Türkiye’nin yeniden F-35 programına dahil edilmesi için yıl sonunu işaret eden Tom Barrack, bölge ülkelerinin İsrail’le İbrahim Anlaşmalarını imzalayacağına inandığını söyledi.

İzmir’de yapılan söyleşi önce fotoğraf çekimiyle başladı. Barrack’ın tarihi Kemeraltı Çarşısı’nı gezerken, Kızlarağası Hanı’nda esnaf ve yurttaşlarla sohbet ederken fotoğrafları çekildi.

Söyleşinin ilk başlığı da Barrack’ın kişisel tarihi oldu. Dedesinin 20. yüzyılın başında Osmanlı pasaportuyla Amerika’ya gittiğini vurgulayan ABD Büyükelçisi, “DNA’mın geldiği yere dönme ayrıcalığına ve onuruna sahip olmak, hem de (ABD Başkanı Donald) Trump adına kıdemli bir diplomat olarak ve tarihi ülkelerden birinde Amerika’yı temsil etmek, gerçekten büyük bir ayrıcalık” dedi.

ABD VE TÜRKİYE ‘SAVUNMADAN ATAĞA GEÇMEK’ İÇİN SÖZLEŞMİŞ
İmparatorluk sistemi, İzmir’in etnik yapısı gibi başlıkların ardından konu diplomasiye geldi. Büyükelçi, İsrail ile İran arasındaki savaşa şöyle değindi:

“İsrail’in yeniden tanımlanması gerekiyor, şu an yeniden tanımlanma sürecinde. İsrail ile İran arasında yaşananlar, hepimiz için, ‘süre doldu, yeni bir yol açalım’ deme fırsatı. Bu yolun anahtarı Türkiye.”

“ABD’nin Hasımlarıyla Yaptırımlar Yoluyla Mücadele Yasası (CAATSA) ve F-35 meselesinde ikili ilişkilere yapıcı katkıları olacak bir süreç işliyor mu?” sorusunaysa Barrack “Evet, kesinlikle evet” yanıtını verdi.

F-16 ve F-35’lerin NATO müttefiki Türkiye’nin olmazsa olmaz unsurları olduğunu söyleyen Barrack, F-35 parçalarının çoğunun Türkiye’de üretildiğini hatırlattı.

Türkiye’nin F-16’lar ve modernizasyonu için ödeme yaptığını hatırlatan Barrack, Türkiye’ye CAATSA yaptırımlarının uygulandığı döneme dair anekdotlar paylaştı. Büyükelçi, F-35 meselesinin uzun zamandır tartışıldığını belirterek tarafların bu konuyu “artık geride bırakmak” istediğini söyledi ve ekledi:

“Önümüzdeki birkaç ay içinde iki liderimiz ve iki dışişleri bakanımız arasında bir yeni bir buluşmayı, ikili gündemin, beş yıldır tartışılan tüm bu konuların yenilendiğini göreceksiniz. F-35, F-16, S-400’ler, yaptırımlar, gümrük vergileri gibi şeyler bizim misyonumuzun ikincil unsurları. Sanırım ilk kez, ABD ve Türkiye’nin sadece savunma ortakları olmak yerine, ‘atağa geçen ortaklar olalım’ diyen bir taahhüdü var. Bana göre başkan Trump ve cumhurbaşkanı Erdoğan; Rubio’yla Fidan’a, bunu ‘bitirin, bir yolunu bulun’ diyecek. Kongre mantıklı bir sonucu destekleyecek. Dolayısıyla, yıl sonuna kadar bir çözüme kavuşma imkanına sahip olduğumuza inanıyorum.”

‘HERKES İBRAHİM ANLAŞMALARINA DÖNECEK’
Trump’ın Özel Temsilcisi Steve Witkoff’un, çok sayıda ülkenin İbrahim Anlaşmasına hazır olduğu ifadeleri hatırlatılan Barrack, “Gazze bu durumdayken İbrahim Anlaşmaları konusunda beklentileriniz gerçekten yüksek mi yoksa bu bir temenni mi?” sorusuna, “Witkoff’un en hassas alanlarda harika iş çıkardığı” yanıtını verdi.

Trump’ın 2016’da Riyad ziyaretinin ardından, İsrail ile Körfez ülkeleri arasında bir diyalog süreci başlatıldığını ve bu sürecin İbrahim Anlaşmaları ile resmileştiğini söyleyen Barrack, “Gazze’yle ilgili tartışmaların ortasında bunu genişletmek çok zor, bu gerçekten bir sorun. Steve’in yaptığı şey inanılmaz bir şekilde müzakere etmek ve bu düşmanlıklara son vermeye çalışmak” dedi.

Yakın gelecekte Gazze’de yeni bir ateşkesin sağlanacağı öngörüsünde bulunan Barrack, “Ateşkes sağlandıktan sonra, küçük adımlarla, öncelikle İsrail ile çatışmasızlık yönünde ilerleme kaydedilecek” dedi.

Türkiye ve İsrail’in geçmişte “harika ilişkilere sahip olduğunu” savunan Barrack, bunun tekrar olabileceğini söyledi.

Barrack, “Bence Ortadoğu yeni bir diyaloğa hazır. İnsanlar aynı hikayelerden sıkıldı. Bence, ufak adımlar göreceğiz. Herkes İbrahim Anlaşmalarına geri dönecek. Özellikle Gazze durumunda, çünkü asıl büyük mesele şu anda bu” dedi.

‘ŞARA İSRAİL’DEN NEFRET ETMİYOR’
Barrack, Suriye İsrail tarafları arasında bir anlaşmanın beklenip beklenmediğine ilişkin soruya, “Evet, umudum o yönde, bir noktada anlaşmaya varmaları gerekiyor” yanıtını verdi.

Büyükelçi, Suriye’deki HTŞ yönetiminin lideri Şara’nın İsrail’den nefret etmediğini açıkça belirttiğini, İsrail’e karşı dinsel bir kin taşımadığını ve sınırda barış istediğini vurgulayarak şöyle konuştu:

“İsrail’in de aynı şeyi istediğini biliyorum. Büyük ihtimalle, sınır güvenliği gibi daha basit konular üzerinden arka kapı diyaloğunun başladığını göreceğiz. Zamanla bu, daha geniş bir çatışmasızlık diyaloğuna dönüşerek şu soruya cevap arayacak: Sınırı nasıl istikrara kavuştururuz?”