Şahali: “Bu felaket yağıştan değil, imar planlarını rafta tutan siyasetten kaynaklandı”

CTP Milletvekili Erkut Şahali, Turizm Bakanlığı bütçesi görüşülürken yaptığı konuşmada, son iki gündeki taşkınların “doğal afet” gerekçesiyle geçiştirilemeyeceğini söyleyerek, imar planlarını yıllardır yayınlatmayan hükümete ve şehir planlama politikalarına sert tepki gösterdi. Şahali, Merkezi Mevzuat Dairesi Müdürü’nü de hedef alarak, “Böyle bir hadsizlik olamaz, burası Dingo’nun hanı değildir” dedi.

Bugün Kıbrıs

CTP Milletvekili Erkut Şahali, sözlerine son iki gündür etkili olan yağışlarda zarar gören herkese geçmiş olsun dileklerini ileterek başladı ve sahada çalışan belediye çalışanlarından sivil savunmaya, itfaiyeden askere kadar emek veren herkese teşekkür etti. Ancak asıl sorunun, yağışın şiddeti değil, bu yağışları dikkate almayan şehir planlama anlayışı olduğunu vurguladı.

Şahali, konuşmasının başında, CTP Milletvekili Salahi Şahiner’in Merkezi Mevzuat Dairesi ile ilgili eleştirilerine, daire müdürünün sosyal medyadan cevap vermesine tepki gösterdi. Şahali, bu açıklamanın, aslında Şahiner’in söylediklerini doğruladığını savundu ve şöyle dedi:

“Merkezi Mevzuat Dairesi Müdürü, yürürlükteki mevzuatın tamamını ezbere biliyor olması gerekirken kendisinin tabi olduğu 7/79 Kamu Görevlileri Yasası’nın 36’ncı ve 37’nci maddesini alenen ihlal etme cüretini gösterdi.”

Kamu görevlilerinin, halkın kürsüsünde konuşan milletvekillerine açıkça cevap veremeyeceğini vurgulayan Şahali, “Bizim ortaya koyacağımız siyasi iddialara yanıt verme cüretini gösterecek hiçbir kamu görevlisi olamaz” diyerek tepki gösterdi.

Şahali, ilgili müdürün sosyal medyada kendisine destek veren ve sınırları aşan yorumlara teşekkür ettiğini belirterek bu tutumu “katmerli hadsizlik” olarak niteledi ve şu ifadeleri kullandı:

“Böyle bir hadsizlik olamaz. Burası Dingo’nun hanı değildir. Burası bir hukuk devletiyse kendini UBP bürokratı olarak niteleyen bu bürokrata devletin hizmetçisi olduğunu, Kıbrıslı Türklerin hizmetkârı olduğunu hatırlatacak birileri elbette vardır.”

Şahali, Başbakan Ünal Üstel’e de seslendi ve “Sayın Üstel’in mahiyetindeki bu personelin, Başbakan Yardımcısı tarafından dikkat ve değerlendirilmesi ve haddinin bildirilmesi gerektiğini” söyledi. İlgili kamu görevlisinin 7/79 sayılı yasanın 36 ve 37’nci maddelerini açıp okumasını ve “istiyorsa kendine dair disiplin işlemini bizzat kendisinin başlatmasını” önerdi.

“BU FELAKET YAĞIŞTAN DEĞİL, ŞEHİR PLANLAMA POLİTİKASINDAN KAYNAKLANDI”
Şahali, ülkenin iki gündür bir felaket yaşadığını, ancak bu felaketin sadece yağışların yoğunluğuyla açıklanamayacağını belirtti. Asıl meselenin, yağışları ve iklim gerçekliğini dikkate almayan şehir planlama anlayışı olduğunu söyledi.

Yerleşim alanlarını koruması gereken baraj ve göletlerin ıslah edilmediğini, bakım ve kapasite artırımı yapılmadığını dile getiren Şahali, kırsal alanlarda biriken yağmur sularının, bu zafiyet yüzünden yerleşim yerlerine yöneldiğini anlattı.

