Kıbrıslılar Barış ve Dayanışma Hareketi: “Kıbrıs’ın kuzeyinde siyasi irade gasbedilmiştir”
Kıbrıslılar Barış ve Dayanışma Hareketi, Türkiye’nin Kıbrıs’ın kuzeyinde kurduğu yapıyı “fiili işgal rejimi” olarak nitelendirdi ve Kıbrıslı Türklerin siyasi iradesinin sistematik şekilde gasbedildiğini vurguladı.
Kıbrıslılar Barış ve Dayanışma Hareketi: “Kıbrıs’ın kuzeyinde siyasi irade gasbedilmiştir”
Kıbrıslılar Barış ve Dayanışma Hareketi, Türkiye’nin Kıbrıs’ın kuzeyinde kurduğu yapıyı “fiili işgal rejimi” olarak nitelendirdi ve Kıbrıslı Türklerin siyasi iradesinin sistematik şekilde gasbedildiğini vurguladı.
Bugün Kıbrıs
Kıbrıslılar Barış ve Dayanışma Hareketi, bugün düzenlediği basın toplantısında Kıbrıs’ın kuzeyindeki durumu “fiili işgal rejimi” olarak tanımlayarak, Türkiye’yi uluslararası hukuku ihlal ettiğini vurguladı. Hareketin ortak açıklaması, Birleşik Kıbrıs Partisi (BKP) Genel Sekreteri İzzet İzcan tarafından okundu.
Açıklamada, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin toprak bütünlüğünü ve anayasal düzenini korumakla yükümlü olan Türkiye’nin bu sorumluluğunu unutarak adanın kuzeyinde kolonyal bir rejim kurduğu ifade edildi. Hareket, hedeflerinin iki toplumun siyasal eşitliğine dayalı, yabancı üs ve askerlerden arındırılmış, birleşik federal bir Kıbrıs yaratmak olduğunu belirtti.
1974 sonrası Türkiye’nin Cenevre Sözleşmeleri’ne aykırı şekilde adamızın kuzeyine sistematik nüfus taşıdığı, demografik yapının değiştirildiği ve Kıbrıslı Türklerin azınlığa düşürüldüğü vurgulandı. Ayrıca, Türkiye’nin asker ve sivil bürokratları aracılığıyla Kıbrıslı Türklerin siyasi iradesine müdahale ettiği ve bu iradenin gasbedildiği ifade edildi.
“GAZETECİLER YARGILANIYOR, NÜFUS YAPISI DEĞİŞTİRİLİYOR”
Hareket, Kıbrıs Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı’na yaptıkları ziyaretten sonra hem Türkiye’de hem de Kıbrıs’ın kuzeyinde çeşitli çevrelerin hedefi haline geldiklerini, bu çevrelerin gerçeklerin duyulmasından rahatsız olduğunu söyledi. Bu bağlamda, Türkiye Cumhurbaşkanı’nın da bu tepkilere katıldığına dikkat çekildi.
Açıklamada kamuoyuna yedi soru yöneltilerek, şu başlıklar öne çıkarıldı:
- 1974 sonrası adaya nüfus taşımanın ve Kıbrıslı Rum, Ermeni ve Maronitlerin zorla göç ettirilmesinin savaş suçu olup olmadığı,
- Türkiye’nin tanımadığı yapıya “devlet” muamelesi yaparak yüzbinlerce vatandaşlık dağıtması,
- 103 bin olan Kıbrıslı Türk seçmen sayısına karşılık kuzeyde açıklanan 216 bin seçmen rakamının siyasi irade gaspını kanıtlayıp kanıtlamadığı,
- Ateşkes bölgesinde BM gözetiminde yapılacak bir nüfus sayımının neden suç sayıldığı,
- Gazeteci Şener Levent ve diğerlerinin Türkiye tarafından gıyaben yargılanıp iadesinin istenmesinin hangi gerekçeyle Avrupa’ya şikâyet edilmesinden rahatsızlık duyulduğu.
Açıklamanın sonunda, hareketin kurulan ayrılıkçı rejimin “sözde muhalefeti” olmayı reddettiği, ülkenin tam bağımsızlığa kavuşması için mücadeleyi sürdüreceği vurgulandı.
“Gerçekleri dünyaya duyurduğumuz için bizden rahatsız olmanızı doğal karşılıyoruz” denilen açıklamada, Kıbrıs’ın kuzeyindeki yapının bir koloni olduğu açık şekilde ifade edildi.