Özel’den Erdoğan’a: ”Bana bu milleti sokağa davet ettirme, aklını başına topla”
Belediye başkanlarının gözaltına alınmasına sert tepki gösteren CHP lideri Özgür Özel, soruşturmanın dayanağı olan ifadeleri veren Aziz İhsan Aktaş’ın, aldığı ihale karşılığında AKP’li Isparta Belediye Başkanı’na makam arabası hediye ettiğini belirterek, “Recep Tayyip Erdoğan, aynı adam bu arabayı senin belediye başkanına almış. Şu kadar namus, şu kadar şeref, şu kadar ahlâk varsa cevap ver.” dedi.
Özel’den Erdoğan’a: ”Bana bu milleti sokağa davet ettirme, aklını başına topla”
Belediye başkanlarının gözaltına alınmasına sert tepki gösteren CHP lideri Özgür Özel, soruşturmanın dayanağı olan ifadeleri veren Aziz İhsan Aktaş’ın, aldığı ihale karşılığında AKP’li Isparta Belediye Başkanı’na makam arabası hediye ettiğini belirterek, “Recep Tayyip Erdoğan, aynı adam bu arabayı senin belediye başkanına almış. Şu kadar namus, şu kadar şeref, şu kadar ahlâk varsa cevap ver.” dedi.
Sandığın olmadığı otoriter bir yönetimin millete dayatılmaya çalışıldığını söyleyen CHP Genel Başkanı Özgür Özel, “Bu iktidarın içindeki bir avuç insan, yanına 3 hakim, 3 savcı, 3 de gizli tanık alarak 19 Mart’ta bu millete savaş açmıştı. Bu savaş ilanı sadece bize değil, demokratik siyasete açılmıştır” ifadelerini kullandı.
Erdoğan’ın kendisine yönelik “Ankara’da siyaset yap” çağrısını hatırlatan Özel, “Senin icazetinle partinin başında oturacağıma, namusumla Ekrem Başkan’ın yanında yatarım!” dedi.
CHP MYK TOPLANDI
Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Zeydan Karalar, Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek ve Adıyaman Belediye Başkanı Abdurrahman Tutdere’nin dün gözaltına alınmasının ardından CHP MYK, CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in başkanlığında toplandı.
Yaklaşık 4,5 saat süren toplantı sonrası açıklama yapan Özgür Özel, şunları söyledi:
“SANDIĞI ORTADAN KALDIRMANIN PROVALARINI YAPIYORLAR”
“İktidarın koltuğa tutunma ve seçime kadar dönemi bir şekilde geçirme, en nihayetinde de milletten korkan, sandıktan kaçan bir iktidarın baskı rejimine çevirmeye çalıştığı bir ülkedeyiz. Maalesef. Ve bugün, sabahleyin erken saatlerde artık duyanlara yok artık dedirtecek haberlerle uyandık.
Bu iktidarın içindeki bir avuç insan, yanına 3 hakim, 3 savcı, 3 de gizli tanık alarak 19 Mart’ta bu millete savaş açmıştı. Bu savaş ilanı sadece bize değil, demokratik siyasete açılmıştır. Zaten siyasi yelpazede Cumhur ittifakının dışında kalan tüm partilerin, en sağdan en sola kadar partilerin ortaya koydukları dayanışma ve ortaklaştıkları tespitler de bu yöndeydi. Artık bu ülkeyi milletin rızasıyla yönetmek istemedikleri çok açık. Sandığı ortadan kaldırmak istiyorlar ve bunun provolarını yapıyorlar. Sandığın olmadığı otoriter bir yönetimi millete dayatıyorlar.
“108 GÜNDE MİLLET DAHA DA FAKİRLEŞTİ”
108 gündür meydanlarda direniyoruz. Hiçbir delil olmadan 108 gündür İBB Başkanımızı, Cumhurbaşkanı adayımızı, İstanbul ve Adana’daki belediye başkanlarımızı, çok sayıda meclis üyemizi ve bürokratlarımızı hapiste tutuyorlar.
