Toros: “Çözümsüzlük devlet politikası haline getirildi”
Meclis’te bütçe maratonunun yedinci gününde Dışişleri Bakanlığı bütçesi görüşülürken söz alan CTP Milletvekili Fikri Toros, mevcut dış politikanın Kıbrıslı Türkleri dünyadan kopardığını, çözümsüzlüğün bilinçli bir devlet politikası haline getirildiğini söyledi.
Toros: “Çözümsüzlük devlet politikası haline getirildi”
Meclis’te bütçe maratonunun yedinci gününde Dışişleri Bakanlığı bütçesi görüşülürken söz alan CTP Milletvekili Fikri Toros, mevcut dış politikanın Kıbrıslı Türkleri dünyadan kopardığını, çözümsüzlüğün bilinçli bir devlet politikası haline getirildiğini söyledi.
Bugün Kıbrıs
CTP Milletvekili Fikri Toros Dışişleri Bakanlığı bütçesi görüşmelerinde yaptığı konuşmada, dış politikanın yalnızca devletler arası ilişkilerden ibaret olmadığını vurgulayarak, “Dış politika sadece devletler arası bir mesele olmanın çok ötesindedir. Dış politika ekonomidir, eğitimdir, mülkiyettir, iklimdir, enerjidir ve en önemlisi insandır” dedi. Toros, Dışişleri Bakanlığı’nın gerek mevcut siyasi koşullarda gerekse Kıbrıs sorununun kapsamlı çözümüyle oluşabilecek koşullarda, Kıbrıslı Türklerin dış dünyadaki imajını ve çıkarlarını temsil eden temel kurumlardan biri olması gerektiğini ifade etti.
“BU BÜTÇE, VİZYONU OLMAYAN BİR BELGEDİR”
Hazırlanan bütçenin Dışişleri Bakanlığı’nı potansiyel kapasitesinin gerisinde bırakacağını söyleyen Toros, “Genel görüşmesini yaptığımız bu bütçe, Dışişleri Bakanlığımızı potansiyel kapasitesinin gerisinde kalmaya mahkûm eden, içi doldurulmamış bir vizyonun belgesidir” dedi. Toros, bütçedeki kalemlere bakıldığında bunun yalnızca teknik bir mali belge değil, aynı zamanda hükümetin dış politikaya bakışının açık bir göstergesi olduğunu belirterek, “Bu bütçe adeta çözümsüzlüğün ve yalnızlığın kurumsallaştırılması amacıyla hazırlanmıştır” ifadelerini kullandı.
“BU ZİHNİYET DÜNYAYA DUVAR ÖRMEKTEDİR”
Mevcut dış politikanın, Kıbrıs Türk halkının 2004 referandumunda ve takip eden seçimlerde ortaya koyduğu demokratik iradeye sırt çevirdiğini savunan Toros, izlenen çizginin uluslararası hukuku ve diplomasiyi reddeden bir anlayışa dayandığını söyledi. Toros, bu yaklaşımı “Uzlaşmayı zafiyet olarak gören, çözümsüzlüğü ise adeta bir devlet politikası haline getiren bir zihniyet” olarak tanımladı. Bu zihniyetin Kıbrıslı Türklere “Dünya size kapalıdır” mesajı verdiğini belirten Toros, “Bize dayatılan bu yalnızlık siyasi bir tercihin sonucudur. Bugün izlenen dış politika dünyayla bağ kurmayı değil, dünyaya karşı duvar örmeyi esas almıştır” dedi.
“YALNIZLIK ONUR DEĞİLDİR”
Yalnızlığın ve tecridin bir onur gibi sunulmasını sert sözlerle eleştiren Toros, “Yalnızlık bir onur vesilesi değildir. Dünyadan tecrit edilmişlik, yalnızlık ve ıssızlık egemenlik de değildir” ifadelerini kullandı. Kıbrıs’ın temsiliyetinde özne olmaktan uzaklaşmanın ve Kıbrıs adına alınan kararların tek taraflı hale gelmesinin güçlü bir politika olarak sunulamayacağını vurgulayan Toros, bunun Kıbrıslı Türkleri daha da görünmez kıldığını söyledi.
“BU DİL KIBRIS TÜRK HALKINA CEZADIR”
Toros, Birleşmiş Milletler’i, Avrupa Birliği’ni ve uluslararası hukuku bir tehdit unsuru olarak gösteren dilin, karşı tarafa değil doğrudan Kıbrıs Türk halkına zarar verdiğini ifade etti. Bu yaklaşımın “tam anlamıyla bir özgüven boşluğu” olduğunu söyleyen Toros, söz konusu dilin Kıbrıslı Türklere her geçen gün ağırlaşan bedeller ödettiğini vurguladı.
