SESSİZLİK DUVARI YIKILDI
Polis Genel Müdürü’nün “talep yok” çıkışı, gazetecinin yalnız bırakıldığını düşünen kamuoyunda infial yarattı. Koruma talebinin inkarı, devletin basın özgürlüğü ve can güvenliği konusundaki sorumluluğunu sorgulattı. Gazeteciye yönelik tehditler göz önünde bulundurulduğunda, bu açıklamanın yarattığı güven bunalımı daha da derinleşti.
SESSİZLİK DUVARI YIKILDI
Polis Genel Müdürü’nün “talep yok” çıkışı, gazetecinin yalnız bırakıldığını düşünen kamuoyunda infial yarattı. Koruma talebinin inkarı, devletin basın özgürlüğü ve can güvenliği konusundaki sorumluluğunu sorgulattı. Gazeteciye yönelik tehditler göz önünde bulundurulduğunda, bu açıklamanın yarattığı güven bunalımı daha da derinleşti.
Bugün Kıbrıs
KUNİ’Yİ TÜRKİYE BASINI ARADI
Gazeteci Ayşemden Akın’a yönelik ölüm tehditlerinin ardından evinin önündeki polis korumasının kaldırıldığı yönündeki haberlerle gündeme gelen güvenlik tartışmasına, Polis Genel Müdürü Kasım Kuni’nin açıklamaları damga vurdu. Türkiye basınından Kısa Dalga’ya konuşan Kuni, “Devriye usulü uygulama sürüyor, sürekli polis beklemesi zaten yasal değil. Bize de resmi talep gelmedi” diyerek sorumluluktan sıyrılmaya çalıştı.
BELGELERLE YALANLANDI
Ancak bu açıklama, kısa sürede belgelerle yalanlandı. Basın Emekçileri Sendikası’nın avukatı Cansu Nazlı, üç ayrı resmi başvurunun yapıldığını, tüm dilekçelerin imzalı ve mühürlü olduğunu duyurarak Kuni’yi kamuoyunu yanıltmakla suçladı. Nazlı, üç kez resmi başvuruda bulunduklarını belirterek, “Tüm dilekçeler mühürlü, imzalı ve tasarrufumuzdadır. Bu beyanlar açıkça inkar edilemez” ifadelerini kullandı.
KORUMA VARSA NEREDE?
Polis Basın Subaylığı ise tartışmaları büyütecek başka bir açıklamayla devreye girdi: Ayşemden Akın’ın koruma talebinde bulunduğu ve bu doğrultuda “titizlikle” güvenlik önlemleri alındığı bildirildi. Ancak alınan önlemlerin içeriği “suç odaklarına avantaj sağlayabileceği” gerekçesiyle açıklanmadı.