Erdoğan protestosu sırasında tutuklanan eylemciler serbest bırakıldı: “Bu memlekette inatla direnmekten başka çaremiz yok!”
Eski yargıç Tacan Reynar: “Kürsüde kurdele kesenler utanmalıdır. Bu ülkeye tutunma inadımızdan asla vazgeçmeyeceğiz.”
Erdoğan protestosu sırasında tutuklanan eylemciler serbest bırakıldı: “Bu memlekette inatla direnmekten başka çaremiz yok!”
Eski yargıç Tacan Reynar: “Kürsüde kurdele kesenler utanmalıdır. Bu ülkeye tutunma inadımızdan asla vazgeçmeyeceğiz.”
Bugün Kıbrıs
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın külliye açılışı için adaya gelmesini protesto eden yurttaşlara yönelik polis müdahalesiyle başlayan süreçte gözaltına alınan altı eylemci, yaklaşık dört saatlik tutukluluğun ardından, üzerlerine okunan dört ayrı dava dosyasıyla birlikte serbest bırakıldı. Eylemciler, yalnızca ifade özgürlüklerini kullandıkları sırada polis tarafından orantısız güçle müdahale edildiklerini, anayasal haklarının açıkça gasp edildiğini ve bu nedenle polisten resmen şikâyetçi olduklarını açıkladılar. Serbest bırakılmalarının ardından Lefkoşa Polis Müdürlüğü önünde yapılan açıklamalarda hem eylemin gerekçeleri hem de yaşananlara ilişkin tepkiler yüksek sesle dile getirildi.
Eylemcilerin karakola götürülmesinin hemen ardından dayanışma büyüdü. CTP milletvekilleri Ürün Solyalı ve Sami Özuslu, Barolar Birliği Başkanı Hasan Esendağlı, Bağımsızlık Yolu Genel Sekreteri Umut Ersoy, KTOEÖS Genel Sekreteri Tahir Gökçebel, YKP Genel Sekreteri Murat Kanatlı, çok sayıda sivil toplum örgütü temsilcisi ve yurttaş karakol önüne gelerek protestoculara destek verdi.
“UTANIN! BU MÜCADELE DEVAM EDECEK”
Eski yargıç Tacan Reynar, karakol önünde yaptığı konuşmada, ülkedeki siyasi yozlaşmaya ve halk iradesinin bastırılmasına karşı net bir duruş sergiledi. Kurdele keserek külliye açılışına katılanlara seslenen Reynar:
“Külliyeyi sıraya girip açanlar, kurdele kesenler buna utanmalıdır. Her birimiz, her bir ‘Bidey’, her bir ‘Kıbrıs’ olarak bu ülkeye inancımızı, dirayetimizi, bu ülkeye tutunma inadımızı asla geri adım atmadan savunacağız” dedi.
Polis müdahalesinin orantısız olduğunu vurgulayan Reynar, gösterinin barışçıl olduğunu, polislerin dağılma uyarısına karşı anayasal haklarını savundukları için darp edilerek gözaltına alındıklarını söyledi. Haklarında okunan dört farklı davaya karşılık, polisten darp ve ifade özgürlüğünün engellenmesi gerekçeleriyle şikâyetçi olduklarını açıkladı.
“REJİM BİZİM VARLIĞIMIZA BİLE TAHAMMÜL EDEMİYOR”
Yeni Kıbrıs Partisi Sekreterya Üyesi Halil Karapaşaoğlu, Erdoğan’ın uçağının inişinden yalnızca birkaç dakika sonra polisin kendilerine müdahale ettiğini belirtti. Yaklaşık on beş kişilik bir grubun “İrade bizde” pankartı açtığını, kimseye hakaret etmediklerini ya da şiddet uygulamadıklarını ifade eden Karapaşaoğlu, “Rejim buna bile tahammül edemedi, çünkü evin sahibi geldi” sözleriyle Erdoğan’ın varlığının adada olağanüstü koşulları beraberinde getirdiğini dile getirdi.
