Öğretmenler Meclis önünde: Kıbrıs Türk toplumunu hiçbir projeye yem ettirmeyiz!
Mağusa’ya ikinci ilahiyat koleji açılması girişimine karşı toplanan öğretmenler, hükümete ve Ankara’ya sert mesajlar verdi. Eğitim altyapısı çökerken yürütülen ideolojik müdahalelere tepki gösteren öğretmenler, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın açıklamalarına netlik getirilmesini istedi.
Öğretmenler Meclis önünde: Kıbrıs Türk toplumunu hiçbir projeye yem ettirmeyiz!
Mağusa’ya ikinci ilahiyat koleji açılması girişimine karşı toplanan öğretmenler, hükümete ve Ankara’ya sert mesajlar verdi. Eğitim altyapısı çökerken yürütülen ideolojik müdahalelere tepki gösteren öğretmenler, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın açıklamalarına netlik getirilmesini istedi.
Bugün Kıbrıs
Mağusa’ya ikinci bir ilahiyat koleji açılması için hazırlanan “sipariş yasa tasarısı”nın bugün yeniden Meclis gündemine alınması üzerine, Kıbrıs Türk Orta Eğitim Öğretmenler Sendikası (KTOEÖS) ile Kıbrıs Türk Öğretmenler Sendikası (KTÖS) Meclis (külliye) önünde ortak bir eylem düzenledi. Öğretmenler, eğitimde çözülemeyen yapısal sorunlara rağmen ilahiyat gündeminin dayatılmasını protesto ederken, alanda “Yakalarında Atatürk rozeti, beyinlerinde şeriat” yazılı pankart açıldı. Üç sendika yöneticisi, hem ülke içindeki siyasi uygulamalara hem de Ankara’nın son mesajlarına ilişkin çarpıcı açıklamalar yaptı.
SELMA EYLEM: “BÖYLE İDEOLOJİK BİR DAYATMA KABUL EDİLEMEZ”
KTOEÖS Başkanı Selma Eylem Meclis önündeki konuşmasında, eğitim üzerinde yürütülen ideolojik müdahalelere tepki gösterdi. Eylem, “Bir kez daha bizimle olduğunuz için teşekkür ederiz” diyerek başladığı konuşmasında, AKP’nin Kıbrıs’ın kuzeyinde eğitim yoluyla toplum mühendisliği yürüttüğünü belirtti ve “Toplum mühendisliğinde en etkili araç olan eğitimi gericileştirerek hedeflenen toplum modeli yaratma çalışmaları kapsamında AKP’nin ülkemizde sürdürdüğü dayatmalar sonu gelen işbirlikçi kuklaları tarafından giderayak hayata geçirilmeye çalışılıyor” dedi.
Mağusa’ya ikinci bir ilahiyat koleji açılmasıyla ilgili tasarının bugün Meclis gündemine alınmasına tepki gösteren Eylem, “ikinci ilahiyatın Mağusa’ya açılmasıyla ilgili sipariş yasa tasarısı yine bugün meclis gündemine getiriliyor” ifadelerini kullandı.
Depreme dayanıksız okul binaları, konteynerde eğitim, kalabalık sınıflar ve eksik kadrolar gibi sorunlar dururken bu gündemin kabul edilemez olduğunu belirten Eylem, “Deprem kapımıza dayanmış okul binaları hala güvenli hale getirilmemişken… böyle ideolojik bir dayatmanın gündeme getirilmesi kabul edilebilir değildir” dedi.
Eylem konuşmasında, “Kıbrıslı Türklere hakaret eden faşist AKP toplumsal temsiliyetini kaybettiğinden mafyayla, yerel ve uluslararası sermayeyle iş birliği yapmakta, içte ve dışta düşman ilan yaratmaktadır” sözleriyle mevcut siyasi yapıyı da eleştirdi. Kıbrıs’ın kuzeyinde kurulan hükümetin meşruiyetinin olmadığını ifade ederek, “Ada yarısında atadığı kuklalarının oluşturduğu hükümet ve elinde tuttuğu meclis ise meşruluğunu yitirmiş durumdadır” dedi.
