Bugün Kıbrıs

Bağımsızlık Yolu, İskele Polis Müdürlüğü’nün 19 Temmuz’da başlattığı soruşturma kapsamında tutuklanan 5 Kıbrıslı Elen ve avukatları Murat Metin Hakkı’ya yönelik işlemlere ilişkin yazılı açıklama yaptı. Açıklamada, polisin yaklaşımı “faşizan” olarak nitelendirildi ve hukuki güvenliğin ciddi biçimde tehdit altında olduğu vurgulandı.

“FAŞİZAN YAKLAŞIM TEMEL HUKUKİ PRENSİPLERİ AYAKLAR ALTINA ALIYOR”
Bağımsızlık Yolu, “Polisin daha evvel vurguladığımız gibi ‘sanıktan delile’ giden faşizan yaklaşımı her geçen gün dozunu artırmakta, temel hukuki prensipler kabul edilemez biçimde ayaklar altına alınmaktadır. Yaşananlar, sadece söz konusu bireylerin değil, adanın kuzeyinde ikamet etmekte olan herkesin hukuki güvenliğini tehdit eden sistematik bir sorun olarak karşımızdadır” dedi.

“DERDEST EDİLMESİ TEMEL HUKUKİ NORMLARA AYKIRIDIR”
Açıklamada, “Avukatlar suç işleyemez diye bir kaide yoktur fakat daimi ikameti, iş yeri ve mesleği dolayısıyla mahkemede hazır bulunan bir kişinin derdest edilerek mahkemeye getirilmesi temel hukuki normlara aykırıdır” ifadelerine yer verildi. Murat Metin Hakkı’nın kelepçeli getirilmesinin “orantısız ve yasadışı bir tedbir” olduğu kaydedildi.

“AVUKATLIK OFİSİNİN ARANMASI MAHREMİYETİ İHLAL ETTİ”
Bağımsızlık Yolu, avukatın ofisine yapılan baskına dikkat çekerek, “Murat Metin Hakkı’nın avukatlık ofisinin aranması, yalnızca 5 Kıbrıslı Elen müvekkilinin değil, tüm müvekkillerinin haklarını ciddi şekilde tehlikeye atmıştır. Bu uygulama, ayrıca avukatların saklamakla yükümlü olduğu, mesleklerinden dolayı edindikleri sırlarını ifşa edici olması bakımından da çok sakıncalıdır” dedi.

Avukat–müvekkil gizliliğinin meslek etiğinin ayrılmaz bir parçası olduğuna işaret edilen açıklamada, “AİHM kararları da, avukat ofislerine yapılan aramaların, adil yargılanma hakkının ihlali olarak değerlendirilebileceğini açıkça ortaya koymaktadır” denildi.

“POLİS KEYFİ DAVRANIYOR, MAHKEMELER DAHA İHTİYATLI OLMALI”
Açıklamada, polis taleplerinin kolayca kabul edilmesinin hukuki güvenliği zedelediği vurgulandı: “Mahkeme kararlarının, polisin keyfi uygulamalarına alet edilmesi, hukuki güvenliği ciddi biçimde zayıflatmaktadır. Polisin emare edilen cihazları tahkikat maksatlarını aşan şekilde incelemesi, özel hayatın gizliliği ve haberleşme gizliliği gibi temel hakların ihlalidir.”

“DELİLDEN SANIK YERİNE SANIKTAN DELİLE GİDİLİYOR”
Bağımsızlık Yolu, sürecin başından beri çağdaş ceza hukuku ilkesinin çiğnendiğini belirtti: “Soruşturmanın başından itibaren delilden sanığa gitme anlayışı çiğnenmiş; polis, kendi inancı doğrultusunda sanıkları suçlu kabul ederek delil toplamaya yönelmiştir. Bu, temel hukuki prensiplere aykırı faşizan bir tutumdur ve avukat Murat Metin Hakkı’nın tutuklanması sürecinde de devam etmiştir.”

“TAŞINMAZ MAL KOMİSYONU’NUN GÜVENİLİRLİĞİ ZEDELENDİ”
Açıklamada, polisin keyfi tutumunun Taşınmaz Mal Komisyonu’nu da hedef aldığı ifade edildi: “Başvurucu ve avukatlarına yönelik cezai kovuşturma, Komisyonun tanınmasına ve işlevine konulan bir dinamittir. Böylesi güvensiz bir iklimde Kıbrıslı Elenler başvurudan, avukatlar ise davaları üstlenmekten çekinecektir. Bu, çözümsüzlük sarmalını beslemektedir.”

“POLİSİN SİVİLE BAĞLANMASI VE DENETİM MEKANİZMALARI ŞART”
Bağımsızlık Yolu, açıklamasını şu sözlerle sonlandırdı: “Polisin, sanıktan delile giden faşizan tahkikat yöntemine son verilmelidir. Hukuki güvenliğin sağlanması için bağımsız denetim mekanizmaları oluşturulmalıdır. Bu bağlamda, polisin sivile bağlanması talebinin, bağımsız denetim mekanizmalarıyla iç içe geçmiş kurumsal bir çerçevede ele alınması gerektiğini ısrarla vurguluyoruz. Hukuki güvenliğimizi sağlamak, adil yargılanma hakkını savunmak ve vatandaş ya da değil, tüm emekçilerin haklarını güvence altına almak için dayanışmayı yükseltmeye çağırıyoruz.”