Çalışma bütçesinde EYT çıkışı: Barçın “Bu bir erken emeklilik değil, gasp edilen hakkın iadesi” dedi

CTP milletvekili Devrim Barçın: “EYT, erken emeklilik değildir… Oyun başladıktan sonra kurallar değiştirildi; özel sektör çalışanının emeklilik hakkı 10 yıl ötelenmiştir.”

Bugün Kıbrıs

CTP milletvekili Devrim Barçın, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının bütçesinin büyüklüğü ve “vatandaşa dokunan hizmetler” açısından kritik olduğuna işaret ederek konuşmasını iki başlığa odakladı. Barçın, özellikle “Kıbrıs’ta EYT” konusunu gündeme taşıdı; EYT’nin erken emeklilik anlamına gelmediğini vurguladı ve özel sektör çalışanlarının “oyun başladıktan sonra kuralların değiştirilmesiyle” mağdur edildiğini söyledi.

Barçın, “Bu ülkede bugüne kadar hiçbir yasa yoktur ki çalışanın bir hakkını yasa yürürlüğe girdikten sonra geriye götürsün” diyerek örnekler verdi, kırılma noktasını ise 1 Şubat 2012’de yapılan düzenleme olarak tarif etti.

EYT ERKEN EMEKLİLİK DEĞİLDİR
Barçın, EYT’nin açılımının “emeklilikte yaşa takılanlar” olduğunu hatırlatarak, “EYT, erken emeklilik demek değildir” dedi. Konuyu “hak kaybı” ekseninde ele aldığını vurgulayan Barçın, özel sektör çalışanlarının yıllardır “üvey evlat muamelesi” gördüğünü, bu nedenle devlet işçilerinin de mağduriyet yaşadığını söyledi.

Barçın’ın aktardığına göre, sosyal güvenlik düzenlemelerinde temel ilke, çalışanın sisteme dahil olduktan sonra kuralların geriye doğru değiştirilmemesi oldu. Ancak Barçın, 1 Şubat 2012’de bunun bozulduğunu ifade etti.

“OYUN BAŞLADIKTAN SONRA KURALLAR DEĞİŞTİRİLDİ”
Barçın, 1 Şubat 2012’de UBP’nin tek başına hükümet olduğu dönemde, mevcut sosyal sigorta kapsamındaki kişilerin emeklilik yaşının “doğum tarihine bakılarak” 60’a ötelenmesiyle hak kaybı doğduğunu söyledi. Bu değişikliğin “dünyanın hiçbir yerinde” kabul görmediğini belirten Barçın, özel sektörde örgütsüz çalışanların bu nedenle hedef haline geldiğini savundu.

Konuyu geçmişe bağlayarak, Kıbrıs’ta sosyal sigortalar yasasının 1976’da emeklilik yaşını 60 olarak belirlediğini, 1985’te ise prim artışı ve kamu maliyesinden katkıyla 50’ye düşürüldüğünü anlattı. Barçın, “50 yaş erkendir, kabul ediyorum” derken, 50’den 60’a çıkarılırken çalışanların ihtiyaç sandığı birikiminden de kayıp yaşadığını, prim yükünün arttığını kaydetti.

“ÖRGÜTLÜYE DOKUNMADINIZ, ÖRGÜTSÜZÜN BOYNUNA İLMİĞİ GEÇİRDİNİZ”
Barçın, 2012’de özel sektörde 50 olan emeklilik yaşının 60’a ötelenmesine karşılık, kamu çalışanlarının emeklilik yaşının aynı dönemde 60’a çıkarılmadığını ileri sürdü. Bunun nedenini de örgütlülükle açıkladı. Barçın’ın konuşmasında, özel sektör çalışanlarına yönelik yaklaşımı eleştiren bölüm şu şekilde yer aldı: “Örgütlü olan kamu çalışanlarını… göze alamadınız. Ama özel sektör çalışanları ki örgütsüzdür, onların boynuna ilmiği geçirdiniz.”

Barçın, bu nedenle EYT tartışmasının “erken emeklilik” değil, “gasp edilen hakkın iadesi” olduğunu vurguladı.

“EN AZINDAN 55 OLMASI GEREKİR”
Barçın, 50 yaşın erken olduğunu kabul etmekle birlikte, en azından emeklilik yaşının kamudaki gibi 55’e çekilmesi gerektiğini söyledi. Örnek vererek, özel sektörde 60 yaş emekliliğe tabi bir kişinin kamuya geçmesi halinde 55’te emeklilik hakkı elde edebildiğini, bunun da adaletsizlik yarattığını belirtti.

Barçın, bu durumu “Özel sektörde çalışanın suçu… devlete girememesi mi?” diyerek sorguladı ve “hak iadesinin” aktüeryal dengeler gözetilerek yapılabileceğini kaydetti.

KAYNAK TARTIŞMASI VE “218 MİLYAR” GERGİNLİĞİ
Konuşmanın ilerleyen bölümünde, EYT düzenlemesinin maliyeti tartışmaya açıldı. Barçın, elinde “net maliyet çalışması” olmadığını söyleyince, salondan bir milletvekili 55’e çekilmenin maliyeti için “218 milyar, 663 milyon” ifadesini kullandı.

