Bugün Kıbrıs

Emekçinin Partisi Bağımsızlık Yolu, 19 Ekim 2025 tarihinde gerçekleştirilecek olan Cumhurbaşkanlığı seçimlerine dair tavrını bugün Parti Genel Merkezinde düzenlenen basın toplantısıyla açıkladı.

Bağımsızlık Yolu Parti Meclisi kararını okuyan Genel Sekreter Umut Ersoy, halkın büyük bölümünün bu seçimi “2020 seçimlerinin üçüncü turu” olarak gördüğünü belirtti. Ersoy, “Toplumun en temel beklentisi, Tatar’ın işgal ettiği Cumhurbaşkanlığı makamından sökülüp atılmasıdır” dedi.

Açıklamada, Tatar’a yönelen öfkenin üç temel nedene dayandığı kaydedildi:

1. 2020 seçim sürecinde yaşanan müdahaleler ve irade gaspı,
2. İki devletçi politikaların Kıbrıslı Türkleri siyasal açıdan hiç olmadığı kadar izole etmesi,
3. UBP-DP-YDP hükümetinin toplumu ekonomik, sosyal ve yapısal çöküşe sürüklemesi.

Bağımsızlık Yolu, Tatar’ın görev süresi boyunca “atanmış bir memur gibi davrandığını, Türkiye’den gelen emirleri eksiksiz yerine getirmekten başka bir vasfı olmadığını” ve Cumhurbaşkanlığı makamını “kişisel emeklilik tatiline çevirdiğini” savundu. Açıklamada, “Tatar döneminde Kıbrıslı Türkler, 2000’li yıllardan bu yana en izole, en tanınmamış, en saygınlıktan yoksun dönemi yaşamaktadır” ifadeleri kullanıldı.

“ERHÜRMAN’IN MUĞLAK TAVRI ELEŞTİREL DESTEĞİ BİLE MÜMKÜN KILMIYOR”
Açıklamada, Tatar’ın karşısındaki en güçlü aday konumunda olan CTP Genel Başkanı Tufan Erhürman’a da eleştiriler yöneltildi.

Erhürman’ın federasyon, anayasa değişiklikleri ve Kıbrıs sorunu gibi kritik konularda net bir duruş sergilemekten kaçındığı belirtilerek şu ifadelere yer verildi:
“Erhürman’ın muğlak tavrı, son seçimlerde Mustafa Akıncı için açıkladığımız eleştirel desteği bile kendisine vermemizi mümkün kılmamaktadır.”

HALKIN SORUNLARI VE ÇÖZÜMSÜZLÜK
Açıklamada, UBP-DP-YDP hükümetinin “talancı sermaye sınıfının temsilciliğini yaptığını” savunan Bağımsızlık Yolu, halkın yaşadığı sorunları da sıraladı:
“Yolsuzluklar, kamusal hizmetlerdeki tahribat, yoksullaşma, enflasyon, ultra zenginler ve halk kesimleri arasında giderek artan eşitsizlik, eğitim ve sağlıkta yaşanan sorunlar, plansız nüfus politikaları, asgari ücret, enerji kesintileri, altyapı sorunları, dinsel gericiliğe açılan alan ve ardı arkası kesilmeyen skandallar, halkta derin bir gelecek kaygısı yaratmıştır.”

BOYKOT ELEŞTİRİSİ: “TOPLUMU EDİLGENLEŞTİRİR”
Bağımsızlık Yolu, seçimlere dair boykot seçeneğini reddettiklerini açıkladı. Açıklamada, “Seçimlere düşük katılım sandığı geçersiz kılmaz. Bu yaklaşım, toplumu edilgen bir konuma sürükler ve halkın öz gücüne dayalı mücadelenin önünü tıkar” denildi.

“Seçimleri dışarıdan kurtarıcı beklemenin değil, örgütlü mücadelenin bir parçası olarak görüyoruz. Sandığa gitmemenin mevcut düzeni beslediğini bir kez daha vurguluyoruz” ifadeleri kullanıldı.

“ADAY ÇIKARMIYORUZ, TATAR’IN KARŞISINDAYIZ, ERHÜRMAN’IN ENSESİNDEYİZ”
Bağımsızlık Yolu, 2025 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aday göstermeyeceğini açıklayarak tutumunu şu sözlerle özetledi:
“Ersin Tatar’ın sembolize ettiği irade gaspını alaşağı etmekten yanayız. Ancak Erhürman’ın da ensesindeyiz. Çünkü federasyon gibi temel bir mücadele alanında net bir tavır ortaya koymaktan kaçınmaktadır.”

“MESELEMİZ ŞAHISLAR DEĞİL, PROGRAMLARDIR”
Bağımsızlık Yolu, seçimleri toplumsal mücadelenin yalnızca bir cephesi olarak gördüklerini belirtti:
“Esas zafer, sandıkta değil, halkın örgütlü gücüyle, hayatın her alanında verilen, programa dayalı uzun soluklu mücadeleyle kazanılacaktır.”

Açıklamanın sonunda şu mesaj verildi:
“Seçimler bir duraktır. Ama asıl olan, halkın örgütlü gücüyle yürütülecek mücadeledir. Külliyeye kim oturursa otursun, federasyon mücadelesi sahipsiz kalmayacak ve ilk günden itibaren baskımızı sürdüreceğiz.”