İkinci ilahiyat girişimini “ihanet” olarak niteleyen Eylem, “Mağusa’ya ilahiyat açma dayatmasına imza atarak Kıbrıs Türk toplumuna bir kez daha ihanet edenlerin kararı da meşru değildir. Kabul edilemez, kabul etmiyoruz” şeklinde konuştu.
Siyasal İslam uygulamalarına karşı mücadele edeceklerini belirten Eylem, “siyasal İslam’ın faşizan baskılarla meşruymuş gibi ilerlemesine seyirci kalmayacağız” dedi.
Konuşmasını laik ve demokratik toplum vurgusuyla sürdüren Eylem, “Atatürk ilke ve devrimleri doğrultusunda… tehditlere, baskılara, yasaklarına rağmen boyun eğmeyeceğiz, mücadeleye devam edeceğiz” diyerek sözlerini tamamladı.
MUSTAFA BAYBORA: “KIBRIS TÜRK TOPLUMUNUN KİMLİĞİNİ DÖNÜŞTÜRME POLİTİKALARINI KABUL ETMEYECEĞİZ”
KTÖS Başkanı Mustafa Baybora, konuşmasında iki binli yılların başından itibaren Türkiye’deki siyasi iktidarın Kıbrıs Türk toplumuna yönelik kimlik ve kültür politikalarına işaret etti. Baybora, “Evet değerli basın emekçileri iki binli yılların başından itibaren AK Parti hükümeti döneminde ve ona koltuk değneği olan MHP ile birlikte Kıbrıs Türk toplumunun kimliğinin, kültürünün dönüştürülmesi politikaları eğitim aracılığıyla bizlere dayatılmak istenmektedir” diyerek başladığı konuşmasında, öğretmen sendikaları ile toplumun ilerici kesimlerinin bu gidişata karşı durmaya devam edeceğini belirtti.
Baybora, Kıbrıs Türk toplumunun özgün yaşam biçimine yönelik müdahalelerin reddedilmesi gerektiğini ifade ederek, “Kıbrıs Türk toplumunun kimliğinin, kültürünün ve kendine özgün yaşam tarzının değiştirilmesi politikaları kabul edilemez” dedi. Ülkede ihtiyaç duyulan şeyin ilahiyat değil adalet olduğuna vurgu yapan Baybora, “Bizim ülkemizde ihtiyaç olan ilahiyat değildir. Adaletli bir düzendir. İnsan hakları ve demokrasidir. Yoksulluğun ortadan kaldırılmasıdır. Gelecekle ilgili endişelerin giderilmesi politikalarıdır” ifadelerini kullandı.
Baybora, mevcut siyasi anlayışın ülkeyi bir “rant düzenine” dönüştürdüğünü belirterek, “AK Parti hükümetinin ve MHP’nin dayatmış olduğu ilahiyat politikalarına karşı çıkmaya devam edeceğiz. Ülkeyi kara para fuhuş ve rant cennetine çeviren bu anlayışın karşısında durmaya korkmadan devam edeceğiz” dedi. Geçtiğimiz haftalarda ortaya çıkan yolsuzluk ve rüşvet iddialarının devlet yapısının en üst kademelerine kadar sorumluluk içerdiğini söyleyen Baybora, “Ülkemizde her geçen gün artan yolsuzluklar ve geçtiğimiz hafta ortaya çıkan rüşvet olayları devletin ita amirinin, hükümetin başına kadar sorumluluğu vardır. Bundan hiç kimse kaçamaz” diyerek tepki gösterdi.
Konuşmasının devamında ülkede talep edilmesi gerekenlerin demokrasi, insan hakları ve ifade özgürlüğü olduğunu belirten Baybora, “Ülkemizde ihtiyaç olan insan hakları ve demokrasidir. Düşünce ve ifade özgürlüğüdür. Şeffaf, sürdürülebilir, adil bir düzendir” ifadelerini kullandı.
