Bugün Kıbrıs

CTP Milletvekili Ürün Solyalı, Meclis Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmada Kıbrıs’ın kuzeyinin uluslararası raporlarda organize suçun çekim alanı olarak tanımlandığını belirterek, ülkenin güvenlik zaafının artık “herkesin gözünün önünde büyüyen bir karanlığa” dönüştüğünü söyledi. Solyalı, son dönemde yaşanan kurşunlama, kundaklama, tahsilat ve mafyatik hesaplaşmaların yanında Interpol tarafından aranan isimlerin yıllarca Kıbrıs’ın kuzeyinde kalabildiğini hatırlatarak, “Bu coğrafya artık uluslararası suç örgütlerinin güvenli limanı olarak görülüyor. Bununla yüzleşmek zorundayız” dedi.

ULUSLARARASI RAPORLAR: “KIBRIS’IN KUZEYİ DENETİMSİZ, KASİNO VE NAKİT YOĞUN SUÇ EKONOMİSİNİN ÜSSÜ”
Solyalı, ABD Dışişleri Bakanlığı’nın İnsan Hakları Raporu, BM Uyuşturucu ve Suç Ofisi, Europol değerlendirmeleri, Freedom House verileri ve küresel suç analizleri de dahil olmak üzere birçok uluslararası raporun Kıbrıs’ın kuzeyini sistematik olarak aynı ifadelerle tanımladığını belirterek, “Ortak dilden çıkan gerçek şu: Burası denetim kapasitesi zayıf, nakit yoğun ve özellikle kasino–bahis ekonomisi tarafından büyütülen suç finansının çekim alanıdır. Tanınmama ve hukuki boşluklar nedeniyle Interpol’ün aradığı kişiler için güvenli sığınak olarak kullanılabilen bir bölgedir” ifadelerini kullandı. Solyalı, aynı raporların uyuşturucu kaçakçılığı, insan ticareti, kara para aklama ve yasa dışı bahis faaliyetlerinin Kıbrıs’ın kuzeyini uluslararası suç zincirinin önemli bir halkası olarak tanımladığını vurguladı. “2025’te genişletilen kasino lisanslarıyla bu bölgenin daha karanlık bir ekonomiye kayma riski açıkça belirtiliyor” dedi.

“YASA DIŞI BAHİS, UYUŞTURUCU, İNSAN TİCARETİ VE YOLSUZLUK: SUÇ AĞININ TÜM KOLLARI KIBRIS’A UZANIYOR”
Solyalı, yasa dışı bahis ve kara para aklama organizasyonlarının şirketleşme süreçlerini, emlak ve taşınmaz mal edinme düzenini kullanarak kendilerine hukuki kisve yarattığını belirtti. “Bu adada kurulan şirketler, emlak zincirleri ve oturma–çalışma izinleri üzerinden suç ekonomisi organize ediliyor. Bu sadece bir teori değil; uluslararası raporlarda açık açık yazan somut gerçeklerdir” dedi. Uyuşturucu trafiğinin Kıbrıs’ın kuzeyini bir transit koridor olarak seçtiğini belirten Solyalı, “İçeride büyük hasara yol açıyor, dışarıda uluslararası suç örgütlerinin operasyon alanı olarak geçiyor. Bu alanda başarılı olduğumuzu söyleyemeyiz” dedi. İnsan ticaretinin ise özellikle gece kulüpleri, öğrenci ve işçi getirilişi üzerinden çok katmanlı bir suç düzenine dönüştüğünü ifade ederek, “Raporlarda en net vurgu şu: Bu ülkede hiçbir insan taciri soruşturulmamış, kovuşturulmamıştır. Devlet otoritesinin hissedilmediği için suç büyümüştür” dedi. Yolsuzluğun da organize suç başlığının ayrılmaz bir parçası haline geldiğini belirterek gümrüklerdeki teknik yetersizlikleri, denetim kurumlarının güçsüzlüğünü ve siyasi irade eksikliğini örnek gösterdi.

“KURŞUNLAMALAR, TAHSiLAT ÇETELERİ, MAFYATİK HESAPLAŞMALAR: TOPLUMUN GÖZÜNÜN ÖNÜNDE DEV BİR SUÇ AĞI BÜYÜYOR”
Solyalı, kurşunlamalar, kundaklamalar ve tahsilat çetelerinin artık basit birer münferit olay değil, tüm iş insanlarını hedef alan, toplumun güven duygusunu yok eden bir organize suç tablosu oluşturduğunu söyledi:
“Bu mesele kara para çevrelerini çoktan aştı. Herkesi hedef alan bir suç düzeninden bahsediyoruz. Türkiye’den ithal edilen çetelerin burada tahsilat üzerinden iş çevirdiği iddiaları, iş insanlarının tehdit altında yaşadığı gerçeği, gazetecilere yönelik tehditler… Bunların hepsi bir arada değerlendirildiğinde, karşımızda büyüyen, cesaretlenen ve bu coğrafyayı bir operasyon sahası olarak gören bir suç örgütlenmesi var.”

“INTERPOL’ÜN ARADIĞI SUÇ BARONLARI BU ÜLKEYE SIĞINIYOR; SİYASİ İRADE BU TABLOYU DEĞİŞTİRMEK ZORUNDA”
Solyalı, Rusya, Moldova, İtalya, Avustralya ve Uzak Doğu bağlantılı suç örgütlerinin liderlerinin Kıbrıs’ın kuzeyinde kaldığının yıllardır basına ve raporlara yansıdığını belirterek, “Burası Interpol’ün aradığı insanların güvenli limanına dönüştürülmüş durumda. Bu tesadüf değil, yapısal bir sorun” dedi. Organize suçla mücadele için Türkiye, Kıbrıs’ın güneyi ve AB kurumlarıyla istikrarlı, kurumsal ve teknik işbirliği kurulması gerektiğini vurguladı.

Konuşmasını, “Bireylerin vizesine bakarak operasyon yapabilirsiniz, ama organize suçun kökünü kurmak için siyasi irade gerekir. Bu ülke mafyanın operasyon sahası değildir; halka güven vermek zorundayız. Cesur adımlar atılmadıkça bu karanlık daha da büyüyecek” diyerek tamamladı.