AB Komisyonu, 2025 Türkiye raporunu açıkladı: Yargı yürütmenin kontrolünde
”Türkiye ile katılım müzakereleri 2018 yılından bu yana durma noktasındadır. Türkiye hukukun üstünlüğü ve temel haklar alanında erken aşamada olmaya devam etmektedir. Önceki raporlarda belirlenen noktalarda ilerleme değil gerileme yaşanmıştır. Yargı yürütmenin kontrolünde olmaya devam etmekte bu da yargı bağımsızlığını zedelemekte ve yargı kararlarının kalitesini olumsuz etkilemektedir.”
AB Komisyonu, 2025 Türkiye raporunu açıkladı: Yargı yürütmenin kontrolünde
”Türkiye ile katılım müzakereleri 2018 yılından bu yana durma noktasındadır. Türkiye hukukun üstünlüğü ve temel haklar alanında erken aşamada olmaya devam etmektedir. Önceki raporlarda belirlenen noktalarda ilerleme değil gerileme yaşanmıştır. Yargı yürütmenin kontrolünde olmaya devam etmekte bu da yargı bağımsızlığını zedelemekte ve yargı kararlarının kalitesini olumsuz etkilemektedir.”
Avrupa Birliği (AB) Komisyonu, daha önce İlerleme Raporu olarak anılan ülke raporlarını açıkladı. Türkiye’nin AB’yle ilişkileri iyileştirme arayışında olduğu bir dönemde açıklanan raporda, insan hakları, hukukun üstünlüğü ve demokrasi alanlarında yoğun eleştiriler yer alıyor.
Belgede Türkiye’nin, Birlik için aday ülke ve önemli bir ortak olmaya devam ettiği vurgulanıyor.
AB’nin ilişkilerini aşamalı, orantılı ve geri döndürülebilir bir şekilde ilerlettiği ve ortak öncelikler üzerinde işbirliği yaptığının altı çiziliyor.
Türkiye’deki genel insan hakları durumunun kötüleştiği tespiti yapan AB Komisyonu, üyelik sürecinin olmazsa olmaz alanlarında Türkiye’nin geçen yıl sergilediği performanstan hoşnut olunmadığını gizlemiyor.
Brüksel, demokratik standartların, hukukun üstünlüğünün, yargının bağımsızlığının ve temel haklara saygının sürekli olarak kötüye gitmesinden duyulan ciddi endişelerin ele alınmadığına dikkat çekiyor.
Belgede, “Önceki raporlarda belirlenen temel konularda gerileme yaşanmış ve önceki raporlarda belirtilen ciddi endişeler daha da artmıştır” denildi.
DENETİM VE DENGE EKSİKLİĞİ
TBMM’nin resmi olarak yetkilere sahip olmakla birlikte bunları yalnızca sınırlı bir şekilde kullanabildiği değerlendirmesinde bulunan AB Komisyonu, şu ifadeleri kullandı:
“Sistemde etkili denetim ve denge mekanizmaları ile seçimler dışında hükümeti hesap verebilir kılmak için gerekli araçlar eksiktir.
Raporda şu ifadeler yer aldı:
“Cumhurbaşkanlığı sisteminin yapısal kusurları ve yürütme ile yargı arasındaki güçler ayrılığının yetersizliği giderilmedi. Temel demokratik süreçlere uyum sorgulandı.
Muhalefet temsilcilerine ve partilerine yönelik artan yasal işlemler ile çok sayıda tutuklama Türkiye’nin demokratik değerlere bağlılığı konusunda ciddi endişelere yol açmaktadır.
Hukukun üstünlüğü konusundaki diyalog AB-Türkiye ilişkilerinin merkezinde yer almaya devam ederken demokratik standartların. Yargı bağımsızlığının ve temel hakların gerilemesi hâlâ ele alınmamıştır.