AĞIRLAŞAN BEDELLER
İzlenen dış politikanın toplumsal sonuçlarına dikkat çeken Toros, siyasi sorunun sosyal, kültürel ve ekonomik yaşam alanlarında ciddi bir daralmaya yol açtığını söyledi. “Toplumsal yoksullaşma bu sürecin en somut sonuçlarından biridir” diyen Toros, mülkiyet alanında yaşanan krizin ise kritik bir eşiğe geldiğini ifade etti. Toros, kapsamlı çözüme ulaşılana kadar “yegâne iç hukuk yolu olarak bir çare müessesesi niteliğinde olan Taşınmaz Mal Komisyonu’nun geleceğinin tehlikeye girmesinin” Kıbrıslı Türklerin uluslararası hukuk zeminindeki konumunu zayıflatabileceği uyarısında bulundu.
Gençlerin kendi ülkelerinde bir gelecek kurma umudunu giderek yitirdiğini belirten Toros, “Gençlerimiz kendi ülkelerinde bir gelecek kurmak ve buradan dünyaya açılmak yerine göç etmeyi tek seçenek olarak görmektedir” dedi. Akademisyenlerin, sanatçıların, sporcuların ve girişimci iş insanlarının kendi kimlikleriyle uluslararası alanda yer alamamasının da bu yalnızlaşmanın ağır bedelleri arasında olduğunu söyledi.
“DİPLOMASİ SLOGAN ATMA SANATI DEĞİLDİR”
Dışişleri Bakanlığı’nın mevcut performansını da eleştiren Toros, “Diplomasi slogan atma sanatı değildir” diyerek, bakanlığın uluslararası ilişkiler ağı kurmak yerine defansif basın açıklamalarıyla sınırlı kaldığını savundu. Toros, ekonomik, kültürel ve kamu diplomasisi üretmeyen bu yaklaşımın, krizleri yönetmek yerine derinleştirdiğini söyledi.
FEDERASYON TEMELLİ ÇÖZÜM VURGUSU
Toros, Kıbrıs sorununun çözümsüzlükle yönetilemeyeceğini vurgulayarak, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararlarına bağlı, iki toplumlu, iki bölgeli ve siyasi eşitliğe dayalı federasyon temelinde çözüm çağrısını yineledi. “2017 Crans Montana süreci itibariyle büyük ölçüde yakınlaşmalar elde edilmiştir” diyen Toros, BM Genel Sekreteri’nin altı maddelik çerçevesinin çözümün özünü oluşturduğunu söyledi. Müzakerelerin ucu açık değil, sonuç odaklı ve kesin takvimli olması gerektiğini ifade etti.
“HALK İRADESİ TARTIŞMAYA AÇIK DEĞİLDİR”
Toros, 19 Ekim Cumhurbaşkanlığı seçiminde Kıbrıslı Türklerin güçlü bir irade ortaya koyduğunu belirterek, “Demokrasilerde halk iradesi belirleyicidir ve tartışmaya açık değildir” dedi. Cumhurbaşkanı Tufan Erhürman’a yönelik eleştirilerin, halk iradesine saygısızlık anlamına geldiğini söyledi.
AVRUPA BİRLİĞİ VE EKONOMİK DİPLOMASİ
Dışişleri Bakanlığı’nın Avrupa Birliği direktifleri, standartları ve Yeşil Mutabakat’la uyumlu bir diplomasi yürütmesi gerektiğini vurgulayan Toros, “Kıbrıslı Türkler Avrupa Birliği vatandaşıdır” dedi. Avrupa Birliği’nin düşmanlaştırılmasının Kıbrıslı Türklerin geleceğini sabote etmek anlamına geldiğini belirten Toros, AB ile ilişkilerde görünürlüğü artıran bir dış politika savunduklarını ifade etti.
“BU BÜTÇE ÇÖZÜMSÜZLÜĞE HİZMET EDİYOR”
Konuşmasının sonunda Toros, bu bütçenin stratejik araştırma kapasitesi, enerji güvenliği, deniz hukuku uzmanlığı ve genç diplomat yetiştirilmesi gibi alanlarda yetersiz kaldığını belirterek, “Kıbrıs Türk halkı dünyaya kapalı yaşamayı hak etmiyor” dedi. Toros, barıştan korkmayan, dünya ile konuşabilen, cesur ve insani bir dış politikanın Kıbrıslı Türklerin en temel hakkı olduğunu vurguladı.












