİNİ VURDU
Aydın’ın Efeler ilçesine bağlı Çeştepe Mahallesi’nde yaşayan çiftçi Süleyman Şahin evinin ahırında silahla intihar etti.
Yakınlarından alınan bilgiye göre krizden dolayı geçim sıkıntısının olduğunu ve bir süredir psikolojisinin bozuk olduğunu belirtildi.
RECEP PEKER KENDİNİ YAKTI
Ankara Güvenpark’ta Recep Peker isimli emekli bir yurttaş banka borçları sebebiyle maaşına bloke konulması üzerine benzin döküp kendisini yaktı.
ADEM YARICI KENDİNİ YAKTI
Hatay’ın Antakya ilçesinde bulunan Hatay Valiliği önünde, bir süredir işsiz olan Adem Yarıcı isimli yurttaş “Çocuklarım aç” diyerek kendini yaktı. İşsizlik nedeniyle bunalıma girdiği öğrenilen Yarıcı kaldırıldığı hastanede yaşamını yitirdi.
ÜNLÜ KEMAN VİRTÜÖZÜ İLYAS TETİK İNTİHAR ETTİ
Türkiye’nin en ünlü müzisyenleriyle çalışan keman virtüözü İlyas Tetik’in Sarıyer’deki evinde geçim sıkıntısı sebebiyle intihar ettiği öğrenildi.
MÜZİSYEN ERDEM TOPUZ İNTİHAR ETTİ
İzmir Buca’da bulunan müstakil bir evde meydana gelen olayda, müzisyenlikle uğraşan ve pandemi sürecinde geçim sıkıntısı çeken iki çocuk babası Erdem Topuz, ailesinin evde olmadığı bir sırada yanan kömür sobasını açıp, kovasını dışarı çıkardı. Çıkardığı kovayı odaya koyup, kapıyı kapatan Topuz, sızan karbonmonoksit gazından zehirlendi.
MÜZİSYEN MERT EL İNTİHAR ETTİ
İzmir’de çeşitli mekanlarda perküsyon çalarak geçimini sağlayan genç müzisyen Mehmet Mert El geçim sıkıntısı nedeniyle yaşamına son verdi.
BELEDİYE İŞÇİSİ RECEP KILINÇARSLAN İNTİHAR ETTİ
AKP’li Üsküdar Belediyesi’nde çalışan ve işten çıkarılan Kılınçarslan, iş bulamadığı ve yaşadığı maddi sıkıntılara dayanamayarak yaşamına son verdi
ESNAF ÖZGÜR PEHLİVAN İNTİHAR ETTİ
Eskişehir’de biriken borçları nedeniyle bunalıma girdiği iddia edilen 28 yaşındaki Özgür Pehlivan yaşamına son verdi. Gazete Duvar’dan Özge Zaim’e konuşan Eskişehir Kahveciler Odası Başkanı Zeki Çoban, “Aldığı krediyi çeviremediği için duyumlarımıza göre bunalıma düşerek kendi canına kıymış” dedi.
MEHMET GÖKMEN KENDİNİ YAKTI
Manisa’nın Turgutlu ilçesinde maddi sıkıntılar yaşayan 3 çocuk babası 56 yaşındaki Mehmet Gökmen, Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı’nın önünde üzerine benzin dökerek kendini ateşe verdi.
***
Bu isimler ve ardında bıraktıkları insanlar, yoksulluklar ve geçim dertleri yalnızca duyabildiklerimizin, okuyabildiklerimizin birkaç tanesi. Markete gittiğinde kuruşu hesaplamak zorunda kalan, bir ihtiyacını karşılamak için başka ihtiyacından vazgeçen, “etin tadını unuttuk” diye isyan eden, “barınamıyoruz” diye haykıran milyonlarca insan var. Şimdi bir pişkinlik daha yapıp “E bunlar ‘açız’ demiyor ki” diyebilirler. Ancak biz “Aç kalan filan yok” derken yüzünü Sabancılara, Cengizlere, Özilhanlara dönenlere karşı, geçinemediği için intihar eden işçiyi, müzisyeni, esnafı, öğrenciyi ne yöne bakarlarsa o yöne tutmaya devam edeceğiz.