Bu ihmaller nedeniyle yurttaşların can ve mal güvenliğinin ciddi tehdit altında olduğuna vurgu yapan Şahali, “Son iki günde yaşadıklarımız, bugünden yarına ertelenemez bir mesaiyi zorunlu kıldı” dedi.

Şahali, bu mesainin başlangıç noktasının bilim ve akıl gereği Şehir Planlama Dairesi olması gerektiğini, ancak bu dairenin Kıbrıs’ın kuzeyinde en çok ihmal edilen dairelerden biri olduğunu belirtti. Bu ihmalin nedenini de şöyle özetledi:

“Planlanmamış şehirler ranta kapı aralar. Ranta kapı aralayan ve o kapının başında bekçi gibi duran siyasiler de elbette şehir planlama zaaflarının sağladığı avantajları tepe tepe kullanmaya çalışır. Aynen şu anda görev başındaki hükümet gibi.”

LEFKE İMAR PLANI: “BEŞ YILDIR BAŞBAKANIN ÖNÜNDE BEKLİYOR”
Şahali, Şehir Planlama Dairesi’nin önemini anlatırken, yıllardır tamamlanmasına rağmen yürürlüğe sokulmayan imar planlarını örnek gösterdi. Özellikle Lefke İmar Planı’na dikkat çeken Şahali, planın teknik olarak tamamlanmasına rağmen Başbakanlıkta “bekletildiğini” savundu.

“Yanılmıyorsam 2021 sonunda tamamlanmış bir plandan bahsediyoruz. Beş yıldır teknik aşamalarının tamamı bitmiş ve sadece Başbakan’ın önünde idareten bekleyen bir imar planıdır Lefke planı. Niye hâlâ yürürlüğe girmez?” diye soran Şahali, bu gecikmenin arkasında siyasi hesaplar olduğunu ima etti.

Şahali, iki ihtimal ortaya koydu:

“Başbakan yoğun mesaisi arasında yer mi bulamadı da imzalamadı, yoksa ranta kapı kapayan ve sizi siyaseten fakirleştiren etkileri mi vardır? O nedenle mi Lefke İmar Planı hâlâ yürürlüğe girmiyor?”

Planın 2021’de tamamlandığı varsayıldığında, 2026’da ilk revizyon dönemine girileceğini hatırlatan Şahali, “Yürürlüğe girdiği gün revizyon prosedürünün başlaması gerekecek. Bu kabul edilebilir değildir” dedi.

ATAOĞLU’NA AÇIK ÇAĞRI: “YETKİ SENDEYKEN İMZALA, YARIN RESMİ GAZETEDE GÖRELİM”
Şahali, şu anda Başbakan Ünal Üstel’in sağlık sorunları nedeniyle görevde olmadığı dönemde, Başbakanlık vekaletini yürüten Turizm Bakanı Fikri Ataoğlu’na doğrudan çağrı yaptı.

Ataoğlu’nun geçmişte Maliye Bakanlığı’na vekalet ettiği bir dönemde, talep eden ve talebe yanıt veren makamları tek başına temsil ettiğini hatırlatan Şahali, benzer bir iradenin Lefke İmar Planı konusunda da ortaya konabileceğini söyledi.

“Umuyorum bugün bütçenizi geçirir geçirmez, hazır Başbakan vekaleti de sizdeyken, Lefke İmar Planı’nı imzalarsınız ve yarın sabahki Resmi Gazete’de okuma şansımız olur” diyen Şahali, Dikmen İmar Planı’nın da tamamlanma aşamasında olduğunu hatırlatarak, “Hazır hızınızı almışken Lefke’yi yürürlüğe koyarsınız, Dikmen’e de dokunursanız bu ülkenin imar planı sayısı beşten yediye çıkacak” ifadelerini kullandı.

“BUGÜN SEL, YARIN DEPREM: İMAR PLANSIZLIĞI CAN KAYBINA DAVETİYE”
Şahali, sel felaketinin ertesi gün deprem gerçeğini de hatırlattı. Suya hasret topraklarda selden korkulurken, depremin de aynı derecede büyük bir risk olduğunu belirtti.