Türkiye ile katılım müzakereleri 2018 yılından bu yana durma noktasındadır. Türkiye hukukun üstünlüğü ve temel haklar alanında erken aşamada olmaya devam etmektedir. Önceki raporlarda belirlenen noktalarda ilerleme değil gerileme yaşanmıştır. Temel sistemsel eksiklikler giderilmemiştir. Yargı yürütmenin kontrolünde olmaya devam etmekte bu da yargı bağımsızlığını zedelemekte ve yargı kararlarının kalitesini olumsuz etkilemektedir.”
TUTUKLAMALAR RAPORDA
Raporda, seçilmiş yetkililer, muhalefet figürleri, siyasi aktivistler, sivil toplum ve iş dünyası temsilcileri, gazeteciler ve diğer kişilere yönelik tutuklamalar ve suçlamalara da değinildi.
Tutuklama ve suçlamalar konusunda, “Türkiye’nin demokratik geleneğine bağlılığı konusunda giderek artan soruları gündeme getirmiş ve yargının bağımsızlığı konusundaki endişeleri derinleştirmiştir” ifadeleri kullanıldı.
“Büyük şehirlerde ve ilçelerde muhalefet tarafından seçilen belediye başkanlarına karşı üst düzey yolsuzluk davaları açılırken, büyük şehirlerde iktidar partisinden mevcut veya eski seçilmiş yetkililere karşı hiçbir soruşturma açılmadığı” belgeye yansıtıldı.
Bu durum, “Bu seçici soruşturmalar/kovuşturmalar, yetkililerin yolsuzlukla mücadelesinin etkinliğine olan güveni sağlamamaktadır” sözleriyle değerlendirildi.
AB Komisyonu’na göre ifade özgürlüğü de geriledi.
Komisyon, “Medyanın, misilleme veya işten çıkarılma korkusu olmadan bağımsız bir şekilde çalışmalarını sürdürebileceği güvenli ve çoğulcu bir ortamın yeniden tesis edilmesi için adımlar atılmasını” istedi.
AİHM KARARLARINA VURGU
Belgenin vurguladığı noktalar arasında, “yargının, yürütmenin kontrolü altında kalmaya devam ettiği”, bunun da yargının bağımsızlığını etkileyerek, yargı kararlarının kalitesini tehlikeye attığı değerlendirmesi var.
Komisyon, Türkiye’nin bazı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarını uygulamadığının altını çizdi.
Eski HDP Eş Başkanı Selahattin Demirtaş’ın hakkındaki AİHM kararlarına rağmen tutukluluğunun sürdüğünü hatırlatan Komisyon, Osman Kavala hakkında verilen de dahil olmak üzere AİHM kararlarının öncelikli olarak uygulanmasını talep etti.
Raporda, Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi tarafından yoğun denetim altında tutulan 205 dava bulunduğu hatırlatıldı.
‘ÇÖZÜM SÜRECI’ VURGUSU
AB Komisyonu, “çözüm süreci” olarak bilinen MHP lideri Devlet Bahçeli’nin TBMM Genel Kurulu’nda DEM Parti yönetici ve milletvekilleriyle tokalaşmasıyla başlayan sürece de değiniyor.
PKK’nın AB tarafından “terör örgütü” olarak görüldüğü vurgusunu yineleyen Komisyon, hükümetin “terörle mücadele hakkı ve sorumluluğunun” olduğunu ancak bu yapılırken hukukun üstünlüğüne, insan haklarına ve temel özgürlüklere saygı gösterilmesi gerektiğini belirtti.
Raporda çözüm sürecine ilişkin şu ifadelere yer verildi:
“Türkiye’nin Kürt sorununa barışçıl ve sürdürülebilir bir çözüm bulmak için iç süreçlere yönelik siyasi çabaları , başarılı olması halinde, güvenlik tehditlerini azaltma potansiyeline sahiptir ve Suriye dahil bölgenin istikrarı için de önemli faydalar sağlayabilir.”
VİZE KRİTERLERİ UYGULANMADI
Schengen vizesi başvurusunda bulunan Türk vatandaşları için daha elverişli vize kurallarının devreye sokulduğunu belirten AB Komisyonu, vize muafiyeti konusundaki duruşunu sürdürdü.
