Bakanlar Kurulu susturamadı: Üç okulda direniş, Bekirpaşa’dan net mesaj!
Hükümetin Bekirpaşa Lisesi’nde planlanan grevi Bakanlar Kurulu kararıyla ertelemesine tepki gösteren öğretmen sendikaları bugün İskele’de üç okulda greve gitti. KTOEÖS ve KTÖS yöneticileri, Bekirpaşa Lisesi önünde düzenledikleri basın açıklamasında hükümete ve dayatmalara sert tepki gösterdi.
Bakanlar Kurulu susturamadı: Üç okulda direniş, Bekirpaşa’dan net mesaj!
Hükümetin Bekirpaşa Lisesi’nde planlanan grevi Bakanlar Kurulu kararıyla ertelemesine tepki gösteren öğretmen sendikaları bugün İskele’de üç okulda greve gitti. KTOEÖS ve KTÖS yöneticileri, Bekirpaşa Lisesi önünde düzenledikleri basın açıklamasında hükümete ve dayatmalara sert tepki gösterdi.
Bugün Kıbrıs
Bakanlar Kurulu’nun Bekirpaşa Lisesi’nde alınan grev kararını yasaklamasının ardından, Kıbrıs Türk Orta Eğitim Öğretmenler Sendikası (KTOEÖS), örgütlü olduğu İskele Evkaf Türk Maarif Koleji ve İskele Ticaret Lisesi’nde; Kıbrıs Türk Öğretmenler Sendikası (KTÖS) ise Şht. İlker Karter İlkokulu’nda bugün 07.55-13.05 saatleri arasında grev yaptı.
“HALKINI SATANLARIN KORKUSU”
KTOEÖS Başkanı Selma Eylem, Bekirpaşa Lisesi önünde yaptığı konuşmada, öğretmenlerin aylardır bakanlığın denetmenleri, daire müdürleri ve okul yöneticileri aracılığıyla sistematik baskılara maruz kaldığını hatırlattı. Bu baskılara rağmen öğretmenlerin boyun eğmeyerek direnişi sürdürdüğünü belirten Eylem, mücadeleyi yalnızca eğitim hakkı için değil, çocuk istismarına kapı aralayan anlayışa karşı da verdiklerini söyledi.
“Bu disiplin tüzüğü, çocuk istismarını kurumsallaştıran bir zihniyetin ürünüdür” diyen Eylem, hükümetin aldığı grev yasağı kararının bu mücadeleyi bastırmak için uygulamaya konduğunu ifade etti. “Genç öğretmenlerimize kadar uzanan tehditler, ailelerine yapılan baskılar, öğretmeni yıldırma girişimleridir. Ama bilinmelidir ki öğretmen bu toplumu karanlıktan koruyan son barikattır” diyerek sendikal ve toplumsal direnişin önemini vurguladı.
Eylem, grev hakkının yasaklanmasının yalnızca bir idari karar değil, doğrudan halkın iradesine yönelik bir müdahale olduğunu belirtti. “Bu kararı alanlar çocukların geleceğini gözden çıkarmıştır. Korkularını maskelerle örtmeye çalışıyorlar. Ama biz görüyoruz, halkını satanların korkusunu…” diyerek Nazım Hikmet’in unutulmaz dizesiyle seslendi:
“Hiçbir şeye benzemez halkını satanların korkusu.”
Öğretmenlerin yalnız bırakılmadığını, bugün grev yapan üç okulun ve onlara destek veren tüm yurttaşların bu mücadelede birleştiğini vurgulayan Eylem, konuşmasını şu sözlerle tamamladı:
“Bu geçici tedbirlerle bu mücadele bastırılamaz. Grev hakkımızı, laik ve bilimsel eğitimi, çocuklarımızın özgürlüğünü sonuna kadar savunacağız.”
“KIZ ÇOCUKLARINI TARİKATLARA MARUZ BIRAKTILAR”
KTÖS Genel Sekreteri Burak Maviş, konuşmasına grev yapan öğretmenlere teşekkür ederek başladı. Disiplin tüzüğü dayatmasına karşı yürütülen mücadelenin sadece Bekirpaşa Lisesi’nin değil, tüm toplumun ortak sorumluluğu olduğunu vurgulayan Maviş, “Bugün Bekirpaşa Lisesi öğretmenleri bu sorumluluğu üstlendi. Ancak bu mücadele, ülkenin her köşesindeki eğitimcilerin ve yurttaşların görevidir” dedi.
