Şahiner, Başbakanlık bütçesinde Aksa sözleşmesi, sanal casino ve yakıt ihalelerini “skandal” diye niteledi

CTP Milletvekili Salahi Şahiner, Başbakanlık bütçesi görüşmesinde Ünal Üstel döneminde imzalanan Aksa sözleşmesi, Ercan Havaalanı, fiber optik altyapı, sanal/online casino düzenlemeleri ve Kıb-Tek yakıt alımlarının Kıbrıslı Türklerin cebinden milyarlarca lira çektiğini savundu; “Bu maliye batmıştır, sadece borçlanabildiğiniz için birkaç ay daha yüzdürebileceğinizi sanıyorsunuz” dedi.

Bugün Kıbrıs

Başbakanlık bütçesi üzerinde söz alan CTP Milletvekili Salahi Şahiner, konuşmasına mevcut Başbakanlık döneminde alınan kararların kamu maliyesine ağır yük getirdiğini belirterek başladı. Şahiner, Başbakanlıktaki Ünal Üstel döneminde atılan adımların hem Kıbrıslı Türkler hem de kamu maliyesi açısından “çok pahalıya mal olduğunu” savundu.

Şahiner, Başbakanlığın bütçesinin “saatlerce, günlerce konuşulacak kadar sorunlu” olduğunu söyleyerek, “Mevcut başbakan döneminde atılan adımlar, Kıbrıs Türk halkına, bu ülkeye ve özellikle kamu maliyesine çok pahalıya batmadı; çok ama çok pahalıya batmadı” diye konuştu. Yıllar içinde sıkı tutularak verilmediğini belirttiği kaynakların, özellikle 2023 Temmuz’undan itibaren “milyar milyar belli başlı şirketlere, iş insanlarına aktarıldığını” savunan Şahiner, bu tercihlerin 2026 yılı bütçesini 10 milyar Türk Lirası faiz gideri ve borçlanma baskısı altına soktuğunu belirtti.

Şahiner, “Bu maliyenin batık durumu, yani borçlanabiliyor diye bu maliyeyi yüzdürebildiğinizi zannetmeyin; bu maliye batmıştır, sadece borçlanabiliyorsunuz diye birkaç ay daha sürdürebileceğinizi zannediyorsunuz, bence birkaç ay bile yoktur” diyerek, kamu maliyesinin artık “sürdürülemez hale geldiğini” kaydetti.

AKSA SÖZLEŞMESİ: “BİR YILDA 10 MİLYAR TÜRK LİRASI FAZLADAN ELEKTRİK BEDELİ”
Şahiner, Aksa ile imzalanan Kalecik 3 Sözleşmesinin, elektrik faturaları üzerinden halka olağanüstü bir yük bindirdiğini söyledi. Ercan Havaalanı’nı işleten Emrullah Turanlı’nın şirketi T&T’ye ihale şartnamesine aykırı şekilde 59 milyon euro “peşkeş” çekildiğini, ardından hakem heyeti kararıyla yaklaşık 20 milyon euro daha kaynak aktarıldığını iddia etti ve bu süreci “peşkeşin yolu” olarak niteledi.

Aynı çizginin enerji alanında da devam ettiğini savunan Şahiner, Kalecik 3 Sözleşmesi ile ilgili olarak şunları söyledi:

“Aksa’ya imzalatılan, Aksa’yla imzalanan Kalecik Güç Sözleşmesi’yle birlikte elektrik fiyatını tam anlamıyla iki katına çıkaran fakat sözlerine de güvenilemeyen bir başbakan var. 2023 yılı sonunda kendi partisinin bir toplantısında, Aksa konusunda eleştiriler gelince ‘Biz Aksa sözleşmesini kabloyla elektrik gelsin diye imzaladık, eğer kabloyla elektrik gelmezse Aksa sözleşmesi feshedilecek’ diye açıklama yaptı.”

