Bağımsızlık Yolu: İnşaat sermayesi korku salma siyaseti yürütüyor
Bağımsızlık Yolu, emekçilerin ve doğanın karşısında konumlanan inşaat sermayesini sert sözlerle hedef aldı: “Barışın köküne dinamit koyan bir sektörün arkasında dizilmeyeceğiz.”
Bağımsızlık Yolu: İnşaat sermayesi korku salma siyaseti yürütüyor
Bağımsızlık Yolu, emekçilerin ve doğanın karşısında konumlanan inşaat sermayesini sert sözlerle hedef aldı: “Barışın köküne dinamit koyan bir sektörün arkasında dizilmeyeceğiz.”
Bugün Kıbrıs
Bağımsızlık Yolu Mali Sekreteri Münür Rahvancıoğlu, Genel Sekreter Umut Ersoy ve Omorfo Bölge Sorumlusu Celal Özkızan, katıldıkları Emeğin Gündemi programında inşaat tutuklamaları, mülkiyet sorunu ve sermayenin rolü üzerine çarpıcı değerlendirmelerde bulundu.
“BU SADECE MÜTEAHHİTLERİN DEĞİL, HEPİMİZİN SORUNU” PROPAGANDASI
Münür Rahvancıoğlu, büyük inşaat ve emlak sermayesinin, gündemdeki tutuklamaları “herkesi ilgilendiren” bir mesele gibi göstererek korku salma siyaseti yürüttüğünü ifade etti. “Tıpkı servet vergisi konuşulunca bakkalların sermayeyi savunması gibi, şimdi de müteahhitlerin hakkını sıradan insanlar savunsun istiyorlar” dedi.
Rahvancıoğlu, bu korku siyasetinin ikinci ayağını ise dar Kıbrıs milliyetçisi çevrelerin oluşturduğunu vurguladı: “Gerçekler gelir sizi bulur” diyerek parmak sallıyorlar. Her iki korku salma biçimi de toplumu kendi çizdikleri siyasete zorlamayı hedefliyor.”
“UBP YÖNETİMİ EN REZİL VE EN FİKİRSİZ YÖNETİMLERDEN BİRİ”
Rahvancıoğlu, UBP içinde bir süredir bir kıpırdanma olduğunu, bunun da partinin vizyonsuz, görüşmeyle bile uğraşmayan ve “Anavatan bizi kurtarır” anlayışına teslim olmuş yapısına bir tepki olduğunu ifade etti. Bu tepkilerden UBP içindeki muhalif damar da nasibini alıyor dedi.
“BU SERMAYE DOĞAYA VE EMEĞE SALDIRIYOR”
Rahvancıoğlu, inşaat sektörünün yalnızca mülkiyetle değil, doğaya ve emeğe yönelik saldırıları nedeniyle yargılanması gerektiğini söyledi. “Türk ya da Rum malı olması fark etmez; dereleri dolduran, kanalizasyonu denize akıtan, tarım alanlarını gasp eden, ağaçları kesen bu sermaye, hangi hukuka dayanırsa dayansın, meşrulaştırılamaz” dedi.
Ayrıca, sigortasız çalıştırma, asgari ücretin altında maaş ödeme, sendikalaşmaya karşı baskı gibi emek sömürüsü pratiklerinin bu sektörün olağanı hâline geldiğini vurguladı.
“ÜNİVERSİTE-İNŞAAT PASLAŞMASI: NÜFUS İTHALATI VE TOPRAK SATIŞI”
Kıbrıs’ın kuzeyinde üniversite ve inşaat sektörlerinin işbirliğiyle hem nüfus ithalatı yapıldığını hem de toprağın yabancılara satıldığını belirten Rahvancıoğlu, bu sektörün ülkeye yalnızca zarar verdiğini söyledi:
“Marketlerdeki süt fiyatından trafik kazalarına kadar her şeye etkisi olan ama hiçbir olumlu etkisi bulunmayan bir sektörü savunmak mümkün değil.”
Sektör yerine ekoturizm, kooperatifleşme, tarım ve hafif sanayi gibi alternatif modeller geliştirilmesi gerektiğini söyledi:
“Bu lokomotif trenin bizi duvara toslattığı açık. Ya rayı ve lokomotifi değişeceğiz ya da hep birlikte çarpacağız.”
ERSOY: “EN İSTİKRARLI DÖNEM DEDİKLERİ EN REZİL DÖNEM”
Genel Sekreter Umut Ersoy, hükümetin “istikrar” söylemini eleştirerek, bu istikrarın halk için değil, inşaat şirketleri, Aksa ve büyük sermaye için olduğunu söyledi. “Ülke en kötü noktaya sürükleniyor ama buna istikrar diyorlar” dedi.
Ersoy, inşaat sermayesinin vergiden kaçtığını, yabancılara dönük lüks projelerle yerel halkın barınma hakkını gasp ettiğini, kira ve gıda fiyatlarını yükselterek enflasyonu tetiklediğini, ayrıca iş gücü ithalatı yoluyla nüfus yapısını değiştirdiğini belirtti.
“TALAN TALANDIR, KİMİN MALI OLDUĞU ÖNEMSİZ”
Ersoy, mülkiyet sorununa barışçıl çözümün ancak emek eksenli bir yaklaşımla mümkün olduğunu belirtti. “Acıları yarıştırmak barışa hizmet etmez, şovenizmi besler. Biz talana karşıyız, kimin malı olduğuna değil, nasıl talan edildiğine bakarız” dedi.
ÖZKIZAN: “KIBRIS SORUNU ÇÖZÜLMELİ AMA BU MÜCADELE EMEK TEMELLİ OLMALI”
Bölge Sorumlusu Celal Özkızan, hükümetin sadece “beceriksiz” değil, bilinçli olarak halkın aleyhine politikalar ürettiğini söyledi. “Kıbrıslı Türkler 1974’ü belki Kıbrıslı Elenler kadar yoğun yaşamıyor ama her gün yaşıyor. Çünkü tanınmıyorlar, dünyayla bağ kuramıyorlar” dedi.
Servet vergisi, inşaat rantının denetimi, Kıbrıs sorununun çözümü ve barışçıl bir gelecek için ortak mücadele çağrısı yapan Özkızan, “Bu adadan kurtulmak istiyorsak, bunu emek mücadelesiyle birlikte yapmalıyız” diyerek konuşmasını tamamladı.