Baybora, Türkiye Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın son açıklamalarına da değindi. Cumhurbaşkanı Tufan Erhürman’ın ziyaretinin ardından yapılan açıklamayı talihsiz olarak nitelendiren Baybora, “Geçtiğimiz hafta Cumhurbaşkanı Tufan Ergurman’ın yapmış olduğu ziyaret sonrasında Türkiye Dışişleri Bakanı’nın yapmış olduğu açıklama talihsizdir” dedi. Türkiye’ye girişi yasak olan Kıbrıslı Türk gazetecilerin ve aydınların “Türk düşmanı” olarak nitelendirilmesine tepki göstererek, “Türkiye girişi yasak olan gazetecilerin, aydınların ve eski siyasi figürlerin isminin Türk düşmanı olarak lense edilmesini asla kabul etmiyoruz” ifadelerini kullandı.
Baybora, “Hakan Fidan çıkıp açıklayacak kimdir bu Türk düşmanları? Ayşemden Akın mı? Aysu Basri mi? Ulaş Barış mı? Eski milletvekili Okan Dağlı mı? Başaran Düzgün mü? Kimdir bunlar? Çıkıp açıkça ortaya koyacaksınız. Ve daha ismini saymadıklarım. insan sevgisi ve yüreğinde vicdan olan kişilerdir bu söyledikleriniz” diyerek isimleri tek tek sıraladı ve bu kişilerin toplumda karşılığı olan aydınlar olduğunu belirtti.
Baybora, düşman söylemlerinin hedefinin yanlış olduğunu ifade ederek, “Ülkede düşman ararsanız Atatürk düşmanlarına bakacaksınız, laiklik düşmanlarına bakacaksınız. Bizim ülkemizden Türk düşmanı da çıkmaz hiçbir vicdanla ilgili kendini sorgulayan birilerinin düşmanlığına çıkmaz. Bunu böyle bileceksiniz” dedi.
TAHİR GÖKÇEBEL: “FAŞİZME KARŞI DİRENMEYE DEVAM EDECEĞİZ”
KTOEÖS Genel Sekreteri Tahir Gökçebel konuşmasında, toplumun yıllardır sürdürdüğü mücadeleye vurgu yaparak, “Kıbrıs Türk toplumunun yıllardır mücadele eden bir toplum olarak gerçek duygularını, istencini dile getiriyoruz” dedi. Halkın meydanlarda on binlerle iradesini ortaya koyduğunu belirterek, “Aslında toplum bu hissettiklerini halk meydanında yirmi binler, otuz binler toplanarak ortaya koymuştur” ifadelerini kullandı.
AKP’nin Kıbrıs Türk toplumunun yapısına uymayan politikaları dayattığını söyleyen Gökçebel, “her seferinde Kıbrıs Türk toplumunun bünyesine uymayan bir karar, bir dayatma ileri götürülmeye çalışılıyor” dedi.
Toplumu hedef alan girişimlerin kabul edilemeyeceğini belirterek, “topluma sürekli aşağılanma, toplumu bölme, toplum içerisine yeni nifaklar sokma gibi anlayışlar kabul edilemezdir” dedi.
Siyasal İslam projelerinin toplumun yaşam biçimine müdahale ettiğini ifade eden Gökçebel, “burası da bizim vatanımızdır… Kıbrıs Türk toplumu ne Türklüğünden, ne dininden, ne yaşam biçiminden taviz vermeden canını vermiştir” dedi.
Nüfus politikaları, başörtüsü, ilahiyat ve tarikat girişimlerinin dayatma niteliği taşıdığını belirterek, “bu toplumun bünyesine uymayan başörtüsü konusu, ilahiyat konusu, tarikatlar konusu… bir dayatma aracına dönüşmüştür” dedi.
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın son açıklamalarına tepki gösteren Gökçebel, “bu aşağılamayı kabul etmiyoruz, reddediyoruz, kırıyoruz” sözlerini kullandı. Faşizmin toplumda karşılık bulmayacağını vurgulayarak, “faşizm yeni bir şekil değiştirse de faşizm faşizmdir” dedi.
Gökçebel konuşmasını, “Hakan Fidan toplumdan özür dilemelidir… bu faşist anlayışın kabul edilir hiçbir yanı yoktur. Teşekkür ederim” diyerek tamamladı.













