Derya: “Ünal Üstel derhal istifa etsin, düşsün memleketin yakasından!”

CTP milletvekili Doğuş Derya, Meclis’te görüşülen ikinci ilahiyat koleji yasa tasarısının toplumun ihtiyacı olmadığını belirterek “Hükümet çözülmesi gereken acil sorunları bırakıp ideolojik tartışmalar yaratmakla meşgul; Ünal Üstel derhal istifa etsin” dedi.

Bugün Kıbrıs

Meclis Genel Kurulu’nda Mağusa’ya ikinci bir ilahiyat koleji yapılmasına ilişkin onay yasa tasarısının görüşülmesi tartışmaları alevlendirirken, CTP milletvekili ve Kadın Örgütü Başkanı Doğuş Derya hükümete sert sözlerle yüklendi ve özellikle Başbakan Ünal Üstel’i hedef alarak istifa çağrısında bulundu. Tasarının toplumun gerçek ihtiyaçlarını değil, siyasi kutuplaşmayı besleyen ideolojik bir gündemin parçası olduğunu savunan Derya, eğitimden ekonomiye uzanan yapısal sorunların yıllardır çözümsüz bırakıldığını vurguladı.

“SEÇİMDE HALK KUTUPLAŞTIRMAYA DAYALI SİYASETE DUR DEMİŞTİ”
Derya sözlerine, son cumhurbaşkanlığı seçimlerinin yarattığı siyasi mesajı hatırlatarak başladı ve hükümetin bu mesajı anlamadığını söyledi:

“Bundan bir ay kadar önce bir cumhurbaşkanlığı seçimleri gerçekleşti bu ülkede ve halk yüzde altmış iki buçuk oranında bir mesaj verdi. Bu mesajın en temel karakteristiği kutuplaşma, ötekileştirme, toplum içinde polarizasyon yaratarak kendine siyasi rant devşirmeye çalışanlara dur diyen bir yaklaşımdır.”

Derya, hükümetin bu mesajı yok saydığını, toplumu sürekli yapay gündemlerle meşgul ettiğini belirtti:

“Dini hassasiyetleri istismar ederek, milli hassasiyetleri istismar ederek, memleketin esas sorunlarını konuşmayalım diye suni gündemlerle toplumu ve meclisi meşgul eden bir yaklaşımınız vardır.”

“İKİNCİ İLAHİYAT KOLEJİ 2017’DE DE GÜNDEME GELMİŞTİ”
Derya, Mağusa’da yapılmak istenen ikinci ilahiyat koleji tartışmasının yeni olmadığını ve o dönem de toplumdan karşılık bulmadığını hatırlattı:

“Bu ikinci İlahiyat Koleji tartışması yeni bir tartışma değildir. 2017 yılında da Balabayıs’ın oralarda bir araziye yapılmak üzere gündeme gelmişti. Sonrasında gündemden kalkmıştı.”

Bu konunun yeniden gündeme getirilmesini ise şöyle yorumladı:

“Herhalde gerek partileriniz içindeki tartışmaları, gerekse toplum nezdinde kaybettiğiniz itibarı unutturmak için bunlara başvuruyorsunuz.”

“KAMUSAL EĞİTİM ÇÖKMÜŞ DURUMDA, ÇOCUKLAR KONTEYNERLERDE OKUYOR”
Derya, ülkedeki kamusal eğitim altyapısının ciddi şekilde çöktüğünü belirterek hükümeti sorumsuzlukla suçladı:

“Bir ülkede sosyal devlet varsa kamusal eğitimin herkes açısından erişilebilir, nitelikli ve bedava olması gerekir. Bizim ülkemizde böyle bir şey söz konusu değildir. Mevduatlarımızdan bile kesinti yapılmıştı, depreme dayanıklı hale getirilecek okullar diye. Bunlar yapılmadığı gibi çocuklar konteynerlarda okur, nüfus aşırı derecede yüklendiği için öğretmenler yetersiz olur.”

