Dizdarlı: “AİHM ve TMK konusunda son düzlükteyiz”
Eski Ombudsman Emine Dizdarlı, AİHM’in Taşınmaz Mal Komisyonu (TMK) hakkındaki son kararına dikkat çekerek, Maliye Bakanlığı’nın TMK’ya aktarılması gereken 41 milyon sterlini maaş ödemelerinde kullandığı iddialarının ciddi sonuçlar doğurabileceğini söyledi. Dizdarlı, “TMK’nın parasına el konulduğu konusunda sessiz kalınması büyük bir talihsizliktir” dedi.
Dizdarlı: “AİHM ve TMK konusunda son düzlükteyiz”
Eski Ombudsman Emine Dizdarlı, AİHM’in Taşınmaz Mal Komisyonu (TMK) hakkındaki son kararına dikkat çekerek, Maliye Bakanlığı’nın TMK’ya aktarılması gereken 41 milyon sterlini maaş ödemelerinde kullandığı iddialarının ciddi sonuçlar doğurabileceğini söyledi. Dizdarlı, “TMK’nın parasına el konulduğu konusunda sessiz kalınması büyük bir talihsizliktir” dedi.
Bugün Kıbrıs
Eski Ombudsman Emine Dizdarlı, AİHM’in 10 Haziran 2025 tarihli kararıyla Taşınmaz Mal Komisyonu’nun daha verimli çalışması ve tazminat kararlarının gecikmeden ödenmesi gerektiğini vurguladığını hatırlattı.
AİHM’in, müracaat sahibinin tazminat talebini Aralık 2025 tarihine kadar askıya aldığını belirten Dizdarlı, bu sürecin kritik bir döneme girdiğini ifade etti.
“TMK’YA AKTARILMASI GEREKEN 41 MİLYON STERLİN MEMUR MAAŞLARINA GİTTİ”
Dizdarlı, Maliye Bakanlığı’nın TMK’ya aktarılması gereken 41 milyon sterlini maaş ödemelerinde kullandığı yönündeki iddialara dikkat çekerek, “Sayın Bakan ödemelerin ödenek çerçevesinde sürdüğünü ileri sürdü ancak TMK’nın parasına el konulduğu konusunda sessiz kaldı” dedi.
Aralık ayında açıklanması beklenen AİHM kararına iki ay kala böyle bir adımın atılmasının “büyük bir talihsizlik” olduğunu söyledi.
“HÜKÜMET ACİLEN ADIM ATMALI”
Dizdarlı, Türkiye Cumhuriyeti’nin ve dolaylı olarak Kıbrıslı Türklerin karşılaşabileceği olası mağduriyetlerin önlenmesinin hükümetin sorumluluğu olduğunu vurguladı.
“Sadece TMK’ya ödenek aktarmak yeterli değildir. Kararın olası etkilerini öngörmek ve buna göre tedbir almak gerekir” diyen Dizdarlı, idarenin önümüzdeki kısa sürede uygun ve tutarlı adımlar atmasının hayati öneme sahip olduğunu belirtti.
“Aksi halde toplumun hak ve menfaatleri doğrudan ve olumsuz biçimde etkilenecek, geri dönüşü olmayan zararlar doğacaktır” ifadelerini kullandı.