“Çocuk ölümleri kader değil, sistemin hatasıdır”

Evrensel Hasta Hakları Derneği, 9 yaşındaki Chinyere Olivia Ojoagu’nun ölümünün sağlık sistemindeki çöküşü ortaya koyduğunu belirterek, “Giden canlar geri gelmiyor ama sistem değişirse başka çocuklar yaşatılabilir” dedi.

Bugün Kıbrıs

Evrensel Hasta Hakları Derneği (EHHD), 9 yaşındaki Chinyere Olivia Ojoagu’nun ölümüne ilişkin yaptığı açıklamada, yaşanan olayın yalnızca bireysel bir trajedi değil, sağlık sistemindeki yapısal eksikliklerin göstergesi olduğunu vurguladı. Açıklamada, “Çocukların korunamaması bir ülkenin en derin utancıdır. Her çocuk, kökeni, dili ya da uyruk fark etmeksizin sağlık hizmetine güvenle ve eşit biçimde erişebilmelidir.” denildi.

EHHD, Ojoagu’nun yaşadığı süreçte etnik kökenin, bilgilendirme dilinin ve sosyal güvencenin sağlık hizmeti sunumunu etkileyip etkilemediğinin mutlaka araştırılması gerektiğini belirtti. Açıklamada, “Dokuz yaşındaki bir çocuk sağlık hakkından yararlanabildi mi?” sorusu yöneltildi.

“BİLGİLENDİRME VE ONAM SÜRECİ ŞEFFAF DEĞİL”
Açıklamada, basına yansıyan bilgilere göre hastane doktorlarının çocuğun hastanede kalmasını önerdiği, ancak ailenin bu öneriyi kabul etmediğinin belirtildiği anımsatılarak, “Aileye bu karar öncesinde ne kadar detaylı bilgi verildi? Tıbbi durumun ciddiyeti, olası riskler, yapılması gerekenler açık ve sade bir dille anlatıldı mı? Ailenin konuştuğu dil dikkate alındı mı?” soruları yöneltildi.

EHHD, evrensel hasta haklarına göre aydınlatılmış onamın yalnızca bir imza süreci değil, hasta veya yakınıyla güvene dayalı bir bilgi alışverişi olduğunu vurguladı. Açıklamada, “Bu bilgilendirme süreci hastanın yaşı, eğitim düzeyi ve dil yeterliliği göz önünde bulundurularak, gerekirse tercüman, görsel materyal veya ek açıklamalarla desteklenerek yapılmalıdır. Ancak bu koşullar sağlandığında verilen onay gerçekten ‘aydınlatılmış’ kabul edilir.” denildi.

Dernek, ailenin hastaneye yatışı reddetmesinin gerçekten yeterince bilgilendirilmiş bir karar olup olmadığının sorgulanması gerektiğini belirtti. “Doktorlar, çocuğun durumu ve olası sonuçlar hakkında ailenin anladığından emin oldular mı? Bu soruların yanıtı yalnızca etik değil, aynı zamanda hukuki sorumluluğun da temelidir.” ifadeleri kullanıldı.

“SAĞLIK HAKKI DEVLETİN EN TEMEL SORUMLULUĞUDUR”
EHHD açıklamasında, KKTC Anayasası ve uluslararası sözleşmelerin her bireye, çocuk ya da yetişkin fark etmeksizin eşit ve güvenli sağlık hizmetine erişim hakkı tanıdığının altı çizildi. “9 yaşındaki bir çocuğun yaşadığı süreçte bu anayasal güvence gerçekten işledi mi? Aile ve çocuk ihtiyaç duydukları tüm sağlık hizmetlerine zamanında ve etkili biçimde ulaşabildiler mi?” sorusu yöneltildi.

Açıklamada, yaşanan olayın yalnızca anlık bir aksaklık değil, daha derin bir sistemsel eksikliğin yansıması olabileceği ifade edildi.

“HER HASTANIN EN TEMEL HAKKI: GÜVENLİK”
EHHD, hasta haklarının en önemli unsurlarından birinin güvenlik olduğunu belirterek, “Bu güvenlik yalnızca fiziksel ortamla sınırlı değildir; doğru tanı, zamanında müdahale, yeterli personel ve etkili iletişim gibi unsurları da kapsar. Özellikle çocuk hastalarda bu hak çok daha dikkatli korunmalıdır.” dedi.