İyi çalışılmış, ciddiyetle ele alınmış imar planları olmadan ne selin ne de depremin etkilerinin hafifletilemeyeceğini vurgulayan Şahali, afetleri en az can ve mal kaybıyla atlatmanın yolunun planlı kentleşmeden geçtiğini söyledi.

Bu çerçevede Şehir Planlama Dairesi’nin kuruluş amacının önemine dikkat çeken Şahali, ilgili yasadan alıntı yaparak dairenin görevlerini hatırlattı: dengeli kentleşme, çevre düzenlemesi, altyapı standartlarının yükseltilmesi, afetlerden en az zararla kurtulmayı sağlayacak planlama ve ilgili kurumlara öneri ve proje sunma.

ŞEHİR PLANLAMA DAİRESİ: “EN İHMAL EDİLEN DAİRE, EN AZ ARTIŞ ALAN BÜTÇE”
Şahali, böylesine kritik görevleri olan Şehir Planlama Dairesi’nin, buna rağmen bütçede en az artış alan kurumlardan biri olduğuna dikkat çekti.

İki bin yirmi altı bütçesinde dairenin ödeneğinin, bir önceki yıla göre sadece yüzde 26 oranında artırıldığını belirten Şahali, hükümetin bütçede yüzde 40 enflasyon öngördüğünü hatırlatarak, “En az yüzde 40’lık artış olması gerekirdi. Bu artış bile yapılmadı” dedi.

Personel ve teçhizat eksikliğinin had safhaya ulaştığını söyleyen Şahali, artan nüfus, artan yapılaşma ve fiziki dönüşüm karşısında Şehir Planlama Dairesi’nin güçlendirilmesi gerekirken tam tersinin yapıldığını belirtti:

“Bu dairenin insan kaynağı bakımından daha da zayıflayacağı ve teknik kapasitesinin artırılmayacağı bu bütçeden anlaşılıyor. Hiçbir proje öngörülmedi. Ne personel ne teknik kapasite bakımından en küçük bir ilgi yok. Buna rağmen biz bu daireden hayatımızı kurtaracak önlemler beklemeye devam edeceğiz.”

GÖLET VE BARAJLAR İÇİN: “ALÜVYONU TOPRAGA ÇEVİREBİLECEK BİR MODEL MÜMKÜN”
Şahali, sel riskinin azaltılması için baraj ve göletlerin ıslahının hayati olduğunu vurguladı. Gönyeli–Alayköy bölgesini örnek göstererek, bölgeyi selden koruması gereken iki gölet ve barajın üç saatte tam kapasiteye ulaşabildiğini, bunun da yeni taşkın riskleri yarattığını söyledi.

Geleneksel olarak tabandaki balçık kurumadan göletlere müdahale edilmediğini, ancak teknolojinin artık bu anlayışı değiştirebileceğini savunan Şahali, gölet tabanlarındaki alüvyonun nitelikli bir toprak olduğunu, bunun karşılığında hizmet verecek girişimcilerle işbirliği yapılabileceğini aktardı.

Şahali, geçmişte bakan olduğu dönemde bu konuda devletin kasasından tek kuruş çıkmadan yürütülebilecek bir model tasarladığını, ancak hükümet değiştiği için hayata geçiremediklerini anlattı. Sonrasında Tatlısu göletinde benzer bir ıslah çalışmasının yapıldığını ve olumlu sonuç verdiğini hatırlattı.

“Bir kaşık bile alüvyon çekseniz, bir sonraki yıl için faydadır. Bu göletlerin ıslahı için Müteahhitler Birliği’yle bir protokol çerçevesinde çalışmak mümkündür. Yağmurun bir kabusa değil, feraha dönüşmesi için bu adımlar şarttır” diyen Şahali, iki bin yirmi altı bütçesinde bu yönde kaynağın olmamasını büyük eksiklik diye niteledi.