Komisyon, Türkiye’nin, vize muafiyeti için gerekli olan kriterlerden altısını karşılama konusunda ilerleme kaydetmediğini bir kez daha kayda geçirdi.
SURIYELİLERİN SAYISINDA DÜŞÜŞ
Raporda, Türkiye’nin geçici koruma altında olan Suriyelilerin de dahil olduğu 2.7 milyon mülteciyi desteklemek ve ev sahipliği yapmak için kayda değer çabalarını sürdürdüğü belirtildi.
Göç adaklı 18 Mart deklarasyonunun tam olarak uygulanmasını isteyen Komisyon, Suriye’deki rejimin düşmesinden bu yana ülkelerine dönen Suriyelilerin sayısını 450 bin olarak açıkladı.
2016’dan bu yana gönüllü olarak Suriye’ye geri dönenlerin sayısının ise 1.2 milyon olduğu belirtildi.
Uyum azalmaya devam ediyor
Türkiye’nin, AB adına Yüksek Temsilci Kaja Kallas tarafından yapılan açıklamalara ve AB Konseyi’nin yaptırım kararlarına uyum oranı da, son rapora göre %4’e geriledi.
Bu oran 2024’te % 6’ydı.
Komisyon, Türkiye için, “Dış politikasını AB ile uyumlu hale getirmek için çok az siyasi irade göstermekle birlikte dış politika ve bölgesel konularda AB ile önemli fikir alışverişlerine daha açık görünmektedir” ifadelerini kullandı.
Uyumun iyileştirilmesine yönelik herhangi bir çabanın olmaması konusunda, bunun Türkiye’nin ilan ettiği “AB’ye katılımın stratejik hedef olduğu” söylemiyle bağdaşmadığı değerlendirmesi yapıldı.
Kıbrıs sorunu, Ankara’nın Hamas’a bakışı, Rusya’ya yönelik yaptırımlarda aynı çizgide olunmaması, Libya Ulusal Birlik Hükümeti’yle imzalanan deniz yetki alanlarının sınırlandırılmasına ilişkin mutabakat zaptı AB’nin dış politikada yönelttiği eleştirilerde öne çıktı.
EKONOMİDE SIKI DURUŞ BEKLENTİSİ
AB Komisyonu, Türkiye’nin ekonomi alanındaki adımlarını olumlu buldu.
Türkiye’nin, işleyen bir piyasa ekonomisi oluşturmada oldukça ileri bir noktada olduğunun vurgulandığı raporda, “İç siyasi çalkantıların ekonomik etkileriyle karşı karşıya kalan yetkililer, politika duruşlarını daha da sıkılaştırmıştır. Zayıflayan iç talep ortamında ekonomik büyüme yavaşlarken, dış pozisyon güçlenmiştir” denildi.
Sıkı para politikasının, enflasyonu ve enflasyon beklentilerini düşürmede etkili olduğunu belirten Komisyon, bu duruşun sürdürürlmesini istedi.
Türkiye, 2024’te AB’nin beşinci büyük ticaret ortağı olurken, AB Türkiye’nin en büyük ortağı olmaya devam etti.
Türkiye’nin AB’ye ihracatı 2024’te 98.4 milyar Euro’ya ulaşırken, AB’den ithalatı 112 milyar Euro oldu.
20 YILDIR SÜRÜYOR
Tam üyelik için 14 Nisan 1987’de başvuru yapan Türkiye, 10 Aralık 1999’dan bu yana aday statüsüne sahip.
AB’yle tam üyelik müzakerelerine 3 Ekim 2005’te başlayan Türkiye’nin süreci 26 Haziran 2018’den bu yana fiilen durdu.
Müzakere sürecinde, açılması gereken 35 başlıktan şu ana kadar 16’sı müzakereye açıldı.
Bunlardan sadece bir tanesi geçici olarak kapatıldı.
Türkiye’nin sürecinde, 2016’dan bu yana herhangi bir başlık açılmadı.
BBC Türkçe














