Sınırları aşan ritim: Kıbrıslı DJ’ler başkent Lefkoşa’yı müzikle birleştiriyor
Politikacıların başaramadığını gençler yapıyor: Lefkoşa’nın iki yakasını partiler birleştiriyor.
Sınırları aşan ritim: Kıbrıslı DJ’ler başkent Lefkoşa’yı müzikle birleştiriyor
Politikacıların başaramadığını gençler yapıyor: Lefkoşa’nın iki yakasını partiler birleştiriyor.
Bugün Kıbrıs
Yarım asırdır bölünmüş olan Kıbrıs’ta, başkent Lefkoşa hala ortasından bir çizgiyle ayrılmış durumda. Ancak diplomasi yıllardır yerinde sayarken, yeni nesil Kıbrıslı DJ’ler ve müzik tutkunları sessiz sedasız bir başarıya imza atıyor: Ada’nın iki toplumu, her hafta biraz daha aynı ritimde dans ediyor.
SİYASETİN ÇÖZEMEDİĞİNİ MÜZİK ÇÖZÜYOR
Bağımsız gazeteci Massimiliano Sfregola‘nın Kathimerini’de yayımlanan haberine göre yüksek sesli elektronik müzik, titreşimli zeminler ve paylaşılan dans pistleri, Lefkoşa’nın atmosferini değiştirmeye başladı. Eskiden askeri bölge olarak anılan yerler şimdi Berlin ya da Londra havasında gecelere ev sahipliği yapıyor. Kıbrıslı gençler artık tartışma için değil, DJ setleri için karşı tarafa geçiyor. Her hafta, bir geceliğine bile olsa, Lefkoşa yeniden “bir şehir” gibi hissediliyor.
Geçmişte müzik demek, güneyde rembetiko, kuzeyde Türkçe pop anlamına gelirdi. Bugün ise tekno, house ve dünya müziği gibi evrensel türler, ortak bir kültürün sesi oldu.
“DİLİMİZ FARKLI AMA MÜZİK AYNI”
Türk tarafında yer alan Sllip adlı yeraltı kulübünde çalışan Türk kökenli DJ Osman Merter, “Burada çalışan tek Türk ben oldum ama ilk günden itibaren bana kucak açtılar,” diyor. Osman, Güney Lefkoşa’daki kulüplerde çalıyor, aynı zamanda kuzeydeki Biblioteque’te performans sergiliyor. “Birçok Rum arkadaşım, sırf beni dinlemek için ilk defa Yeşil Hat’tan geçip kuzeye geldi,” diye anlatıyor.
Merter, aynı zamanda Türk kökenli DJ ve müzik prodüktörlerinden oluşan ‘Room 4’ kolektifinin bir parçası. “Güneyde canlı bir sahne var,” diyor. “Ve sadece yerel halk değil, kaliteli yeraltı müziği bilen Avrupalılar da geliyor.”
KÜLTÜREL SINIRLARIN ÖTESİNDE BİR FREKANS
Sadece elektronik müzik değil, dünya müziğiyle de sahnelerde olan DJ’lerden biri de Barçın Gökbörü. “Radio Pangea” ismiyle tanınan Gökbörü, “Güneyde sahne alan ilk Türk DJ ben miydim bilmiyorum ama kesinlikle ilklerden biriydim,” diyerek bir konser afişini gururla gösteriyor.
2010 yılında İstanbul’dan Kıbrıs’a dönen Gökbörü, kuzeydeki sahnenin o yıllarda sadece otel barlarına sıkıştığını söylüyor. Alternatif konserler düzenlemek neredeyse imkânsızdı. Ne plak dükkânı vardı ne de sahne alacak yerler. Bu yüzden kuzeydekiler kültürel olarak hep güneye bakmak zorunda kaldı. Bugün ise durum değişmeye başladı: Mağusa’dan Lefkoşa’ya uzanan bir alternatif sahne yükseliyor.
“KUZEYE GEÇMEK BİR TABU OLMAMALI”
Ödüllü grup Monsieur Doumani’nin üyesi olan ve kuzeyde DJ’lik yapan ilk Rum sanatçılardan biri olan Antonis Antoniou ise, sınırın ötesini ilk kez meraktan geçmiş. “Türk arkadaşım yoktu o zaman,” diyor. Zamanla, iki toplumlu müzik projeleriyle kuzeyde sahne aldı, hatta bir Türk davulcuyla Buzz’Ayazz adlı yeni bir grup kurdu. “Bugün birçok Rum DJ kuzeyde çalıyor. Seyirciler de karma; iki toplumdan insanlar birlikte eğleniyor.”
Ama gerçekler sahneden ibaret değil. “Hâlâ bazı insanlar, sırf kuzeye geçmemek için konserlerime gelmiyor,” diyor Antoniou. “Ve grubumdaki Türk müzisyen, güneyde her yere rahat gidemiyor.”
GEÇEMEYENLER DE VAR
Kuzeydeki sanatçılar için de tablo farklı değil. Osman ve Radio Pangea, bazı hayranlarının Yeşil Hat’tan geçemediğini anlatıyor: kimlik sorunları, geçiş kısıtlamaları, ya da sadece korku. Etkinliklerin sadece güneyde yapılması çözüm değil; bu da kuzeydeki kitleyi dışlamak anlamına geliyor.
Bu yüzden birçok DJ aynı etkinliği iki tarafta ayrı ayrı düzenliyor. Ama ulaşım da bir diğer engel. “Mağusa’da çaldığımda güneye gelen çok oluyor ama arabaları yok, sigortaları geçmiyor, telefonları çekmiyor. O zaman DJ değil, şoför oluyorum,” diye gülerek anlatıyor Osman.
BİRLİK OLMASA DA BİR ARADALIK
Bu müzikal yakınlaşmanın siyaseti değiştirmesi belki mümkün değil. Ancak şimdiden gösterdiği bir şey var: Lefkoşa’nın gençleri, iki toplumlu çözüm için liderleri beklemiyor. Onlar barışı yüksek sesle, ter içinde ve müzikle kuruyor.
Massimiliano Sfregola, Kıbrıs’ta toplumsal dönüşüm ve kültürel hareketler üzerine çalışan bağımsız bir gazetecidir.