Talat: “Hala Sultan’ı bile yönetemezken Mağusa’ya ilahiyat dayatması kabul edilemez”

CTP Milletvekili Ongun Talat: “Arazi bir vakfa veriliyor, devlet ise ancak o vakfın izin verdiği müfredatı uygularsa okulu kullanabiliyor. Devlet kendi toprağında bir vakfın iznine tabi hâle geliyorsa, burada egemenlikten nasıl söz edeceğiz?”

Bugün Kıbrıs

Meclis Genel Kurulu’nda Mağusa’da yeni bir ilahiyat koleji kurulmasını öngören protokolün görüşmeleri sürerken, CTP Milletvekili Ongun Talat sert eleştiriler yöneltti. Talat, protokolün Kıbrıslı Türklerin egemenlik haklarını, kamusal eğitim sistemini ve anayasal düzeni aşındıran bir “sosyal mühendislik projesi” olduğunu belirterek, Milli Eğitim Bakanı Nazım Çavuşoğlu’nun dahi bu süreçte yalnızca “imzacı” konuma itildiğini savundu.

“BAKAN SADECE İMZACI, ESAS PROJE ÇOK DAHA BÜYÜK BİR SOSYAL MÜHENDİSLİK”
Ongun Talat sözlerine, Milli Eğitim Bakanı Nazım Çavuşoğlu’nun protokoldeki rolüne işaret ederek başladı. Talat, “Tabii Nazım Bey için en üzücü olan nokta, evet bu protokolde imzası var kendisinin ama aslında bir imzacı rolünden başka bir rolü de yok aslında. Yani biraz önce konuşmacı arkadaşlar dile getirdiği çok daha büyük bir sosyal mühendislik projesinin bu aşamadaki bir imzacısı niteliğinde Nazım Bey maalesef” diyerek, protokolün bireysel değil yapısal bir müdahale olduğunu söyledi. Talat, Çavuşoğlu’nun, atanmış bir hükümetin bakanı olarak, “egemenlik devri, eğitim hakkının Milli Eğitim Bakanlığı eliyle yürütülmesi yönündeki anayasal değişmez düzenlemeyi bir imzayla bu toplumun uhdesinden alma misyonunu edindiğini” belirtti ve bunu “gerçekten üzücü” olarak niteledi.

“HALA SULTAN ÖĞRETMENLERİ KKTC’YE DEĞİL, TÜRKİYE’YE BAĞLI”
Talat’ın konuşmasının en çarpıcı bölümü, Hala Sultan İlahiyat Koleji’ndeki öğretmenlerin bağlı olduğu makamla ilgili oldu. Daha önce defalarca bakanlığa bu konuda soru sorduklarını hatırlatan Talat, “Şu anda Hala Sultan İlahiyat Koleji’nde, Milli Eğitim Bakanlığı kontrolünde midir orada görev yapan öğretmenler? Bu soruyu daha önce defaaten Nazım Bey’e sorduk. Benim yetkili otorite dedi ama hayır; Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Milli Eğitim Bakanlığı’nın kontrolünde değil, Türkiye Cumhuriyeti’nin eğitim müşavirliği kontrolündedir bu öğretmenler değerli arkadaşlar” dedi.

Bu durumun yalnızca teorik değil, pratik olarak da defalarca ortaya çıktığını belirten Talat, öğretmenlerin kendi WhatsApp yazışmalarını hatırlatarak, “Bu öğretmenler kendilerini ‘eğitim müşavirliği öğretmenleri’ olarak tanımlıyorlar. Bakanlık öğretmenlerine ise ‘sendika öğretmenleri’ veya ‘bakanlık öğretmenleri’ diyorlar” ifadelerini kullandı.

“DEVLET KAMUSAL EĞİTİMDEN ÇEKİLİRSE, BOŞLUĞU İDEOLOJİK YAPILAR DOLDURUR”
Talat, bunun çok bilinçli bir süreç olduğunu ve hükümetin kamusal eğitimden çekilmesiyle oluşan boşluğun, toplumun tümünü değil belirli kesimleri hedefleyen okullarla doldurulduğunu söyledi. “Devlet kamusal eğitimden çekildiğinde ne olur? Özellikle dezavantajlı kesimler, özellikle yoksul sınıflar düzgün eğitim alma hakkından mahrum kalırlar. Peki ne yaparsınız? Boşluğu ideolojik okullarla doldurursunuz” diyerek, protokolün sınıfsal sonuçlarına dikkat çekti.

Hala Sultan İlahiyat Koleji’nin Mağusa’da kurulması planlanan yeni okul için model gösterildiğini söyleyen Talat, “Hala Sultan İlahiyat Koleji’nin bir kardeşidir bu” diyerek, hükümetten bu okulun akademik başarısına dair net veriler talep etti: “Nedir Hala Sultan İlahiyat Koleji’nin akademik başarıdaki durumu? Üniversitelere kaç öğrenci yerleşti? İlahiyat bölümünden kaç din görevlisi çıktı? Bu soruların yanıtı yok.”

“NAMIK KEMAL LİSESİ ÇÜRÜRKEN İLAHİYAT KOLEJİ YAPIYORSUNUZ”
Talat, Mağusa’daki eğitim altyapısının yıllardır çöktüğünü, birçok okulun inşaat halinde olduğunu ve durumun en dramatik örneğinin Namık Kemal Lisesi olduğunu söyledi. “Namık Kemal Lisesi, Kıbrıslı Türklerin İngiliz sömürge dönemindeki varoluş mücadelesinin baş tacıdır. Ancak şu anda kullanılamaz hâlde. Aylardır tek bir kazma kürek vurulmamış hâlde bekliyor” dedi. Bu tablonun, hükümetin kamusal eğitimden çekildiğinin en somut göstergesi olduğunu vurguladı.

“ARAZİ VAKFA VERİLİYOR, MÜFREDATI DENETLEME YETKİNİZ YOK”
Talat, protokolün yapısını da detaylı olarak aktardı. Arazinin Kıbrıs İlim Ahlak ve Sosyal Yardımlaşma Vakfı’na (KİSAV) verileceğini, KİSAV’ın bu araziyi Milli Eğitim Bakanlığı’na ancak ilahiyat müfredatı uygulanmak şartıyla tahsis edeceğini hatırlattı. “Müfredatın dışına çıkılması durumunda okul binası hesabın kullanımına verilecek” ifadesinin protokolde açıkça yazılı olduğunu söyleyen Talat, şu kritik soruyu sordu:

“Devlet kendi okulunun müfredatını belirleyemeyecekse bu nasıl egemenliktir? Hangi vakıfta böyle bir ayrıcalık var bu ülkede?”

“BU PROTOKOL TAMAM DEĞİLDİR; OLUMSUZ OY KULLANMAK TARİHİ SORUMLULUKTUR”
Konuşmasının sonunda Talat, tüm milletvekillerine çağrıda bulundu. “Bu iş böyle gitmez. Kamusal eğitim bu hallerdeyken, öncelikler üzerinden değil siyasi saiklerle eğitimde adım atılması kabul edilemez” dedi.

Ardından, “Tüm milletvekillerinden bu işin tamam olmadığıyla ilgili bir irade göstermesini, siyasi partilerinden bağımsız olarak halkın verdiği yetkiye uygun davranarak olumsuz oy kullanmalarını istiyorum. Bununla ilgili tarihi bir sorumluluk içerisindeyiz” diyerek sözlerini tamamladı.

DAUSEN

Girne Belediyesi

Girne Belediyesi

Gönyeli Alayköy Belediyesi