“NÜFUS VERİSİ OLMADAN PLAN OLMAZ, PLAN OLMADAN ALTYAPI OLMAZ”
Şahali, sağlıklı imar planları ve şehirleşme için olmazsa olmaz koşulun, doğru nüfus verisi olduğuna dikkat çekti. Devletin elinde güvenilir nüfus verisi bulunmadığını vurgulayan Şahali, bu durumun Şehir Planlama Dairesi’ni işlevsiz hale getirdiğini söyledi.

Nüfusu bilmeyen bir devletin, altyapı planlaması yapamayacağını, belediyelerin hangi bölgede hangi kapasitede yatırıma ihtiyacı olduğunu saptayamayacağını anlattı.

Son günlerde yaşanan sel tablosunun, kendi kendine oluşmuş fiili bir “taşkın haritası” sunduğunu belirten Şahali, bu verilerin bilimsel biçimde derlenmesi halinde ilerideki planlama çalışmalarında kullanılabileceğini ifade etti. Üniversitelerin ve ilgili sivil toplum kuruluşlarının, taşkın planları hazırlama konusunda istekli ve hazır olduğunu da hatırlattı.

“Sadece arsa yapı oranı üzerinden planlama değil; arazinin şekline, niteliğine, suyun yönüne ve iklim gerçeklerine göre planlama yapmak zorundayız” diyen Şahali, yaşanan sorunun bir mühendislik değil, yönetim sorunu olduğunu vurguladı.

“ALTİ YILDIR YAPILMAYANIN HESABINI SORMA HAKKIM VAR”
Şahali, yaşanan tüm bu sorunların “elli yıllık miras” diye savunulamayacağını belirterek, doğrudan Turizm ve Çevre Bakanı Fikri Ataoğlu’nu hedef aldı.

“Elli yıldır yapılmayanın hesabını sizden sormuyorum. Ama altı yıldır yapılmayanın hesabını sizden sormak gibi bir hakkım vardır ve ben o hakkımı kullanıyorum” diyen Şahali, bitmiş imar planlarını bile Resmi Gazete’de yayınlamayan bir yönetimden, yeni planlar üretmesini beklemenin anlamsız olduğunu ifade etti.

Lefke ve Dikmen imar planlarının durumunu somut bir örnek olarak gösteren Şahali, “Hazır olmayan plana başlamayın bari, en azından size niye hazırlamadınız diye sorup durmak zorunda kalmayalım” diyerek hükümetin sorumluluktan kaçan tavrını eleştirdi.

“FELAKET DEVAM EDECEK, ÇÜNKÜ BU BÜTÇE DE HİÇBİR ŞEYİ DEĞİŞTİRMEYECEK”
Şahali, konuşmasını, iki bin yirmi altı bütçesinin bu tabloyu değiştirmeyeceğini vurgulayarak tamamladı.

Değerli Kıbrıslı Türklerin şu anda yaşamakta olduğu sıkıntının bir süre daha aynı yoğunlukta devam edeceğini söyleyen Şahali, “Çünkü iki bin yirmi altı yılı bütçesi, bugünden yarına en küçük bir değişim ihtimalini bünyesinde barındırmıyor” ifadelerini kullandı.

Şahali, selin, taşkının ve deprem korkusunun “kader” olmadığını, imar planlarını rafta tutan, şehir planlamayı zayıflatan, nüfus verisini saklayan ve göletleri kaderine terk eden siyasi anlayış değişmedikçe bu felaketlerin de süreceğini söyledi.

DAUSEN

Girne Belediyesi

Girne Belediyesi

Gönyeli Alayköy Belediyesi

array(4) { ["reklam_linki"]=> string(31) "https://guvensigortakibris.com/" ["reklam_gorseli"]=> string(63) "https://bugunkibris.com/wp-content/uploads/2024/11/mavi-gif.gif" ["hangi_pragraflar_arasina_geldin"]=> string(1) "2" ["reklami_yayinla"]=> bool(true) }