Karapaşaoğlu, “Kıbrıs’ta sol kesimden bugüne kadar hiçbir şiddet eylemi gerçekleşmedi. Ama onlar bizim varlığımızdan dahi rahatsızlar. Türkçe konuşan Kıbrıslılar kendi ana yurtlarında yabancıya dönüştürüldü” diyerek Türk kolonyalizmine karşı örgütlü sivil itaatsizlik çağrısı yaptı.
“YURDU OLMAYANIN SAĞLIK, EĞİTİM, EMEK HAKKI DA OLMAZ”
Kolonileşmenin sadece kültürel değil, sosyoekonomik bir tehdit olduğunu söyleyen Karapaşaoğlu:
“Yurtsuz insan hasta olur, yurdu olmayan insan kanser olur, yabancılaşır. Yurt mücadelesine girmek zorundayız. Çünkü yurdunuz yoksa sağlık hakkınız, emek hakkınız, eğitim hakkınız da olamaz” diyerek mücadeleyi büyütme çağrısında bulundu.
NÖVBER GÜRTAY: “BİZ KONUŞTUKÇA BİRLİKTE GÜÇLENİYORUZ”
Eylemcilerden Növber Gürtay, konuşmasında direnmenin yalnızca sokakta değil, hayatın her alanında sürdürülmesi gerektiğini ifade etti. Gürtay:
“Bugün iki kişi başladık, sonra on beş olduk, şimdi yüz kişiyiz. Eminim evlerinde bizi izleyen binlerce kişi de aynı şeyleri düşünüyor. Konuştukça güçleniyoruz” dedi. Gürtay, 124 okulda hâlâ tadilat olduğunu, çocukların çadırlarda eğitim gördüğünü hatırlatarak “Bizim külliyeye değil, okula ihtiyacımız var. Kıbrıs Türk halkı kendi ihtiyaçlarını belirleyecek iradeye sahiptir” diye konuştu.
GAZETECİLERE YÖNELİK BASKI DA GÜNDEMDEYDİ
Halil Karapaşaoğlu, sadece eylemcilerin değil, gazetecilerin de hedefte olduğunu belirtti. Karapaşaoğlu, “Ali Kişmir 10 yıl hapisle karşı karşıya. Ayşemden Akın ölüm tehditleri alıyor. Cenk Mutluyakalı’ya, Serhat İncirli’ye, Şener Levent’e davalar açılıyor. Bu baskılar biz sustukça artacak” diyerek basına yönelik saldırılara karşı da toplumsal dayanışma çağrısı yaptı.
4 DAVA, BİR MÜCADELE: “MAHKEME SALONLARINDA GÖRÜŞECEĞİZ”
Tacan Reynar, eylemciler hakkında polisi görevinden men etme, sükûnu bozma, rahatsızlık verme ve izinsiz topluluk oluşturma suçlamalarıyla dört ayrı dava okunduğunu açıkladı. Aynı zamanda polisin eylemcileri darp etmesi ve ifade özgürlüklerini engellemesi gerekçesiyle karşı şikâyette bulunduklarını, hem ceza hem de hukuk davası açacaklarını ifade etti:
“O polis memurlarıyla mahkeme salonlarında yeniden görüşeceğiz. Bu hukuksuzluğun peşini bırakmayacağız.”
“İNATLA DİRENMEKTEN BAŞKA ŞANSIMIZ YOK”
Konuşmalar boyunca en çok öne çıkan vurgulardan biri de kararlılık ve örgütlülük çağrısı oldu. Reynar ve Karapaşaoğlu, mücadeleyi büyütme sorumluluğunun tüm topluma ait olduğunu belirtti. Her bir eylemin, örgütün, sendikanın kendi gücünü kullanarak bu mücadeleye katkı vermesi gerektiği vurgulandı:
“Bu memleketin insanları hiçbir bahaneye sahip olmadan kavgaya katılmalı, direnişi örgütlemelidir. Çünkü unutmayın, onlar bize insanlığımızı unutturmaya çalışıyorlar. Ama biz insanız. Ve insanlar konuşur, düşünür, tepki gösterir.”