108 günde 150 milyar dolar harcadılar, yani 6 trilyon liraya mal oldu bu yaptıkları. 108 günde millet daha da fakirleşti, ülkemizin itibarı daha da zedelendi, iç barışımız, birlik ve beraberliğimiz git gide zayıfladı ve geriledi. Bu toprakların barış umuduna da birlikte yaşama umuduna da müreffeh bir Türkiye umuduna da AB’ye tam olma umuduna da kökten zarar veren, bu ülkeyi içe kapatan, bu ülkeyi içeride de basıyla yönetilen bir ülke durumuna getirmeye çalışanlarla birlikteyiz, onlarla yüz yüzeyiz.
“BU SABAH YİNE BİR KARANLIĞA UYANDIK”
İçeride tuttukları arkadaşlarımız hakkında en ufak bir somut delil ortaya koyamadılar. Manavgat Belediyesi’ne yönelik operasyonla ilgili tavrımızı gördünüz. Arkadaşlarımız Manavgat’a giderek kamu makamlarıyla, idari makamlarla, siyasi makamlarla, yargı makamlarıyla ve partimizle gerekli görüşmeleri yapıyorlar. Verecekleri rapora göre; CHP, icap eden en hassas tutumu takınacak. Kimsenin bundan şüphesi olmasın. Ancak, ağaç isimleri verdikleri gizli tanıklarla, çoluğuyla çocuğuyla tehdit edip gözyaşları içinde imzalatılan iftiranamelerle birlikte yol alamadıklarını herkes biliyor.
Tam bu atmosferde, bu sabah yine bir karanlığa, bir şafak operasyonuyla uyandık. Tepeden tırnağa suça bulaşmış bir suç örgütü lideri; bildiklerini değil, bildiklerine benzettiklerini ya da bildiklerinin bir kısmını bir partiye ifade ederek, dünyaya mal olmuş ve yaptıkları görevlerle ülkelerinde takdir toplamış ve bütün dünyada da takdir edilen, ödüller alan belediye başkanlarımıza saldırmaktan çekinmediler.
İDDİALARI TAMAMEN SAFSATA, TAMAMEN DUYUM, TAMAMEN İFTİRA
Abdurrahman Tutdere, bütün dünyanın deprem sırasında bir toplum önderi olarak tanıdığı ve devamında da bizim tarafımızdan değil, ağıt yakan Kürdüyle, Türküyle, AK Partilisiyle, CHP’lisiyle adaylaştırılan, yanımıza her geldiğinde Adıyaman için bir şeyler isteyen, Adıyaman’la yatan Adıyaman’la kalkan bir arkadaşımızı gözaltına aldılar. İddiaları tamamen safsata, tamamen duyum, tamamen iftira.
Adana’da Zeydan Karalar, 2024’te Seyhan Belediye Başkanı, 2029-2024 arasında Adana Büyükşehir Belediye Başkanı. CHP’nin oy potansiyelinin çok üzerinde bir destekle, bütün Adanalıların desteğiyle seçilen ve bu sabah Adana’da kapısına dayanılmış olan bir başkan. Kapıyı emekli öğretmen eşi açıyor, durumu görünce ‘Zeydan Karalar nerede, gözaltına almaya geldik’ diyorlar. ‘O Gebze’ye gitti’ diyor eşi, Gebze’deki açık adresini söylüyor ve bu kez Gebze’ye ekipler gidip Zeydan Karalar’ı gözaltına alıyorlar.
Antalya Büyükşehir Belediye Başkanımız Muhittin Böcek, yörüklerin gururu, 26 yıldır aralıksız belediye başkanlığı yapıyor. Tarihte Antalya Belediyesi’ni iki kez üst üste, herhangi bir partiden kazanan ilk başkan.