Bu sorunlar ortadayken yeniden ilahiyat tartışması açılmasını şu sözlerle eleştirdi:

“Biz bunları konuşamazken bir ilahiyat koleji tartışması daha toplumun gündemine koyulur. Ve tamamen ideolojik saiklerle yapılır.”

“HALA SULTAN ON YILDIR MEZUN VERİRKEN DİN İŞLERİ BAŞKANLARININ HÂLÂ TÜRKİYE’DEN ATANMASI ÇELİŞKİDİR”

Derya, mevcut Hala Sultan İlahiyat Koleji’nin kuruluş gerekçesi ile bugün ortaya konan yeni ilahiyat koleji ihtiyacı iddiası arasında ciddi bir çelişki olduğunu belirtti. Hala Sultan’ın imam yetiştirmek amacıyla açıldığını hatırlattıktan sonra “Bu okulun açılışının üstünden on yıldan fazla bir süreç geçmiştir. Bir sürü insan mezun olmuştur ama Din İşleri Başkanlarını hâlâ Türkiye’den atarsınız. Nereden ihtiyaç olur buna?” diyerek hükümetin ileri sürdüğü gerekçeyi sorguladı.

“İDEOLOJİK MÜDAHALELERLE EĞİTİMİ ARAÇSALLAŞTIRIRSINIZ VE TOPLUMU DİNDEN SOĞUTURSUNUZ”
Derya, ilahiyat koleji girişimlerinin gerçek bir toplum ihtiyacına dayalı olmadığını, tamamen ideolojik bir müdahalenin ürünü olduğunu söyledi. Eğitim sisteminin ideolojik hedeflerle şekillendirilmeye çalışılmasının çok ciddi riskler barındırdığını vurgulayan Derya, “Bunun hiç dini hassasiyetlerle ilgisi yoktur. İdeolojik saiklerle adım attığınız zaman insanları dinden soğutursunuz arkadaşlar” diyerek, hükümetin attığı adımların toplumun dini duygularını istismar ettiğini ve aynı zamanda bu duygulara zarar verdiğini ifade etti. Ona göre eğitimi ideolojik bir araç haline getirmek, hem eğitimin niteliğini düşürmekte hem de toplumdaki farklı inanç grupları arasında gerilim yaratmaktadır. Bu sürecin toplumsal barışı bozabileceğini söyleyen Derya, hükümetin sorumluluğunu yerine getirmediğini açık bir dille anlattı.

“MİLLİ EĞİTİM YASASINA VE ANAYASAYA AYKIRI DÜZENLEMELERLE ÜLKEYİ TARİKATLAŞMAYA AÇARSINIZ”
Derya, Milli Eğitim Yasası’nın Atatürk ilke ve inkılaplarına açıkça atıf yaptığını, buna rağmen hükümetin uluslararası protokollerle anayasal düzeni aşındırdığını belirtti. Bu protokoller aracılığıyla eğitim alanının siyasal ve dış bağlantılı yapılar tarafından şekillendiğini savunan Derya, “Milli Eğitim Yasası çok açıktır. Siz ise uluslararası protokollerle anayasaya aykırı bir şekilde düzenlemeler yaparsınız” diyerek hükümetin hukuk dışı hareket ettiğini kaydetti. Derya ayrıca tarikat yurtları konusunun hala tam bir muamma olduğunu belirterek, bu yurtlarda kalan öğrencilerin durumuna ilişkin hiçbir açıklama yapılmadığını, finansman kaynaklarının meçhul olduğunu ve bu yapıların eğitim sistemi içinde hücrelenme yarattığını söyledi. “Sin da gülle geçsin. Nasıl olsa unutulur” yaklaşımını hükümetin tercih ettiğini belirten Derya, bunun toplum için büyük bir risk olduğunu vurguladı.