Barçın bu rakama itiraz etti; bunun “matematiksel olarak” mümkün olmadığını söyledi ve 43 bin emekliye yılda ödenen toplam üzerinden örneklerle hesap yaptı. 2035’e kadar toplu maliyet hesabı yapıldığı yanıtı üzerine Barçın, hesabın yönteminde hatalar bulunduğunu dile getirdi; yaş kademeleri içinde bir yıllık farkların “5 yıl gibi” ele alındığını savundu.

Barçın, 55’e çekilmesi halinde ilk yıl sisteme girecek kişi sayısının yazılı soru önergelerine verilen yanıtlarda yer aldığını belirterek, 2027 için “1780 kişi” rakamını paylaştı; benzer şekilde yıllara göre yaklaşık “1700” bandında gittiğini söyledi.

SEKTÖREL ASGARİ YATIRIM BASAMAKLARI ÖNERİSİ
Barçın, EYT’nin finansmanı için en kritik alanın primlerin “gerçek ücret” üzerinden yatırılması olduğunu vurguladı. Sosyal sigortalara prim yatıranların yaklaşık yarısının asgari ücret üzerinden beyan edildiğini, ancak bunun gerçeği yansıtmadığını söyledi; profesör doktor, mimar, mühendis gibi mesleklerin asgari ücret almadığının herkesçe bilindiğini belirtti.

Barçın, kendi nam ve hesabına çalışanlar için uygulanan basamak sistemini örnek göstererek, 31 yaş üstü bağımsız çalışanların asgari ücretten değil “6. basamak” üzerinden yatırım yaptığını hatırlattı. Bu uygulamanın benzerinin sektör bazında geliştirilmesini öneren Barçın, işverenler ve sendikalarla “meslek kodları” üzerinden bir düzenleme yapılması gerektiğini söyledi.

Barçın’a göre, bu adım iki sonuç doğuracak: Emekli maaşlarının asgari ücretin çok altına düşmesinin önüne geçilecek ve sosyal sigortalar ile gelir vergisi tahsilatında ciddi artış sağlanacak. Barçın, “Devlette kayıt dışılıkla mücadelede de bu asgari yatırım basamağı çok büyük önem arz etmektedir” ifadesini kullandı.

DEVLET KATKISI VURGUSU: “%6,5 ÖDENMEYİNCE SİGORTALAR BORÇLANMAYA GİRDİ”
Barçın, sosyal sigortalarda üçüncü bacak olarak kamu maliyesinden yapılan %6,5 devlet katkısına dikkat çekti. Bu katkının bugün bütçede yaklaşık 10 milyar TL olarak Çalışma Bakanlığı altında yer aldığını belirten Barçın, geçmişte bu katkının ödenmemesi nedeniyle sistemin sıkıntıya girdiğini söyledi.

Barçın, bu katkının düzenli ödenmesiyle sistemde rahatlama sağlandığını, buna karşılık emekli olup çalışana bu katkının ödenmediğini hatırlatarak, EYT düzenlemesinin kamu maliyesi açısından da “rahatlatıcı” etkisi olacağını ileri sürdü.

İHTİYAÇ SANDIĞI VE “ÇALIŞANA YANSIYAN DEĞER” TARTIŞMASI
Konuşmada ihtiyaç sandığı fon yönetimi de gündeme geldi. Barçın, fonun TL mevduatta tutulmasının dönemsel kayıplar yarattığını, buna karşılık döviz, Eurobond ve altın gibi araçlarla değerlendirilmesinin doğru bir adım olduğunu söyledi. Ancak Barçın, fonun büyümesinin tek başına yeterli olmadığını, esas ölçütün “çalışanın parasının ne kadar değerlendiği” olduğunu vurguladı.

Barçın, çalışanların fon içinde döviz ağırlığına ilişkin tercih hakkı olması gerektiğini de dile getirdi; “Benim paramın da… bir kısmı dövizde kalsın” önerisini paylaştı.

“SİYASETE GÜVENSİZLİK BURADAN KAYNAKLANIR”
Barçın, emeklilik yaşının özel sektörde bir gecede 10 yıl ötelenmesine karşılık, karar vericilerin kendi emeklilik koşullarında benzer bir değişikliği göze almadığını ileri sürdü. Bu durumun “kamu vicdanını” yaraladığını söyleyen Barçın, siyasete güvensizliğin temel kaynaklarından birinin de bu tür uygulamalar olduğunu belirtti.

Konuşmasını, EYT için “hak temelli” yaklaşım çağrısıyla bitiren Barçın, 55 yaş düzenlemesinin gelir artırıcı adımlarla birlikte ele alınması halinde çalışmaya hazır olduklarını söyledi ve şu ifadeyle tamamladı: “Bizim derdimiz bacıyı dövmek değil, üzüm yemek.”

DAUSEN

Girne Belediyesi

Girne Belediyesi

Gönyeli Alayköy Belediyesi