“AZİZ İHSAN AKTAŞ’IN SÖZLEŞME YAPTIĞI HERKESİ ALIYORLAR”
Peki, bu üç belediye başkanını ve Ekrem Başkan’ı ve İstanbul’daki belediye başkanlarını bir araya getiren şey ne olabilir? Nasıl olabilir? Bir suç örgütü lideri var. Adı, Aziz İhsan Aktaş. Bunu İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın, Beşiktaş Belediyesi operasyonundan sonra servis ettikleri üzere, Aziz İhsan Aktaş diye biri var ve bir suç örgütü kurmuş. Belediyelere rüşvet dağıttığı iddia ediliyor. Ve bu kişinin yaptığı bütün işlerde şaibe var diye düşünülüyor, hangi belediyeye iş yaptıysa, şu ana kadar adını geçirdiği hangi belediye varsa oraya operasyon düzenleniyor. Hangi belediyeler derseniz? İstanbul’daki belediyeler; ilk Beşiktaş, Avcılar, Seyhan, Ceyhan… Şimdi de Adıyaman ve Adana belediyeleri. Adıyaman Belediyesi ile sözleşme bitmiş, yeniden yapılmamış. Adana Büyükşehir Belediyesi ile bu dönem yok, geçen dönem yok. Zeydan Başkan, bundan 8 yıl önce Seyhan’ı yönetirken, önceden yapılan sözleşme devam etmiş, o zaman ödeme yapmış. Adı geçiyor ya, alın size Zeydan Karalar.
Aziz İhsan Aktaş, hangi belediyeden ödeme alıp fatura kesmişse gözaltına alıyorlar ve tutukluyorlar. Peki, bu Aziz İhsan Aktaş, CHP’den başka bir belediye ile ya da kamu kurumuyla çalışmamış mı? Biz istisnayız, kaide AK Parti ile çalışmak. Yargıtay, TBMM, Deniz meydanları, elektrik şirketleri, Türk Hava Yolları, Pamukkale ve Uludağ Üniversitesi rektörlükleri, 20 ilin kamu hastaneleri, AK Partili Trabzon Büyükşehir, Kocaeli Büyükşehir, Kahramanmaraş Büyükşehir, Ordu Büyükşehir, yine AK Partili Bahçelievler, Fatih, Zeytinburnu, Eyyubiye, Karaköprü, Antakya, Adapazarı belediyelerinden yıllardır, önceki yıllarda ise Balıkesir Büyükşehir, Şanlıurfa Büyükşehir, AK Parti’deyken Afyonkarahisar.
Bunların tam listesi var. Aziz İhsan Aktaş’ın AK Partili belediyelerle ilişkisi. Bunlardan herhangi biri, herhangi bir belediye CHP’li olsaydı içeridelerdi. Bahçelievler Belediyesi en son ve en büyük ihaleyi vermiş. CHP’li olsaydı şu anda tutukluydu. Niye tutuklu değiller? Çünkü, bunlar ‘AK Parti’nin kir göstermez, her türlü iş AK Parti’nin içinde bilinir, çözülür, yargıya intikal etmez’ kuralından yararlanıyorlar.
Aziz İhsan Aktaş ile çalışmayıp, Aziz İhsan Aktaş’ı memnun etmemişlerin isimlerini veriyor Aziz İhsan Aktaş artık. Bir suç örgütü düşünün; başında Aziz İhsan Aktaş, itirafçı olmuş. Aziz İhsan Aktaş, evde; iftira attıkları hapishanede. Bu yoğurdun bolluğu nerede bulunmuş arkadaşlar? Bir suç örgütü kuracaksın, oradan menfaat temin edeceksin, ortaya çıktıktan sonra ‘ben itirafçı olayım gideyim, bunlar kalsın’ diyeceksin.