Açıklamada, Ojoagu’nun tedavi sürecinde gerek ilk başvuru gerekse sevk ve acil müdahale aşamalarında bu güvenliğin sağlanıp sağlanmadığının ciddi biçimde sorgulanması gerektiği vurgulandı. “Her hasta, sağlık hizmeti alırken zarar görmeme ve en yüksek güvenlik standartlarında bakım alma hakkına sahiptir. Bu hakkın ihlali, sistemin bütününü sorgulatır.” denildi.

“KALİTE STANDARTLARI SAĞLIK SİSTEMİNİN VİCDANIDIR”
Açıklamada, modern sağlık hizmetlerinin yalnızca tedavi değil, aynı zamanda önleyici ve planlı şekilde çalışmakla yükümlü olduğu belirtilerek, “Dünya Sağlık Örgütü’nün tanımladığı hizmet kalitesi standartları hasta güvenliğini, etkinliği, zamanında müdahaleyi ve eşit erişimi kapsar. Bu standartlar yalnızca kağıt üzerinde değil, her hastanede ve her vakada uygulanabilir olmalıdır.” denildi.

EHHD, “C.O.A. örneğinde olduğu gibi, bir çocuğun yaşamı bu standartların yeterince uygulanıp uygulanmadığına bağlı olabilir. Her ölüm, sağlık sisteminin nerede yetersiz kaldığının göstergesidir.” ifadelerini kullandı.

“SORUŞTURMA VE ŞEFFAFLIK TALEBİMİZDİR”
Dernek, kamuoyunun güvenini yeniden tesis etmenin tek yolunun kapsamlı, tarafsız ve bağımsız bir soruşturma olduğunu belirtti. “Soruşturma yalnızca kurum içi raporlarla sınırlı kalmamalı; bağımsız uzmanlar, hasta hakları temsilcileri ve çocuk sağlığı alanında yetkin sivil toplum kuruluşları da sürece dahil edilmelidir.” denildi.

EHHD açıklamasında ayrıca, “Toplumun bilmesi gereken gerçekler gizlilik gerekçesiyle saklanmamalıdır. Hangi aşamada, kim tarafından hangi kararlar alındı? Bilgilendirme süreci yeterli miydi? Acil müdahale protokolleri eksiksiz uygulandı mı? Bu soruların yanıtı belgeli ve kamuoyuna açık biçimde verilmelidir.” ifadeleri kullanıldı.

“HASTA HAKLARI YASASI HAYATA GEÇMELİDİR”
Açıklamada, yıllardır taslak halinde bekleyen Hasta Hakları Yasası’nın artık ertelenemez bir toplumsal zorunluluk haline geldiği vurgulandı. “Vatandaşların, özellikle çocukların ve göçmenlerin hak arama, şikâyet etme ve korunma yolları yasal teminat altına alınmadıkça bu tür kayıpların önüne geçilemez.” denildi.

EHHD, göçmen kökenli çocukların sağlık hizmetine erişimde görünmeyen engellerle karşılaşma riskinin yüksek olduğunu hatırlatarak, “Dil bariyerleri, kültürel farklar ve sosyal dışlanma, hizmetin niteliğini doğrudan etkileyebilir. Bu durum kasıtlı olmasa da sonuçları açısından dolaylı ayrımcılık doğurur.” ifadesine yer verdi.

“GİDEN CANLAR GERİ GELMİYOR”
Açıklamanın sonunda, “Bu yaşananlar artık münferit olaylar olarak değerlendirilemez. Karşımızda sistemli bir ihmalkârlık, yapısal bir duyarsızlık vardır. Giden canlar geri gelmiyor ama sistem değişirse başka çocuklar yaşatılabilir. Toplumsal sorumluluğumuz budur.” denildi.

EHHD, tüm çocukların hakkı olan güvenli, adil ve ayrımcılıktan uzak bir sağlık sisteminin inşası için mücadeleyi sürdüreceklerini belirterek, “Hayatını kaybeden çocuğun yabancı kökenli olması, ne yazık ki bu trajedinin toplumda ve medyada hak ettiği duyarlılıkla karşılanmamasına neden olmuştur. Oysa her çocuğun hayatı eşit değerdedir ve sessiz ölümler en çok vicdanları yaralar.” ifadeleriyle açıklamasını tamamladı.

DAUSEN

Girne Belediyesi

Girne Belediyesi

Gönyeli Alayköy Belediyesi

array(4) { ["reklam_linki"]=> string(31) "https://guvensigortakibris.com/" ["reklam_gorseli"]=> string(63) "https://bugunkibris.com/wp-content/uploads/2024/11/mavi-gif.gif" ["hangi_pragraflar_arasina_geldin"]=> string(1) "2" ["reklami_yayinla"]=> bool(true) }