Bugün gelinen noktada ne fizibilite raporu ne de kablo konusunda somut bir çalışma bulunduğunu ileri süren Şahiner, Kalecik 3 Sözleşmesi’nin Kıbrıs’ın kuzeyinde elektrik maliyetlerini olağanüstü artırdığını vurguladı:

“Kalecik 3 Sözleşmesi’nin bedeli, bir yılda 10 milyar Türk Lirası’dır. 10 milyar Türk Lirası, Kıbrıs Türk halkının elektrik faturası olarak ödeyeceği toplam miktarda farktır. Eğer yatırım yapılıp en ucuz elektrik üretecek santrallerle Kıbrıs Türk Elektrik Kurumu buluşturulmuş olsaydı, bugün 10 milyar Türk Lirası bu halkın ve bu sektörlerin cebinde kalacaktı.”

Şahiner, bu paranın bankalarda birikmeyeceğini, yatırımlara ve piyasaya döneceğini, ancak Aksa sözleşmesi sayesinde bu kaynağın dışarı aktarıldığını dile getirdi.

ŞANS OYUNLARI VERGİSİ, KKTC VATANDAŞLARININ KUMARHANELERE GİRİŞİ VE T İZİNLERİ
Şahiner, konuşmasında Başbakanlığın şans oyunları ve kumar politikalarına da sert eleştiriler yöneltti. Şans oyunları hizmetleri vergisinin yüzde 10’dan yüzde 5’e düşürülmesini, kamu maliyesi açısından “akıl dışı” bir tercih olarak niteledi:

“Şans oyunları hizmetler vergisini yüzde 10’dan 5’e düşürmek suretiyle vergi düşürecek ve yeni gelir elde edecekler. Kumarhaneler, şans oyunlar hizmetler vergisini yüzde 10’dan 5’e düşürdüğüm zaman bana iki katı gelir beyan edecek diyorlar. Kumarhanelerden alamadığım vergiyi, kumarhanelere domates, biber, patlıcan satan üreticiden veya tüccardan yakalayacağım, onu kayıtlısıdır ve ondan vergi alacağım anlayışı var.”

Bu politikayla yurttaşların cebinde kalan son 3–5 kuruşun da kumarhanelere yönlendirildiğini söyleyen Şahiner, hükümetin KKTC vatandaşlarının kumarhanelere girişini kolaylaştıran yasa değişikliğini de hatırlattı. Daha önce hiçbir hükümetin bu çizgiye geçmediğini belirterek, bu adımı özellikle eleştirdi.

Başbakanın “T izinleri iptal edildi” açıklamalarına da değinen Şahiner, farklı bakanların bunu yalanlayan beyanlar verdiğini anımsatarak, Başbakan’ın sözüne güven kalmadığını savundu:

“Bir başbakan diyor ki ‘T izinleri iptal edildi’. Bir bakıyoruz, ilgili bakan ‘Hayır, T izinleri iptal edilmedi’ diyor. Yine başbakan ‘Trafik kameraları devrede değil, çekmiyor, devreye koyduğumuz gün kamuoyuna duyuracağız’ diyor; Ulaştırma Bakanı ise ‘Kameralar uzun süredir devrede, her ay 10 bin civarında ceza kesiliyor’ diye açıklama yapıyor. Eğer halk başbakanının sözüne güvenemiyorsa, ben o başbakanı sorgularım.”

FİBER OPTİK, TÜRK TELEKOM VE 25 YILLIK TEKEL UYARISI
Şahiner, fiber optik altyapı projesi konusunda da Başbakan Üstel’i hedef aldı. Uzun süredir, fiber optik altyapının ihale edilmesi ve kamu yararına, rekabetçi bir modelle hayata geçirilmesi için iktidara “yapıcı eleştiriler ve tavsiyeler” sunduklarını hatırlattı:

“Fiber optiğin ihale aşamasına gelebilmesi için yüzlerce kere konuşma yaptık, hükümete yapıcı eleştirilerde bulunduk. Ne kadar önemli olduğunu söyledik. Ama ‘Git de Türk Telekom denen şirkete 25 yıllık yer atacağın bir tekelle milyarlarca dolar haksız kazanç elde edebileceği ve bunu da halkına kuruş kuruş ödetebileceğin anayasa madde 90’la, devletler arası bir anlaşmayla peşkeş yap’ demedik.”