“AZİZ İHSAN AKTAŞ, BİR İTİRAFÇI DEĞİL, BİR İFTİRACIDIR”
Bu Aziz İhsan Aktaş, bir itirafçı değil, bir iftiracıdır. CHP’li belediyelerde söylediği rüşveti verdiğine dair bir kanıt var mı? Para verdik diyorlar; o paranın konulduğu bir yer var mı? Bir kör kuruş bulundu mu? Yerde, gökte, yaylada, tarlada, kuyuda kasa arıyorlar. İki kasa buldular; birinden belediye mührü çıktı, birinden 48 tek beylik tabanca kurşunu. Utanmaz arlanmaz TRT, o görüntüler yerine stok görüntülerden dolar çıkardı kasadan. Kişilerin namusuna haysiyetine dil uzatma, el uzatma olmaz.
“AKTAŞ, AK PARTİLİ BAŞKANA MAKAM ARABASI HEDİYE ETTİ”
Bunu Isparta’da bilmeyen de yok, inkâr eden de yok. AK Partili Isparta Belediye Başkanı’na Audi A8 Long araç, plakası Isparta AK (AK Parti’nin ‘ak’ı ya da Aziz İhsan Aktaş’ın ‘ak’ı) 111… Bu arabayı Aziz İhsan Aktaş, ihale alma karşılığı belediye başkanına vermiş. Bunu kendisi de söylüyor. Hatta söylediğinde Akın Gürlek, ‘Geç onu, biliniyor’ diyor. Kendisi de inkâr etmiyor, Isparta Belediye Başkanı da inkâr etmiyor, Isparta Belediye Meclisi de adı gibi biliyor. Bu araba verilmiş, Isparta Belediye Başkanı AK Partili olduğu için dışarıda. Örneğin, Avcılar Belediye Başkanı’nın seçimi sırasında, kendisine de değil, kampanya sırasında şehirde kiralık araç gezdirmiş, Aziz İhsan Aktaş diyormuş ki; ‘Avcılar’da o aracı ben gezdirdim’. Belediye Başkanı’nın ne kendisi, ne yakını, kimsenin ilgisi yok. Bizim belediye başkanı içeride. Adam, ‘verdim, aldım’ dediği A8 Long ile fink atıyor Isparta’da, tık yok.
Buradan Recep Tayyip Erdoğan’a soruyorum… Şu kadar şerefin, namusun, ahlâkın varsa cevap ver. Bir daha soruyorum: Recep Tayyip Erdoğan, aynı adam bu arabayı senin belediye başkanına almış. Şu kadar namus, şu kadar şeref, şu kadar ahlâk varsa cevap ver… Bununla, bugün gözaltına alınan arkadaşların arasında dağlar kadar fark var. Burada kanıt belli, ispat belli, itiraf belli. Biz, ispatlanamayan bir Peugeot Partner’dan, elimizin değmediği seçim arabasından, 32 yaşında gencecik belediye başkanı içeride yatıyor; senin bu belediye başkanı AK Parti’nin ‘ak’ı plakasıyla geziyor ya. Bu mu sizin ‘ak’ınız, bu mu eşitlik? Bu belediye başkanına bu arabayı Ispartalı Belediye Meclis üyelerinin, ‘E ne var, ihaleyi aldı. Paramızla alacağımıza bedava makam arabası aldık’ diyorlar.