BU POLİTİKA YABANCI DİNİ YAPILARA DA KAPI AÇAR; ALEVİ ÇOCUKLARI KENDİ DİNLERİNİ ÖĞRENEMEZ”
Derya, hükümetin attığı adımların yalnızca bugünü değil, geleceği de olumsuz etkileyebileceğini, ülkedeki farklı toplulukların benzer taleplerle Milli Eğitim Bakanlığı’na başvurmasına zemin hazırlayacağını söyledi. “Yarın Ruslar kendi dinlerine göre müfredat isteyen bir okul açmak isterse ne olacak? Yahudiler isterse ne olacak? Onlara da aynı hak tanınacak mı?” sorularını soran Derya, hükümetin açtığı bu yolu tutarlı bir şekilde yürümesinin mümkün olmayacağını anlattı. Aynı parantez içinde Alevi yurttaşların çocuklarına kendi inançlarını öğrenme imkânı verilmediğini de vurguladı: “Bu ülkede yaşayan Alevilerin çocuklarına kendi dinlerini öğretebilme imkânı yoktur okullarda. Herkes Sünni Müslüman olmak zorundaymış gibi zorunlu din dersleri uygulanır.” Bu durumun hem adaletsiz hem ayrımcı olduğunu ifade eden Derya, hükümetin tekçi bir dini anlayışı eğitim sistemine dayattığını söyledi.

“BAKANLIKLARIN YETKİSİ MÜŞAVİRLİKLERE DEVREDİLİRSE EGEMENLİK KALMAZ”
Derya, protokoller aracılığıyla eğitim alanında Türkiye elçiliğine bağlı müşavirliklerin yetkilerinin artırıldığını, bunun da bakanlıkların işlevini zayıflattığına dikkat çekti.

“Türkiye elçiliğindeki müşavirlikler mi aldı bakanlıklarımızın yerini? Bu mudur? Eğitim Bakanlığı’nın yetkileri protokollerle mi yönetilir?” sözleriyle hükümeti eleştiren Derya, egemenliğin temel unsurlarından biri olan eğitim politikasının dış müdahalelere açık hale getirilmesinin kabul edilemez olduğunu ifade etti. Bu durumun devletin kurumsal yapısının erozyona uğramasına yol açtığını belirten Derya, hükümetin kendi çocuklarını nasıl yetiştireceğini bilmez bir pozisyona düştüğünü savundu.

“BU GÜNDEM, SEÇİM YENİLGİSİNİ UNUTTURMAK İÇİN ŞAPKADAN ÇIKARILMIŞ BİR TAVŞANDIR”
Derya, ilahiyat koleji tartışmasının zamanlamasının tesadüf olmadığını belirterek, hükümetin son seçim yenilgisi sonrasında toplumdaki rahatsızlığı gölgelemek amacıyla bu konuyu gündeme getirdiğini söyledi. “Seçim yenilgisini unutturmak için kutuplaşmadan medet uman zihniyet döndü gene dini hassasiyetler üzerinden istismar edilecek bir tartışmayı açmak için İlahiyat Koleji’ni meclisin gündemine soktu” sözleriyle hükümete yüklenen Derya, bu yaklaşımın ülkenin gerçek sorunlarını çözmek şöyle dursun, daha da derinleştirdiğini ifade etti. Eğitimin, sağlığın, altyapının, ekonomik istikrarın konuşulması gerekirken meclisin gereksiz ve toplumun ihtiyaçlarına karşılık gelmeyen gündemlerle tıkanmasını eleştirdi.

“ÜNAL ÜSTEL DERHAL İSTİFA ETSİN; BU HÜKÜMET ÜLKEYİ YÖNETEMEZ”
Konuşmasının sonunda Derya, ülkenin içinde bulunduğu yönetim krizinin sorumlusunun hükümet olduğunu belirterek sert bir çağrı yaptı:

“İstifa edin, düşün bu memleketin yakasından artık. Yapamazsınız. Bu vasatlığın değişmesi lazım. Muhatap eğitim bakanı değildir arkadaşlar; muhatap başbakan olarak atanmış ve şu anda istifa etme haysiyetini göstermeyen, meclise gelip oturma zahmetinde bile bulunmayan Ünal Üstel’dir. Ünal Üstel’e açık çağrı yapıyorum: Derhal istifa et. Düş memleketin yakasından. Seçime gidelim; memleket de, UBP de kurtulsun.”

DAUSEN

Girne Belediyesi

Girne Belediyesi

Gönyeli Alayköy Belediyesi