Şahiner, buna rağmen Türk Telekom’a 25 yıllık fiber optik işletme hakkı veren, milyarlarca dolar kazanç sağlayacak ve maliyeti halka yükleyecek bir protokole imza atıldığını, bu protokolün altında da Başbakan Üstel’in imzasının bulunduğunu vurguladı. Bu imzaların “kötülük olsun diye değil, kuru kuruya eleştiri olsun diye değil, halkın çektiği cefadan dolayı” gündeme geldiğini belirterek, her milyar doların bedelini Kıbrıslı Türklerin ödediğini söyledi.

KIB-TEK VE YAKIT: “290 BİN TON YAKITI SANTRALLER BİLE TÜKETEMEZ, BURADA BİR İŞ VAR”
Şahiner, konuşmasının en çarpıcı bölümünü Kıbrıs Türk Elektrik Kurumu’nun (Kıb-Tek) yakıt tüketim rakamlarına ve TPIC üzerinden getirilen akaryakıt düzenine ayırdı. Kıb-Tek’in yıllardır PLATS değerleri artı navlun üzerinden ihaleyle yakıt temin ettiğini, geçmişte 200 bin – 220 bin ton bandında yakıt tüketimiyle yılları tamamladığını hatırlattı.

Bu süreçte, akaryakıt miktarını profesyonelce ölçen bir sistem kurulduğunu ve bunun sonucunda tüketimin 250 bin tondan 450 bin tonlara fırladığının ortaya çıktığını belirten Şahiner, son dönemde TPIC üzerinden sağlanan yakıt tedarikine geçildiğini anlattı. TPIC’in “navlun yok” denilerek savunulduğunu, oysa komiteye verilen rakamların tam tersine işaret ettiğini söyledi.

Şahiner, Meclis komitesine sunulan “bu yıl 290 bin ton yakıt tüketileceği” bilgisini “skandal” olarak niteledi:

“Bu yıl içerisinde tüketilecek olan akaryakıt miktarı 290 bin ton denildi. Kıbrıs Türk Elektrik Kurumu’nun en vahşi yakıt tüketen buhar türbinleri bile 365 gün, 24 saat çalışsa bu kadar yakıt tüketemez. Bu bir skandaldır. 290 bin ton yakıtı Kıbrıs Türk Elektrik Kurumu Teknecik Santrali’nde tüketmek mümkün değildir, o kadar elektrik ihtiyacı yoktur, o kadar elektrik üretilmiyor. Burada bir bit yeniği vardır.”

Buhar türbinlerinin 1 kWh başına 270–275 gram yakıt tükettiğini, bu teknik verilere göre dahi 290 bin tonun imkânsız olduğunu vurgulayan Şahiner, şu iddiayı ortaya koydu:

“Eğer 290 bin ton yakıt tüketildiği savunuluyorsa, üzgünüm ama TPIC tarafından getirilen 10 ton yakıt 15 ton olarak gösteriliyordur. Başka açıklaması yoktur. Bu, soruşturulması gereken bir konudur. Sadece araştırılması değil, soruşturulması gerekir.”

Şahiner, yıllık navlun bedelinin eskiden 6–7 milyon dolar olduğuna işaret ederek, TPIC modelinde 35 milyon dolar fazladan para ödendiğini savundu:

“Eğer burada bir sıkıntı varsa, 35 milyon dolar fazladan yakıt için para ödüyoruz. 6–7 milyon dolar navlun avantajı anlatılırken, gerçekte 35 milyon dolar almadığımız yakıta para ödüyor olabiliriz. Bu dinleyenler var ve yarın göreceksiniz ortalık karışacak.”

“KIB-TEK 4 MİLYAR TL KÂR ETTİ, ELEKTRİĞİ 8 LİRAYA SATABİLECEĞİKEN 10 LİRAYA SATTINIZ”
Kıb-Tek’in yatırım yapmayan, santralleri yenilemeyen ama tarifeleri yüksek tutan bir yönetim altında olduğunu savunan Şahiner, kurumun 4 milyar Türk Lirası kâr ettiğini söyledi:

“Bu yıl iki defa karanlıkta kaldık, belli başlı yatırımlar yapılmadı. Ama mevcut tarifelerle Kıbrıs Türk Elektrik Kurumu 4 milyar Türk Lirası kâr etti. Elektrik İnkişaf Nizamnamesi’ne göre Kıb-Tek kâr veya zarar edemez, ürettiği fiyata elektriği satmak zorundadır. Normalde kilovatsaatini 8 liraya satabilecekken 10 liraya satarak her kilovatsaat başına 2 lira fazladan para ödettiniz.”