Öğretmenlerin onurlu direnişinin tüm topluma güçlü bir mesaj gönderdiğini belirten Maviş, bu mesajı şöyle özetledi:
“Atatürk ilke ve inkılaplarına bağlı kalacağız. Laik yaşamımızdan, bilimsel eğitimden, çocuklarımızın çağdaş geleceğinden vazgeçmeyeceğiz. Bu ülkede din, vicdan, ibadet ve inanç özgürlüğü vardır. Ancak çocuklarımızın cinsel, dinsel ve siyasal istismara maruz kalmasına da asla sessiz kalmayacağız.”
Maviş, Bakanlar Kurulu’nun grev yasağı kararını bir yönetim aczi olarak değerlendirdi. “Görevi yasaklayarak, erteleyerek bu sorunu çözemezsiniz. Sadece ötelersiniz. Oysa mesele, biyolojik ve kültürel bir kimliğe sahip Kıbrıs Türk toplumunun onurudur. Bakanlar Kurulu’nun aldığı karar, kendi başarısızlıklarının ve korkularının itirafıdır.”
Hükümeti, çocuk haklarını ve laik eğitimi tehdit eden uygulamaları nedeniyle özür dilemeye çağıran Maviş, şu çarpıcı ifadeleri kullandı:
“Bu kararlarla tüm kız çocuklarını tarikatların ve ailelerin yönlendirmesine açık hale getiriyorsunuz. Bize değil, çocuklarınıza, kız çocuklarınıza ve eşlerinize özür borcunuz var. Onları duygusal istismara açık bırakmanın vebalini taşıyorsunuz.”
Maviş, sendikaların bu süreçte yalnız olmadığını ve dayanışmayla büyüyen bir mücadele hattının oluştuğunu vurgulayarak konuşmasını şu sözlerle tamamladı:
“Biz bu mücadeleyi bugün başlatmadık. Bu öğretmenler, Kıbrıs Türk toplumu ayakta kalsın diye köylerinde nöbet tutarak, halkı örgütleyerek, hayatlarını ortaya koyarak yürüdü. Mücadeleye devam edeceğiz. Direnen tüm öğretmenlere teşekkür ediyorum.”
“YÜZLERİ KIZARMIYOR, KIZLARIN FUTBOLUNU BİLE YASAKLADILAR”
KTÖS Başkanı Mustafa Baybora, hükümetin yıllardır toplumu adım adım gericileştiren uygulamalarına dikkat çekerek konuşmasına başladı. Bekirpaşa Lisesi’nde yapılan açıklamanın gerekçesini şu sözlerle özetledi:
“Bugün burada toplanmamızın sebebi yalnızca bir okulda grev yasağı değildir. Aylardır süren gericilik dayatmalarına karşı, çocuklarımızın laik ve çağdaş eğitim hakkını savunmak içindir.”
Baybora, hükümet yetkililerinin sıkça tekrarladığı “Biz yaparız, onlar konuşur” sözünü eleştirerek, kamuoyunun önünde bu icraatları açıkça ortaya koydu:
“Yaptıkları ortada: Denetimsizlik ve ihmal sonucu hastanelerde yeni doğan bebekler ölüyor. Sahte diploma taşıyan milletvekilleri korunuyor, dokunulmazlıkları kaldırılamıyor. Ülke, rüşvet, talan ve yolsuzlukta dünya sıralamasında yer alıyor. Bunlar olurken hiç yüzleri kızarmıyor.”
Ancak konuşmasının en çarpıcı noktası, kız çocuklarına dönük baskıcı uygulamalara dair verdiği örnekti. Baybora, kamuoyunun fazla farkında olmadığı bir gerçeği şöyle paylaştı:
“Bu yıl ilkokullar arası kızlar futbol turnuvası yapılmadı. Neden mi? Çünkü Türkiye’de iptal edildiği için Eğitim Bakanlığı burada da iptal etti. Bu ne anlama geliyor? Bu, kız çocuklarının hem bedenlerini hem de alanlarını kontrol altına almak anlamına gelir.”
