CHP’den sert tepki: “Cemil Önal kaset şantajı skandalını ifşa ettiği için öldürüldü; Yargı ve Meclis derhal devreye girmeli”
CHP, Cemil Önal cinayetinin üstünün örtülmesine izin vermeyeceğini açıklarken, kamuoyu da bu karanlık cinayetin aydınlatılması için daha yüksek sesle hesap sorulmasını talep ediyor.
CHP’den sert tepki: “Cemil Önal kaset şantajı skandalını ifşa ettiği için öldürüldü; Yargı ve Meclis derhal devreye girmeli”
CHP, Cemil Önal cinayetinin üstünün örtülmesine izin vermeyeceğini açıklarken, kamuoyu da bu karanlık cinayetin aydınlatılması için daha yüksek sesle hesap sorulmasını talep ediyor.
Kıbrıs’ta yasa dışı ilişkiler ağıyla adı anılan ve şüpheli bağlantılarıyla bilinen Halil Falyalı’nın “kara kutusu” olarak tanımlanan finans müdürü Cemil Önal, Hollanda’da kaldığı otelde silahlı saldırı sonucu öldürüldü. Cinayet, siyasetin en sıcak gündemlerinden biri haline gelirken, CHP’den konuyla ilgili dikkat çeken açıklamalar geldi.
CHP Genel Başkan Yardımcısı Namık Tan, cinayetin basit bir adli vaka değil, doğrudan Türkiye ve KKTC’yi sarsacak derin bir skandalın parçası olduğunu belirtti. Cumhuriyet gazetesinden Doğa Öztürk’e konuşan Tan, “Cemil Önal, Halil Falyalı’dan başlayarak Hakan Fidan, Maksut Serim ve daha üst düzey isimlere uzanan bir kaset şantajı skandalını ifşa etmeye hazırlanıyordu. Ölüm emri bu yüzden verildi, bundan hiç kuşkumuz yok” dedi.
GAZETECİ AYŞEMDEN AKIN TEHDİT ALTINDA
Önal’ın iddialarını kamuoyuna taşıyan KKTC’li gazeteci Ayşemden Akın ise ölüm tehditleri aldığını açıklayarak güvenlik önlemleri talep etti. Tan, CHP olarak yalnızca cinayetin değil, gazetecilerin güvenliğinin de takipçisi olacaklarını belirtti.
GÖRÜŞME PLANLANMIŞTI
Tan, Cemil Önal’ın Türkiye’de bir milletvekiliyle görüşmeye hazırlandığını ve cinayetin bu görüşmeden yalnızca birkaç gün önce gerçekleştiğini hatırlatarak, “Zamanlama tesadüf değil. Bu görüşme engellenmek istendi. Konunun hem adli hem de siyasi boyutuyla ele alınması gerekiyor” dedi.
TBMM ÖNERGESİ REDDEDİLDİ
CHP’nin 29 Nisan’da TBMM’ye sunduğu araştırma önergesinin AKP ve MHP oylarıyla reddedildiğini vurgulayan Tan, iktidarın bu skandalı kapatma çabasında olduğunu ifade etti: “Devletin kurumlarının bir şantaj ağına kalkan olması kabul edilemez. Bu, yalnızca bir ahlak ya da hukuk sorunu değil, doğrudan ulusal güvenlik meselesidir.”
SUSURLUK’TAN DAHA KARANLIK
Tan, süreci 1996’daki Susurluk Skandalı ile karşılaştırarak şunları söyledi: “O dönem bile TBMM komisyonu kurulmuş, konu yargıya taşınmıştı. Bugün yaşananlar çok daha derin, çok daha kirli ama siyasi irade suskun. Biz susmayacağız.”
KIBRISLI TÜRKLER DAYATMALARA KARŞI
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın KKTC ziyaretini de değerlendiren Tan, Erdoğan’ın ‘mini külliye’ vaadinin Kıbrıs Türklerinde hiçbir karşılığı olmadığını söyledi. “Erdoğan’a tepki o kadar büyük ki, kalabalık görünmek için Türkiye’den insan taşımışlarsa bu kimseyi şaşırtmaz” ifadelerini kullandı.
Tan, bazı Orta Asya ülkelerinin Güney Kıbrıs’ı tanımasıyla ilgili dikkat çekici bir bağlantıya da işaret ederek, “Henüz göremediğimiz ama açıkça hissedebildiğimiz bir bağ var” dedi.