Elektriğin enflasyon sepetindeki payının %5,65 olduğunu, yeni sepette bu oranın daha da artacağını söyleyen Şahiner, elektrik fiyatlarındaki artışın tek başına 6 milyar Türk Lirası ek hayat pahalılığı ödeneği doğurduğunu anlattı:

“Sadece elektrikteki artış nedeniyle, doğrudan maaşlara yansıyan hayat pahalılığı için 6 milyar Türk Lirası buluyor, buluşturuyorsunuz. Dolaylı etkileriyle bu rakam 10 milyar Türk Lirası’nı geçiyor. Bu para ne kadardır biliyor musunuz? Türkiye Cumhuriyeti’nden 2026 yılında savunma hariç gelecek toplam yatırım katkısı kadar.”

Bu noktada Aksa sözleşmesinin feshi ve Kıb-Tek’in en ucuz elektrik üretecek santrallerle donatılması çağrısı yapan Şahiner, CTP’nin bu konuda destek vermeye hazır olduğunu ifade etti:

“Aksa’yla imzalanan sözleşme feshedilsin, Kıbrıs Türk Elektrik Kurumu’na en uygun elektrik üretecek santrallerin yatırımı yapılsın, görelim gerçekleşen kârda çıkacaksınız. Sizi rahatlatmak için söylüyoruz, biz sözümüzü halkımıza verdik.”

SANAL/ONLINE CASİNO KARARI: “BİR GECEDE YASA GÜCÜNDE KARARNAMEYLE ARKA BAHÇE YARATILAMAZ”
Şahiner, konuşmasının önemli bir bölümünü de müşterek bahis siteleri ve sanal/online casino düzenlemesine ayırdı. Başbakanlık bünyesinde çıkarılan bir Bakanlar Kurulu kararıyla, “müşterek bahis düzenlemesine ilişkin kayıt koşulları değişikliği” başlığı altında sanal casinolara kapı açıldığını hatırlattı.

İlgili kararda, internet üzerinden bahis alınabilmesi için 700 bin euro lisans ücreti öngörüldüğünü, yedi farklı domain üzerinden bahis alınabileceğinin belirtildiğini aktaran Şahiner, bu düzenlemenin arka planını şöyle anlattı:

“Sanal bahisle ilgili yasa tasarısı Maliye Komitesi’nin gündemine gelmişti. O tasarıyı savunan Başbakanlık Müsteşarı Hüseyin Cahitoğlu’ydu. Biz o zaman dedik ki, sanal bahisi burada yasallaştırırsanız, dünyadan para toplayacaksınız ve başka ülkeler, ‘Ben sanal bahisi yasakladım, buraya para gönderen, para alan herkesi kara para yasasından yargılarım’ diyebilir. Buradaki bankaları dahi riske atarsınız.”

Şahiner, MASAK yetkililerinin dahi bu düzenlemenin ciddi riskler taşıdığını hükümete ilettiğini söyledi:

“Bu işin olamayacağı, sadece bizi değil Türkiye Cumhuriyeti’ni ve onun bankacılık sektörünü bile riske sokacağı MASAK yetkilileri tarafından hükümete iletildi. Bu sizin bilginizdeydi. Buna rağmen bir yasa gücünde kararnameyle bir gecede sanal casinoyu yasallaştırabileceğinizi sandınız.”

Kamuoyunda konu gündeme geldikten ve tepki yükseldikten sonra, hükümetin aceleyle yeni bir Bakanlar Kurulu kararı çıkararak bu düzenlemeyi geri çektiğini hatırlatan Şahiner, bunun “görülmemiş bir geri adım” olduğunu vurguladı:

“Aynı gün Meclis’te bu konular konuşulacağı için alelacele yeni bir Bakanlar Kurulu kararıyla o düzenlemeyi iptal ettiniz. Evet, araştırmacı gazeteciler bunu gündeme getirdi, toplum bilgilendi ve hükümete ‘dur’ dedi. Ama bu yaşanan, Başbakanlığın kara para ve kumar politikalarındaki niyetini gösterir niteliktedir.”