“HADİ SENİN DEVLETİN BÜTÜN İMKÂNLARINA KARŞI EKREM BAŞKANIN BİR VESİKALIĞI”
Kimseyi darbe ile tehdit etmiyoruz. Kimseyi kaba kuvvetle tehdit etmiyoruz. Ama birisi darbeye kalkarsa, sandığı almaya kalkarsa, bir takım yollarla bu milletin elinden seçimi almaya kalkarsa bu millet kendi elleriyle sandığı geri getirir. Ondan hiç kimse fazladan kabadayılığa girişmesin. Sandık gelecek, hepiniz gideceksiniz. 2 Kasım’da yüreği yeteni seçime bekliyorum. ‘Birinci partiyim’ diyeni seçim bekliyorum. Kendine güveneni seçime bekliyorum. Kasımpaşa delikanlısıysan seçime bekliyorum. Bizim yiğidim, aslanım Silivri’de yatıyor. Afişini yasaklat, fotoğrafını yasaklat, pankartını yasaklat, sesini yasaklat. Bir vesikalığını koyacağım oraya yine yenecek seni. Hadi senin devletin bütün imkanlarına karşı Ekrem Başkanın bir vesikalığı. Var mı cesaretin? Çık karşımıza görelim bakalım el mi yaman, bey mi yaman? Bu millet kimi seçiyor? Devletin ordusuna, devletin hakimine, savcısına, MİT’ine bilmem neyine güvenip, kumpasla bilmem neyle, planla, programla bu işin başında kalamazsınız. Bu ülke bu sandığı nasıl getirdiyse öyle korur kardeşim. Şu kadarını söyleyeyim, bugün uçakta sorduruyorsun, ‘Özgür Özel halkı sokağa davet ediyor.’ Ettiğim gün, ‘Sokağa davet ediyorum’ dedim, geldiler. 10 gün yasak koydun, 1 milyon kişi her gece toplandılar.
“DEMOKRASİ EYLEMLERİNE DAVET EDİYORUM”
Ben şimdi halkı eylem yapmak üzere önceden bildirdiğimiz, etrafında güvenlik önlemlerinin alındığı meydanlarda demokrasi eylemlerine davet ediyorum. Sokağa davet edeceğim günü ben bilirim. O gün sen ne hale düşeceğini kendin düşün. Ama bana bu milleti sokağa davet ettirme. Aklını başına topla. Şimdi yarından itibaren bundan sonraki süreci tartışmak üzere yarın akşamüstü Parti Meclisi, Pazartesi günü ben Bolu’da duruşmadayım, erken saatlerde il başkanı, ben geldikten sonra il başkanları toplantısı, akşamüstü bütün milletvekilleriyle toplantı, akabinde Merkez Yönetim Kuruluyla alınan bütün kararların toplanması ve bundan sonraki sürecin değerlendirilmesi. Bugün dünden daha kararlıyız. Yarın da bugünden daha kararlı olacağız. Herkes hesabını, kitabını buna göre yapacak. Bir adım geri adım atan namerttir. Bir kelime eksik konuşan namerttir. Bir santim alçalan, bir santim eğilen namerttir. Biz bir kelime eksik konuşursak bu milleti susturacaksınız. Bir adım geri gidersek bu ülkeyi 100 yıl geri götüreceksiniz. Bir santim eğilirsek bu millete diz çöktüreceksiniz.
”SEN YÜZDE 29 İLE ORADA OTURTMAM”
Bu milletin karşısında millete saygı duyacaksınız. Kendiniz diz çökeceksiniz. 24 yıldır sizi seçtiler. Bir teşekkür etmediniz. Bir kere seçmediler burnundan getiriyorsunuz. Seçme haklarını ellerinden alıyorsunuz. Seçtikleri belediye başkanlarını alıyorsunuz. Geleceğin Cumhurbaşkanını hapse atıyorsunuz. Bu, tarihin önemli bir kırılma noktasıdır. Bundan sonraki süreçte de herkes ayağını denk alsın. Erdoğan’a son sözüm. Eski hocasının, Erbakan hocanın oğlu da iştirak edince çok ağrına gitmiş. Tekrar ediyorum. Seni yüzde 29 ile orada oturtmayacağız Erdoğan. Seni yüzde 29 ile orada oturtmam. Hiç rahat etme, aparatlarına güvenme, etrafındaki şakşakçılar bakma. Birileri altını oyuyor. Birileri kazan kaynatıyor. Birileri sana gaz veriyor, ‘Bir şey olmaz, sen şöyle yaparsın, böyle yaparsın’ diye. Senden büyük millet var. Milletin dediği olacak. Biz millet ne derse oradayız.”