BARIŞ ADASI MI, GÜVENLİK ÜSSÜ MÜ?
Kıbrıslı Rum lider Hristodulidis’in “Orta Doğu için NATO/AGİT” çağrısı, Lefkoşa’nın klasik “barış adası” söylemini aşan, yeni bir jeopolitik iddia taşıyor. Bugün Kıbrıs’a konuşan kaynaklar, bu çıkışın Kıbrıs’ı bölgesel krizlerin diplomatik platformuna dönüştürme riski taşıdığına ve garantör ülkelerle özellikle Türkiye ile yeni bir stratejik gerilim hattı yaratabileceğine dikkat çekiyor.
BARIŞ ADASI MI, GÜVENLİK ÜSSÜ MÜ?
Kıbrıslı Rum lider Hristodulidis’in “Orta Doğu için NATO/AGİT” çağrısı, Lefkoşa’nın klasik “barış adası” söylemini aşan, yeni bir jeopolitik iddia taşıyor. Bugün Kıbrıs’a konuşan kaynaklar, bu çıkışın Kıbrıs’ı bölgesel krizlerin diplomatik platformuna dönüştürme riski taşıdığına ve garantör ülkelerle özellikle Türkiye ile yeni bir stratejik gerilim hattı yaratabileceğine dikkat çekiyor.
Bugün Kıbrıs
1. TÜRKİYE BOYUTU
Bu öneri, Ankara için çelişkili bir tablo yaratıyor. Bir yandan Türkiye, Gazze sonrası güvenlik mimarisinde rol arayışında; öte yandan “Orta Doğu’nun NATO’su” fikrinin Lefkoşa merkezli olması, Türkiye’nin dışlandığı bir bölgesel güvenlik ekseni anlamına gelebilir. Hristodulidis’in açıklaması, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin garantör statüsünün ötesine geçip yeni bir bölgesel meşruiyet alanı aradığını da gösteriyor.
2. YUNANİSTAN VE AB ETKİSİ
Atina, bu tür bir örgüt fikrini stratejik olarak destekleyebilir: Yunanistan, son iki yılda Doğu Akdeniz-Ortadoğu-Hindistan bağlantısını öne çıkaran “kapsayıcı güvenlik zinciri” politikasını yürütüyor. Brüksel açısından ise Kıbrıs’ın böyle bir platform önermesi, AB’nin Güney Komşuluk Politikası çerçevesine değer katabilir. AB, bu yapıyı kendi güvenlik mimarisiyle “koordineli” hale getirmeye çalışacaktır.
3. KIBRISLI TÜRKLER VE İÇ DENGE
Kıbrıs Türk tarafı açısından, böylesi bir bölgesel örgüt kurucu rolü, Lefkoşa’nın egemenlik alanını uluslararasılaştıran bir adım olarak görülebilir.
Erhürman yönetiminin federasyon zeminine dönüş arayışı, böylesi bölgesel vizyonla çelişmeyebilir, aksine, Kıbrıs’ın “tek ada, iki toplum, çok taraflı güvenlik” denkleminde daha fazla görünür olmasını sağlayabilir. Ancak Ankara’nın güvenlik ekseninden dışlandığı bir denklem, kuzeyde politik baskı yaratabilir.
4. ABD-İSRAİL BAĞLANTISI
Kıbrıs zaten Gazze’ye insani koridor, Sudan tahliyeleri, ABD-İsrail güvenlik hattı gibi konularda fiilen görev üstlendi. Bu yeni öneri, Washington’un “Doğu Akdeniz mini-NATO” arayışlarına paralel okunuyor. Özellikle Washington Examiner’da çıkan “UNFICYP artık ‘zombi misyon’ haline geldi” yorumları, Kıbrıs’ın BM şemsiyesinden çıkıp Batı-yönelimli güvenlik örgütleriyle entegre olma arayışını hızlandırıyor.