İSTATİSTİK KURUMU VE HAYAT PAHALILIĞI: “BU RAKAMLARA İNANAN BİR TEK ALLAH’IN KULU YOK”
Şahiner, İstatistik Kurumu’nun son iki dönem açıkladığı hayat pahalılığı rakamlarını da sert şekilde eleştirdi. Özellikle %0,80’lik son hayat pahalılığı oranını hatırlatarak şunları söyledi:

“Geçtiğimiz ayki hayat pahalılığının yüzde 0,80 küsur olduğuna inanan bir tek Allah’ın kulu var mı? Hükümete mensup milletvekilleri veya bakanlardan, buna inanan tek kişi yoktur. Bu açıklanan rakam, hükümetin yıl başında koyduğu enflasyon hedeflerine ayar vermek için getirtilmiş bir rakamdır.”

Şahiner, İstatistik Kurumu verilerinin batık kamu maliyesinin birkaç ay daha nefes alabilmesi için siyasi müdahaleyle saptırıldığını savundu:

“Bu, batık kamu maliyesini biraz daha nefes alabilsin diye, birkaç gün daha, birkaç ay daha hayatta kalabilsin diye yapılan büyük bir yalandır. Son iki dönemki veriler gerçeği yansıtmamaktadır. Eski komiteyi yeniden toplayalım, üç günlüğüne İstatistik Kurumu’na girip fiyatlara bakalım, bunun böyle olmadığını ispatlayalım.”

İstatistik Kurumu verilerine güvenilmeden kalkınma planı da dahil olmak üzere hiçbir planlamanın sağlıklı olamayacağını söyleyen Şahiner, “Bu veriler temelinde kalkınma planı yapacaksanız, plan da yapmayın, icraat da yapmayın; doğru temele dayanmayan hiçbir sonuç doğru olmaz” dedi.

BAKANLAR KURULU SEKRETERLİĞİ VE “RESMİ GAZETEDE YAYINLANMAMASI KAYDIYLA” KARARLAR
Şahiner, Bakanlar Kurulu Sekreterliği’nin çalışma biçimini ve şeffaflık eksikliğini de sert sözlerle eleştirdi. Çok sayıda kararın “ekteki eklere göre düzenlenmesi” gibi muğlak ifadelerle yayımlandığını, eklerin ne kamuoyuna ne de milletvekillerine açıklandığını söyledi:

“Bakanlar Kurulu Sekreterliği, yayınladığı kararlarda ‘ekteki eklerin düzenlenmesi’ gibi ifadeler kullanarak bilgi gizliyor. Bakanlar, imza attıkları kararların eklerini görmüyor. Ben istediğim anda bu eklerine erişebilmeliyim. Bunun için Bilgi Edinme Yasası üzerinden sayfa başına ücret ödeyip karar eklerine ulaşmam doğru değildir.”

Özellikle “resmi gazetede yayınlanmaması kaydıyla” alınan Bakanlar Kurulu kararlarının tarihsel bir rekor kırdığını belirten Şahiner, silah ruhsatları dahil pek çok kritik işlemin bu yöntemle saklandığını savundu:

“2025 yılı, ‘resmi gazetede yayınlanmaması kaydıyla’ başlayan Bakanlar Kurulu kararlarında tarihî bir rekor yılı oldu. Bu dönem geçecek; resmi gazetede yayınlanmaması kaydıyla alınan bütün kararlar bir gün ortaya çıkacak. Silah ruhsatları ve diğer kararların nasıl verildiğini o zaman göreceğiz.”

Şahiner, silah ruhsatlarının hiç yayınlanmadığı yönündeki bilgiye işaret ederek, bunun daha büyük bir soruna işaret ettiğini, yayınlanmadığı takdirde bu ruhsatlara dayalı taşımaların hukukî risk doğurabileceğini kaydetti.

