Şener Elcil: “Kıbrıs Türk Toplumu’nun iradesi Türkiye tarafından gasbedildi”
Arif Hasan Tahsin Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Şener Elcil, çözüm sürecine dair yapılan açıklamalara, “Siyasi iradesi gasbedilmiş bir toplumun geleceği hakkında karar vermesi mümkün değildir” ifadeleriyle tapki gösterdi.
Şener Elcil: “Kıbrıs Türk Toplumu’nun iradesi Türkiye tarafından gasbedildi”
Arif Hasan Tahsin Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Şener Elcil, çözüm sürecine dair yapılan açıklamalara, “Siyasi iradesi gasbedilmiş bir toplumun geleceği hakkında karar vermesi mümkün değildir” ifadeleriyle tapki gösterdi.
Arif Hasan Tahsin Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Şener Elcil, yaptığı basın açıklamasında, son yıllarda Türkiye’nin sadece toplum liderliği seçimlerine değil, parti başkanlık seçimlerine bile müdahale ettiğini belirterek, “Türkiye, kurulan her hükümette yer alacak bakanları bile belirlemektedir,” ifadelerini kullandı. Ayrıca, Türkiye’nin, 1974 yılından itibaren Kıbrıs’a sistematik olarak nüfus taşıyarak ve vatandaşlık dağıtarak burada hakimiyet kurduğunun altını çizdi.
TÜRKİYE’NİN NÜFUS VE DEVLET KURUMLARI ÜZERİNDEKİ ETKİSİ VURGULANDI
Şener Elcil, Kıbrıs’ın kuzeyine taşınan Türkiye’nin üniversiteleri, öğretmenleri, imamları, medyası, banka ve işletmecilerinin, siyasi müdahaleyi kolaylaştıran faktörler olduğunu belirterek, “Bu müdahaleler, Türkiye’nin ekonomik ve bürokratik gücünü kullanarak gerçekleştirilmekte,” dedi. Elcil, Kıbrıs Türk Toplumu’nun siyasi iradesinin tamamen Türkiye tarafından gasbedildiğini ifade etti ve Kıbrıs’ın kuzeyinde siyaset yapan herkesin bunun somut bir gerçek olduğunu bildiğini dile getirdi.
ÇÖZÜMCÜ ÇEVRELERİN YAKLAŞIMINA ELEŞTİRİ
Açıklamasında, bazı çevrelerin son günlerde çözüm yönünde attıkları adımların ve söylemlerinin gerçeği yansıtmadığını söyleyen Elcil, “Çözümcü çevreler, Kıbrıs Sorunu’nun çözümü için 17 Mart’ta yapılacak Zirve Toplantısı’nda, Kıbrıs Türk Toplumu’nun gasbedilen siyasi iradesinin Türkiye’nin atadığı temsilciler tarafından savunulamayacağını belirtmek yerine, sadece Rum liderliğini suçlamaya devam etmektedirler,” dedi. Elcil, bu çevrelerin, Kıbrıs Türk halkının geçmişte yaşadığı uluslararası hukuktan dışlanma ve azınlık durumuna düşürülme gerçeğinden hiç söz etmediğini vurguladı.
TARİHİ SÜREÇLERE ATIFTA BULUNARAK SORUMLULUK ÇAĞRISI
Kıbrıs Rum Liderliği’nin 1963’teki toplumsal çatışmalar sonrasında, 1964 yılında Birleşmiş Milletler kararıyla sadece Kıbrıslı Rumlar tarafından yönetilen bir devlet haline gelmesinin sorumluluğunun Türkiye’ye ait olduğunu söyleyen Elcil, “Kıbrıs Cumhuriyeti’nin yalnızca Kıbrıslı Rumlara ait bir devlet haline gelmesinin sorumlusu, Türkiye’nin onayıyla Kıbrıs Rum Liderliği’nin tanınmasıdır,” dedi. Ayrıca, Türkiye’nin 1974 sonrasında gerçekleştirdiği nüfus taşıma ve tapu dağıtma politikalarının Kıbrıs Sorunu’nu daha karmaşık hale getirdiğini belirtti.
AVRUPA BİRLİĞİ SÜRECİ VE ANNAN PLANI ELEŞTİRİSİ
Elcil, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin AB üyeliği sürecinde Kıbrıs Türklerinin dışlanmasının da Türkiye’nin sorumluluğunda olduğunu ifade etti. 1994 yılında yapılan Gümrük Birliği Antlaşması ve 2009’daki Helsinki görüşmelerine atıfta bulunarak, Kıbrıs Türklerinin AB sürecine dahil edilmediğini belirtti. Ayrıca, Annan Planı’ndaki anayasa onaylanmadan Kıbrıs’ın kuzeyinin askeri bölge haline getirilmesinin Türkiye’nin politikaları olduğunu vurguladı.
ÇÖZÜM SÜRECİ VE TEK TARAFLI SUÇLAMALARA KARŞI DURUŞ
Son olarak, Elcil, yeni bir görüşme süreci başlarken tek taraflı suçlamalarla çözüm yollarının tıkanmasının Kıbrıs Türklerinin çıkarlarına hizmet etmeyeceğini söyledi. “Siyasi iradesi gasbedilmiş bir toplumun kendi geleceği ile ilgili karar vermesi mümkün değildir. Bu tür söylemler, çözümsüzlüğe hizmet etmektedir,” dedi.
Elcil’in açıklamasında, çözüm sürecinde Kıbrıs Türklerinin haklarının ve iradesinin göz ardı edilmesinin kabul edilemez olduğunu belirterek, Kıbrıslı Türklerin çıkarlarının her koşulda savunulması gerektiğini vurguladı.