“Asgari Ücret Tespit Komisyonu yoksulluğu tescilliyor”
Basın Emekçileri Sendikası, asgari ücretin emekçiyi yaşatmak için değil, yoksulluğu yönetmek için belirlendiğini belirterek Asgari Ücret Tespit Komisyonu’na sert eleştiriler yöneltti. Sendika, mevcut yapının meşruiyetini yitirdiğini savunarak komisyonun lağvedilmesi çağrısında bulundu.
“Asgari Ücret Tespit Komisyonu yoksulluğu tescilliyor”
Basın Emekçileri Sendikası, asgari ücretin emekçiyi yaşatmak için değil, yoksulluğu yönetmek için belirlendiğini belirterek Asgari Ücret Tespit Komisyonu’na sert eleştiriler yöneltti. Sendika, mevcut yapının meşruiyetini yitirdiğini savunarak komisyonun lağvedilmesi çağrısında bulundu.
Bugün Kıbrıs
Basın Emekçileri Sendikası, yaptığı yazılı açıklamada, asgari ücretle yaşamanın mümkün olmadığının artık tartışma konusu olmaktan çıktığını vurguladı. Açıklamada, “Bu ülkede asgari ücret, emekçiyi yaşatmak için değil, yoksulluğu yönetmek için belirlenmektedir. Asgari ücretle yaşamak mümkün değildir ve bu gerçek artık tartışma konusu olmaktan çıkmıştır” denildi.
“SORUMLU SADECE RAKAMLAR DEĞİL, MEKANİZMANIN KENDİSİ”
Basın-Sen, ortaya çıkan tablonun sorumlusunun yalnızca açıklanan rakamlar olmadığını, bu rakamları üreten mekanizmanın kendisi olduğunu belirtti. Açıklamada, “Bu tablonun sorumlusu yalnızca rakamlar değil, bu rakamları üreten Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nun kendisidir” ifadelerine yer verildi.
Komisyonun, özel sektör emekçilerinin yaşam koşullarını esas alan bir yapı olmadığı savunulan açıklamada, “Bu yapı, yıllardır emekçilerin değil patronların ve siyasi iradenin ihtiyaçlarına göre çalışmakta, hayat pahalılığını ve gerçek yaşam maliyetlerini bilinçli şekilde yok saymaktadır” denildi. Her toplantıda emekçiye sabretmesinin telkin edildiği belirtilerek, “Komisyon her toplandığında, emekçiye ‘bir süre daha idare etmesi’ telkin edilmekte, yoksulluk devlet eliyle resmileştirilmektedir” vurgusu yapıldı.
“ÖZEL SEKTÖRDE YOKSULLUK KALICILAŞTIRILIYOR”
Açıklamada, özel sektör emekçilerinin bu düzenin en ağır bedelini ödediği ifade edildi. Asgari ücretin fiilen ortalama ücret haline getirildiği belirtilerek, “Düşük ücret, güvencesizlik ve sendikasızlık kalıcılaştırılmıştır” denildi. Aynı ülkede yaşayan emekçiler arasında yaratılan ücret farklarının sosyal adaletin açık inkârı olduğu vurgulandı.
Basın-Sen, asgari ücretin en düşük kamu maaşının dahi altında tutulmasına dikkat çekerek, bunun “emekçiye reva görülen hayatın açık göstergesi” olduğunu ifade etti.
“SORUN ARTIŞ ORANI DEĞİL, SİSTEMİN KENDİSİ”
Sendika, sorunun asgari ücretin az artırılması olmadığını net bir şekilde ortaya koydu. Açıklamada, “Sorun, asgari ücretin nasıl ve kimler tarafından belirlendiğidir” denilerek, emekçiyi temsil etmeyen ve yoksulluğu olağanlaştıran bir mekanizmanın başlı başına sorun olduğu ifade edildi. Bu çerçevede, “Asgari Ücret Tespit Komisyonu bu haliyle meşruiyetini yitirmiştir” değerlendirmesi yapıldı.
“REFORM DEĞİL, LAĞVEDİLMELİ”
Basın-Sen, mevcut yapının emekçiler adına karar verme yetkisini tanımadığını açıkladı. “Yoksulluğu kalıcılaştıran, emeği ucuz iş gücü olarak gören, sendikaların iradesini yok sayan bu komisyonun reforme edilmesi değil, lağvedilmesi gerekmektedir” denilen açıklamada, emekçilerin yaşamının kapalı kapılar ardında yapılan pazarlıklara teslim edilemeyeceği vurgulandı.
Sendika, asgari ücretin en düşük kamu maaşına eşitlenmesi ve hayat pahalılığı oranında artırılması gerektiğini açık bir talep olarak dile getirdi.
“SENDİKASIZ ÇALIŞTIRMA YASAKLANMALI”
Açıklamada, örgütsüzlüğün dayatıldığı ve sendikal mücadelenin baskılandığı bir çalışma düzeninde adil ücret ve insanca yaşamın mümkün olmadığı ifade edildi. Özel sektörde sendikasızlaştırmanın emeğe karşı yürütülen sistemli bir saldırı olduğu belirtilerek, “Buna karşı sendikasız çalıştırılmak yasaklanmalıdır” çağrısı yapıldı.
“YOKSULLUK KADER DEĞİLDİR”
Basın-Sen, açıklamasını güçlü bir mesajla tamamladı: “Yoksulluk kader değildir! Bu düzen değiştirilebilir ve değişecektir. Emekçiyi yoksulluğa mahkum eden hiçbir mekanizma dokunulmaz değildir”. Sendika, asgari ücretle yaşamaya zorlanan ve güvencesizliğe mahkûm edilen tüm emekçilerin yanında olmaya devam edeceğini vurguladı.
Açıklama, “Sadaka değil, hakkımızı istiyoruz. İnsanca yaşam istiyoruz” sözleriyle son buldu.