E-DEVLET, DİJİTAL DÖNÜŞÜM VE YAZILIM: “EN KOLAY YATIRIM, YILLARDIR BEKLETİLİYOR”
Konuşmasının son bölümünde dijital dönüşüm ve e-devlet konusuna değinen Şahiner, Dijital Dönüşüm ve Elektronik Devlet Kurumu yasası, kamu ortak veri merkezi ve e-devlet altyapısının önemini vurguladı. Bu alanda atılan adımların çok sınırlı kaldığını, yazılım tarafının yıllardır bekletildiğini söyledi:

“E-devlet yazılımları, kamusal hizmetlerde hız, verimlilik, hesap verebilirlik ve kayıt dışı ekonominin kayıt altına alınması için çok önemli. Protokoller imzalandı, kamu ortak veri merkezi kuruldu ama yazılımlar yok. Bu kadar önemli bir alan bu kadar bekleyemez.”

Devlet yazılımlarının “en kolay ve en ucuz yazılımlar” olduğunu, yerel yazılımcılarla bu işlerin kısa sürede tamamlanabileceğini belirten Şahiner, yazılımların dışarıdan, taşeron şirketlerle ve pahalı sözleşmelerle yapılmasının kamuya uzun vadede çok daha pahalıya mal olacağını ifade etti:

“Devlet yazılımları en kolay yazılımlardır, en ucuz yazılımlardır. Yerel şirketlere yaptırsanız, güncelleme ihtiyacınız olduğunda burada olacaklar ve ucuz bir şekilde bu işi yapacaklar. Dışarıdan taşeron şirketler gelir, işi yapar, gider; güncelleme maliyetleri çok daha yüksek olur.”

Bu noktada, İstatistik Kurumu’nun Hane Halkı Bütçe Anketi yazılımı için öngörülen 2 milyon TL keşif bedeline işaret eden Şahiner, kamu yazılımlarının sanıldığı kadar pahalı olmadığını, buna rağmen ihanenin şişirildiğini, örneklem sayısının gereksiz şekilde 6 bin 800’e çıkarıldığını ve bunun hem maliyeti hem de hata payını artırdığını vurguladı:

“Dünya Bankası, 2021 yılında bu ülke için hane halkı bütçe anketini 1.700–2.000 örneklemle, 400–450 bin euro civarında bir bedelle yaptı. 6.800 örnekleme çıkmak doğru sonuç verdirmez, hata payını artırır, ihale bedelini şişirir. Bunun geri çekilmesi gerekiyor; zaten doğru sonuç vermeyecek, yürürlüğe girdiğinde daha büyük sorunlara yol açacak.”

1 MİLYAR TL’LİK STADYUM PROJESİ: “KEŞİF BEDELİ NASIL HESAPLANDI?”
Şahiner, son olarak Başbakanlık bütçesindeki “spor tesisleri yapım projesi” kalemine dikkat çekti. Komite çalışmalarında Başbakan’ın hazır bulunmadığını, yetkinin Başbakanlık Müsteşarı Hüseyin Cahitoğlu’na verildiğini hatırlatarak, burada yer alan 1 milyar Türk Lirası tutarındaki spor tesisi/stadyum projesi hakkında ayrıntılı bilgi talep etti:

“Mahalli kaynaklardan fonlanan ‘spor tesisleri yapım projesi’ kaleminde 1 milyar Türk Lirası var. Bu bedel neye göre hesaplandı, keşif bedeli nasıl çıktı, Maliye Bakanı’nın süzgecinden nasıl geçti ve 2026 yılı bütçe ödeneğine bu şekilde nasıl girdi? Bunun açıklanmasını istiyorum.”

Şahiner, konuşmasını “Bu dönemde Başbakanlık bütçesi, yoksulluğu derinleştirip belli şirketleri zenginleştiren, borçla döndürülmek istenen batık bir mali yapının belgesi oldu” diyerek tamamladı ve Başbakanlıkta görev yapan tüm personele “zor şartlarda çalıştıkları” için kolaylıklar diledi.

DAUSEN

Girne Belediyesi

Girne Belediyesi

Gönyeli Alayköy Belediyesi

array(4) { ["reklam_linki"]=> string(31) "https://guvensigortakibris.com/" ["reklam_gorseli"]=> string(63) "https://bugunkibris.com/wp-content/uploads/2024/11/mavi-gif.gif" ["hangi_pragraflar_arasina_geldin"]=> string(1) "2" ["reklami_yayinla"]=> bool(true) }