Baybora, bu kararın altında yatan zihniyetin yalnızca eğitimle ilgili değil, kadın ve çocuk haklarıyla doğrudan ilgili olduğunu belirtti. Basın mensuplarına seslenerek şu çağrıda bulundu:
“Lütfen Nazım Çavuşoğlu’na bu turnuva neden iptal edildi diye sorun. Bu ülkede kız çocuklarının spor yapmasına bile tahammül edemeyen bir anlayış egemen kılınmaya çalışılıyor.”
Konuşmasının sonunda, öğretmenlerin onurlu direnişini selamlayan Baybora, “Bugün bu koltuklarda utanmadan oturabilenlerin karşısında; öğretmenlerimiz, öğrencilerimiz ve halkımız dimdik ayakta” diyerek sözlerini tamamladı.
“EĞİTİM ELZEMDİR DİYENLER, KONTEYNERDE DERS YAPTIRIYOR”
KTOEÖS Genel Sekreteri Tahir Gökçebel, hükümetin grev hakkına yönelik müdahalesini yalnızca bir sendikal baskı olarak değil, halkın düşünme ve sorgulama hakkına karşı açılmış sistematik bir saldırı olarak tanımladı. Konuşmasında eğitim alanındaki tüm çöküş başlıklarını bir araya getirerek şöyle konuştu:
“Bugün hükümet edenler yasakçı bir anlayışla, grevi ‘elzem hizmet’ bahanesiyle yasaklamaya çalışıyor. Peki neyin elzemi? Kurultay için okulları kapattığınızda eğitim elzem değil miydi? Yıl boyunca öğretmen eksiklikleri nedeniyle ders yapılamadı, çocuklar konteynerlere tıkıldı, bu mu elzem olan?”
Gökçebel, laiklik ve çağdaş eğitim ilkesinin anayasa güvencesi altında olduğuna dikkat çekerek, Disiplin Tüzüğü’nün altında yatan asıl niyeti açıkça ifade etti:
“Bugün bir okulda tek bir kız çocuğu üzerinden başlatılan bu uygulama ile aslında tüm okullarda kalıcı bir dönüşüm hedefleniyor. Bu yalnızca bir tüzük meselesi değil; bu, eğitimin içini boşaltıp yerine örgütlü cehaleti giydirmek isteyen bir toplum mühendisliği projesidir.”
Bu düzenin yalnızca eğitim alanında değil, hukukta, demokraside, toplumsal vicdanda da yıkıma yol açtığını vurgulayan Gökçebel, “hukuk artık iktidardakilerin değneği haline gelmiştir” dedi. Anayasa Mahkemesi’ne seslenen Gökçebel, bunun bir ‘yargıya müdahale’ değil, anayasal hatırlatma olduğunu belirterek şu ifadeleri kullandı:
“Anayasa varsa içinde Atatürk ilkeleri vardır, laiklik vardır, çocuk hakları vardır. Devletin dini olmayacağı yazılıdır. Bugün çocuklar istismara açık hale getirilirken, laik eğitim tarikat baskısına terk edilirken bu anayasa nerededir? Bu partiler bu uygulamaları savunduğu için kapatılmalıdır.”
Gökçebel, öğretmenlerin verdiği direnişin tarihsel bir kökü olduğunu hatırlatarak konuşmasını şu çarpıcı sözlerle tamamladı:
“Bu öğretmenler bugün yalnızca ders anlatan kişiler değil; bu toplumun belleğidir, vicdanıdır. Kıbrıs Türk toplumunun ayakta kalması için köyünde nöbet tutan, halkını örgütleyen ve hayatını kaybeden öğretmenlerin mirasına sahip çıkan bir kuşaktır bu. Onlara saldıranlar yalnızca bir sendikaya değil, bu halkın hafızasına saldırıyor. Bu yüzden susmayacağız, diz çökmeyeceğiz, mücadele edeceğiz.”