Bugün Kıbrıs

Meclis Genel Kurulu’nda Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı bütçesi görüşülürken söz alan CTP Milletvekili ve eski Sağlık Bakanı Filiz Besim, yalnızca rakamların değil, emeğin, insan onurunun ve devletin kırılgan gruplara nasıl yaklaştığının tartışıldığını söyledi. Besim, “Bu ülkede insan sahipsiz mi bırakılıyor, devlet kırılgan gruplarına ne kadar el uzatıyor, bunu konuşuyoruz” dedi.

Kaçak çalışmanın yaygınlaştığını, insan ticaretinin çoğu zaman görmezden gelindiğini ve emek sömürüsünün normalleştirildiğini belirten Besim, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı bütçesinin hükümetin önceliklerini ve politikalarını en çıplak haliyle ortaya koyduğunu ifade etti.

KAÇAK YAŞAM, İNSAN TİCARETİ VE DENETİMSİZLİK UYARISI
Besim, özellikle üniversitelerin yaygınlığı ve denetimsizlik nedeniyle ülkeye gelen çok sayıda insanın zaman zaman insan ticaretiyle karşı karşıya kaldığını söyledi. Kaçak yaşamın ülkenin en ciddi tehditlerinden biri haline geldiğini vurgulayan Besim, bu alanın doğrudan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın sorumluluğunda olduğunu kaydetti.

Ucuz iş gücü politikalarının ülkenin yaşam kalitesini düşürdüğünü belirten Besim, “Dünyada ucuzun da ucuzu vardır. Bu kadar ucuz iş gücüyle hizmet alırsanız yaşam kalitesini de aşağı çekersiniz” dedi.

“KENDİ YURTTAŞIMIZI YETİŞTİRMEK YERİNE UCUZ İŞ GÜCÜ GETİRİYORUZ”
İşsizlik ve nitelikli iş gücü eksikliği arasındaki çelişkiye dikkat çeken Besim, tarım, inşaat, turizm ve hasta bakıcılığı gibi alanlarda eleman bulunamadığının söylendiğini ancak ülkede ciddi bir işsizlik ve özellikle kadın işsizliği bulunduğunu hatırlattı.

“Çok rahatlıkla ülkemizde hasta bakıcı, turizm çalışanı, tarım emekçisi yetiştirebiliriz” diyen Besim, bunun için meslek liseleri, kurslar, sigorta ve prim destekleriyle yurttaşların motive edilmesi gerektiğini söyledi. Bu politikanın hem işsizliği azaltacağını hem de ucuz iş gücü ithalatının önüne geçeceğini belirtti.

MESLEK HASTALIKLARI: “BİNLERCE İNSANI KAYBEDİYORUZ, VERİ YOK”
Besim, İş Sağlığı ve Güvenliği alanında yapılan düzenlemelere rağmen meslek hastalıklarının tamamen göz ardı edildiğini söyledi. “İş kazalarında yılda 5–6 kişiyi kaybediyorsak, meslek hastalıklarından binlerce insanı kaybediyoruz” diyen Besim, bu alanda hiçbir ciddi istatistik çalışması yapılmadığını vurguladı.

Taş ocakları, termik santraller, sanayi, sağlık sektörü ve çöp alanlarında çalışanların ciddi risk altında olduğunu ifade eden Besim, meslek hastalıklarının hem Çalışma hem de Sağlık Bakanlığı’nın ortak sorumluluğu olduğunu söyledi.

“BAKANLIKLAR AYRI KRALLIKLAR GİBİ DAVRANIYOR”
Besim, hükümet içinde ciddi bir yetki karmaşası ve koordinasyonsuzluk yaşandığını savunarak, “Bakanlıklar sanki ayrı krallıklar gibi davranıyor” dedi. Sağlık, çalışma, çevre ve içişleri alanlarında yapılan yetki devirlerinin, altyapı ve personel hazırlığı olmadan gerçekleştiğini, bunun da hizmetlerin aksamasına yol açtığını belirtti.

SOSYAL YARDIMLAR VE YAŞLI BAKIMI ELEŞTİRİSİ
Sosyal yardım maaşlarının çağdaş kriterlerden uzak olduğunu söyleyen Besim, sağlık raporlarıyla sosyal yardımlar arasındaki uyumsuzluğa dikkat çekti. Sosyal yardımlar yasasının daha önce Meclis’e getirilen halinin yasa tekniğine uygun olmadığını ve bu nedenle geri gönderildiğini hatırlattı.

Yaşlı bakımının ülkenin en büyük sorunlarından biri haline geldiğini belirten Besim, yetersiz huzurevleri, personel eksikliği ve standart sorunu yaşandığını ifade etti. Kalkanlı Yaşam Evi’nin kapasitesinin artırılabileceğini söyleyen Besim, “300 kişilik kapasite mümkündür ama bunun için hemşire, bakıcı, sosyal hizmet uzmanı ve hekim gerekir” dedi.

SOSYAL HİZMETLER DAİRESİ VE KADRO ELEŞTİRİSİ
Sosyal Hizmetler Dairesi Teşkilat Yasası’nın Meclis’ten geçtiğini ancak yasanın hayata geçirilmesi için gerekli kadroların açılmadığını belirten Besim, “Yasayı geçirmek yetmez, uygulamak gerekir” dedi. Hasta bakıcı, hemşire, hekim ve sosyal hizmet uzmanı kadrolarının Kamu Hizmeti Komisyonu’ndan talep edilip edilmediğini sordu.

REÇETE VE İLAÇ SİSTEMİ UYARISI
Besim, reçete yolsuzluğu iddialarının üzerinden iki yıl geçmesine rağmen yargı sürecinin başlamadığını, davacı kurum olan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın konuyu yeterince takip edip etmediğinin belirsiz olduğunu söyledi.

Son dönemde reçetelerde “hastanede yoktur” mührünün kaldırılması uygulamasına da değinen Besim, bunun doğru bir adım olduğunu ancak dijital altyapı ve denetim mekanizmaları kurulmadan yapıldığını savundu. “Bu şekilde devam ederse birkaç yıl sonra yine ilaç yolsuzluğu konuşuruz” uyarısında bulundu.

Besim, Sağlık ve Çalışma Bakanlarının bu tür düzenlemeleri ortak basın toplantılarıyla, net yol haritalarıyla açıklaması gerektiğini belirterek, mevcut uygulamaların toplumda güven kaybı yarattığını söyledi.

“ÖTELENEN İŞLER, ÖTELENEN HAYATLARDIR”
Konuşmasını sert bir uyarıyla tamamlayan Besim, “Arafta kalan işler aslında ötelenen kendi hayatlarımızdır, sağlığımızdır, yaşam kalitemizdir” dedi. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın emeği, kırılgan grupları ve insan onurunu merkeze alan bir anlayışla hareket etmesi gerektiğini vurguladı.